Yazımın başlığını koyarken rahmetli yazar Turgut Özakman’ın yakın tarihimizi anlattığı üçüncü kitabı olan “Cumhuriyet-Türk Mucizesi”nden esinlendim. Neden mucizedir Cumhuriyet, hiç düşündünüz mü?

29 Ekim 1923 sabahına kadar Osmanlı Devleti’nin nüfusu 13 milyondu, 11 milyonu köylerde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 37 bininde okul yoktu. Okuryazar oranı Batılı ülkelerle mukayese edilemeyecek kadar azdı. Anadolu’yu salgın hastalıklar sarmıştı. Hayvanlar da insanlar da hastalıktan kırılıyordu. Bebek ölüm oranı yüzde kırkın üstündeydi; dünyaya gelen her iki bebekten biri ölüyordu. 50 yaşını görebilenler şanslı sayılıyordu ve yaşlı olarak kabul ediliyordu. Tarlalar halâ karasabanla sürülüyordu; traktör ve biçerdöver yoktu. Pek çok temel besinin hammaddesi ithaldi.

Cumhuriyet’le birlikte topyekun bir kalkınma hamlesi başladı. Fabrikalar kuruldu, köy enstitüleri açıldı. Eğitimde fırsat eşitliği yaratıldı. Toplumsal kalkınma ve aydınlanma köylerden başlıyordu. Köy enstitülerinden yetişen gencecik neferler, yurdun dört bir yanına yayılıp aydınlanmanın öncüsü oldular. Ortaçağ karanlığındaki Anadolu, genç Cumhuriyet’le birlikte karanlığı boğmaya başladı. Cumhuriyet’in kazanımları sayesinde en ücra Anadolu köylerinden, taşradan birbirinden kıymetli bilim insanları çıktı. Gerçekten “az ve büyük işler” yapmıştık.

Cumhuriyet’ten önce kadının adı yoktu.  Okuma yazması yoktu, çalışma hayatında yeri yoktu, boşanma hakkı yoktu, miras hakkı yoktu, seçme ve seçilme hakkı yoktu. Medeni Kanun kabul edildi. Dünyada ilk defa, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Mukaddes Türk kadını artık öpülesi nasırlı elleri, hiçbir ulusun kadınında olmayan cesaretiyle temsil görevini üstlenecekti. Ne büyük bir onur!

Cumhuriyet nedir diye sorarsanız:

Cumhuriyet, eşitliktir.

*

Cumhuriyet, insanca yaşamaktır.

*

Cumhuriyet, laikliktir.

*

Cumhuriyet, çağdaşlıktır.

*

Cumhuriyet, aydınlanmaktır.

*

Cumhuriyet, tam bağımsızlıktır.

*

Cumhuriyet, yedi düvele meydan okumaktır.

*

Cumhuriyet, cephede kazanılan zaferin masa başında taçlandırılmasıdır.

*

Cumhuriyet, Sevr’i yırtıp atmak, Lozan’ı imzalatabilmektir.

*

Cumhuriyet, milletin egemenliğini saraydan alıp milletin meclisine getirmektir.

*

Cumhuriyet, bizim karakterimizdir.

*

Cumhuriyet, Atatürk’tür.

Memlekete dair endişeleri olan, geleceğe karamsarlıkla bakan gençlerimiz unutmamalıdır ki kurtuluşun reçetesi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerinde; az zamanda gerçekleştirdiği işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesindedir. Cumhuriyetimizin 97. Yılı kutlu olsun. Her zamankinden daha güçlü ve gür bir sesle:

Yaşasın Cumhuriyet!

Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk!