1998 yılında Kamu Çalışanları Vakfı Başkanı Süleyman Eren zamanında “Uyuşturucu İle Mücadele” konusunda öğrencilere konferans vermek üzere Keşan’a davet edilen CÜNEYT ARKIN, kaymakamlık makamında...

28.06.2022 günü, TV ekranlarından öğrendiğimiz Cüneyt Arkın’ın vefat haberi, önüne geleni geçmişe sürükleyen deli bir rüzgâr gibi, beni 1960'lı yıllara uçuruverdi.
Ve simsiyah gökyüzünde kayan yıldız misali, 1964 yılında beyaz perdelere düşen Cüneyt Arkın adlı yakışıklı jönün, Tanju Gürsu, Özden Çelik, Pervin Par, Filiz Akın, Hüseyin Baradan, Muammer Gözalan ve Önder Somer’le birlikte oynadığı ve Keşan Kışlık Emek Sineması’nda izlediğim GURBET KUŞLARI filmine götürdü.
O güne kadar Feridun Karakaya, Sadri Alışık, Turgut Özatay, Orhan Günşiray, Ayhan Işık, İzzet Günay, Göksel Arsoy, Eşref Kolçak, Tamer Yiğit gibi jönlerle tanışmış olan sinema filmi izleyicileri, ilk kez bu filmde CÜNEYT ARKIN adlı yakışıklı bir aktörle tanışmıştı...
Beyaz perdelere yeni düşmüş olan bu yakışıklı genç, her izleyici gibi beni de etkilemiş ve yakın zamanda bu “esas çocuk” olur diye düşündürmüştü.
O yıllarda sık sık sinemaya gider ve beyaz perdelere düşen yeni yıldızların izleyicilerin gönlünde nasıl yer tuttuklarını anlamaya çalışırdım. Çarşamba ve cumartesi günleri öğretmenlerimiz bizi, okulla sinemaya götürürlerdi...
Atatürk Ortaokulu öğrencilerinin, 1964 yılı öncesinde gittikleri sinema Bekir Varnalı’nın Kışlık Yeni Sineması ile Kışlık Zafer Sinema olurmuş. Bizim yaş gurubu öğrencileri ise, önce Kışlık Yeni Sinema ile daha sonra Kışlık Emek Sineması ile tanıştılar.
Kışlık Yeni Sinema Bekir Varnalı’nın, Kışlık Emek Sineması ise Nurhan Çuhacı’nın sineması idi...
Nuri Sesigüzel, Feridun Karakaya, Eşref Kolçak, Ayhan Işık, Turgut Özatay, Sadri Alışık, Ahmet Tarık Tekçe ve Göksel Arsoy’u genellikle bu sinemada oynatılan filmlerde tanımış; “Yanıyor mu Yeşil Köşkün lâmbası”, “Otobüs Yolcuları”, Herkül, Spartaküs, Ben Hur, Kiev’deki Adam, Samson Delilah, Sessiz Dünya, Senede Bir Gün, Tarzan, Bahçevan, Ayşecik ve Ömercik gibi filmleri bu sinema da izlemiştik. Bu yıllarda aynı sinemada HEPİMİZ KARDEŞİZ filminde, film afişleri üzerinde, adı Tamer Yiğit’ten sonra yazılan CÜNEY ARKIN’I, esas oğlana çok yakın aday olarak izledim. “Susuz Yaz” filmiyle ortalığı kasıp kavuran Hülya Koçyiğit adlı güzel genç kızın ve onun yanında, Hasan Ceylan ile Aliye Rona’nın birlikte oynadıkları HEPİMİZ KARDEŞİZ adlı siyah beyaz Yeşilçam filmi beni büyülemiş,
köyde görev yapan genç öğretmenlerin yaşadıkları zorlukları bu denli güzel anlatan yedinci sanata olan hayranlığımı arttırmıştı…
O yıllarda, teknolojik olarak, Holywood filmleri düzeyinde filmler yapamıyor ve izlediğimiz Yeşilçam filmlerine dudak büküyor olsak ta, kısıtlı olanaklarla yapılan bu filmi çok beğenmiş, âdeta sarsılmıştım...
Cüneyt Arkın’ı daha sonraki yıllarda salon filmlerinde görmeye başladık...
Asıl adı Fahrettin Cüreklibatır olan abu yakışıklı jön, zengin kız- fakir oğlan aşkı filmlerine çok yakışıyordu.
Meslek yaşamında birçok ödül alan ve Yeşilçam’ın bayan starlarından Türkan Şoray’la, Fatma Girik’le, Filiz Akın’la ve hemen hemen bütün starlarla oynayan ve oynarken ışığından bir şey kaybetmeyen, oynadıkça parlaklığı daha çok artan bu yakışıklı aktörü daha sonra, tarihi filmlerde izlemeye başladık.
O, aldığı kılıç kullanma, yumruk atma ve ata binme eğitimi sayesinde düblörsüz çevirdiği filmlerle, Türk Sineması’nın MALKOÇOĞLU’SU , BATTALGAZİ’Sİ ve FATİH’İN FEDAİSİ KARAMURAT olmayı başarmıştı..
Ölürken parlaklığı artan yıldızlar gibi, her geçen gün büyüdüğüne tanıklık etmiş olan bizler, O’nun Türk Ulusu’nun gönlünde sonsuza dek yaşayacağına olan inancımız tamdır.
Yeri gelmişken şunu belirtmeliyim ki, sinema filmlerinin, düşünsel, algısal ve duygusal yönden gelişmemizde büyük katkısı olmuştur. Çünkü bizim ana-babalarımız, savaş görmüş ana-babaların çocuklarıydılar... Bu ana-babaların çoğu, okul yüzü görmemiş insanlardı... Askerden gelen mektupları bir bilene okuturlar, askerdeki oğullarına mektup yazdırmak için bir bileni ararlardı...
Birçoğu dört ay eğitim veren millet mekteplerine bile gidememişlerdi. Köylerde zeki olarak saptanan çocuklar ise, eğitmen ve öğretmenler tarafından tarlardan seçilen karpuz misali seçilerek köy enstitülerine gönderilirlerdi. Kısaca, ebeveynlerin yetersiz olan okuma yazmaları gibi, estetik duyguları da yeterince gelişmiş değildi.. Gerek algılama, gerek çok yönlü düşünme ve gerekse duygusal gelişme yönünden eksiklikleri çoktu...
Bu eksikliğin giderilmesinde sinema filmlerinin büyük katkısı olmuştur…
Örneğin; Bir gece, Keşan sinemalarının birinde izlediği romantik bir aşk filmindeki konuşmaların etkisinde kalan Ramazan Aga, Cumhuriyet Hanı’nda geceyi geçirdikten sonra, Keşan’a geldiği öküz arabasıyla köyüne döner.
Gece, baş başa kaldığı hanımına sorar:
-Hanım gözlerime bak hele!.. Orada ne görüyon?
Kör bir kuyuya bakar gibi kocasının gözüne bakan Ramazan Aga’nın hanımı:
-Ne görecem herif! Çapaaak! der..
Aynı soruyu bugünün Ramazan Aga’sı eşine soracak olsa, aynı cevabı almayacağı kesindir.
Bu olumlu değişimde, sinema filmlerinin katkısı inkâr edilemez... Bu yüzden sinemacılar, yedinci sanat ürünlerini toplumla buluşturan, toplumla tanıştıran , toplumun aydınlanmasına , kültür düzeyinin yükselmesine katkı sağlayan kültür elçileri sayılırlar…
Bu vesile ile Keşan Halkı’nın aydınlanmasında ve yukarıda saydığım insani değerlerin gelişmesinde katkıları olmuş bulunan Keşan Sinemacıları’nın; örneğin:
1-Rıza Tutulmaz (Sinemacı Rıza)
......................(Aile ve Park Sineması sahibi)
2-Bekir Varnalı (Kışlık ve Yazlık YENİ SİNEMA sahibi)
3- Hulki Beceren (Kışlık ve Yazlık IŞIK SİNEMASI sahibi)
4-Kaşif Ürek (KIŞLIK IŞIK SİNEMASI makinisti ve sahibi)
5-Nurhan Çuhacı (Kışlık ve Yazlık Emek Sineması sahibi)
6-Kışlık Zafer Sineması (Yunus Çakarel-Hasan Çakarel-Hasan Saatçıoğlu ortaklığı)
7 -Orduevi Sinemaları

8-Kışlık Borsa Sineması ve
9-Flaş Sineması adıyla andığımız, Abidin Köşeli tarafından çalıştırılan Yazlık ve kışlık Borsa Sineması’nın, sahiplerinin ve çalıştırıcılarının fotoğrafları ve film afişleri ile birlikte KENT MÜZESİ’nin bir köşesinde yaşatılmasının yerinde olacağı görüşündeyim.

Bu yazıyı yazmama vesile olan Yeşilçam’da üretilen “Yedinci Sanat” ürünlerinin dev starlarından sevgili CÜNEYT ARKIN’IN, Türk Ulusu’nun gönlünde sonsuza kadar yaşayacağına olan inancımı belirtiyor, makamının cennet olmasını diliyorum…
En derin saygılarımla...