Bu gün  gazetede gördüm ve çağrışım yaptı. Tokat’ın Erbaa ilçesinde bir firma bölgede altın çıkartmak için faaliyete başladı. Buna karşın yöre sakinleri Yeşil Erbaa Çevre Platformu’nu kurarak mücadeleye başlar. Yaşanacak doğa katliamı CHP yönetimi ve MHP yönetimi belediyenin de katkılarıyla çevrede yaşanacak çevre katliamını broşürlerle çarşı Pazar halka anlatıp ortak  mücadeleye başlarlar.

Evet, son yıllarda özellikle maden bölgelerinde, körfezlerde, RES ve HES alanlarında yasalara aykırı ve  bölge halkının zararına, onlarca faaliyete şahit oluyoruz. Bu oluşum küresel şirketlerin yerli taşeronlarla ülkemiz doğasına, doğal varlıklarına ağır saldırılar düzeyine gelmeye başladı. Küresel şirketler kendi ülkelerinde, işletilmesine izin verilmeyen vahşi üretim biçimlerini ülkemizde uyguluyor, ormanları yok ediyor, siyanürlü alanlar yaratarak toprağı zehirleyip tarım alanlarını yok ediyor, içme  suyuna karışması sonrası halk geri dönülmez hastalıklara yakalanıp hayatını kaybediyor.

Bölgemizde biliyorsunuz ki bu faaliyetler hız göstermeye başladı. Bir taraftan patlamalı linyit ocakları açılma çalışmaları, bölgedeki tarım arazileri için ağır tehdit oluştururken, bir taraftan Saros Körfezimize FRSU projesi kapsamında liman ve depolama tesisleri çalışmaları mahkeme kararları sonucu beklenmeksizin, ÇED raporlarını dahi takmaksızın, halka  sorma sürecini atlayarak ve hatta kamulaştırma bile yapmadan halkın arazilerine ekili tarlalarına dozer ve kepçelerini sokarak talan etmeye başlamışlardır.

Bu sürecin sonu dev tankerlerin Saros Körfezini sanayi atıklarına boğacak ve yaşanmaz bir körfez konumuna sokacaktır. Denizdeki tahribat geri dönülmez boyutlarda olacaktır. Dünyada kendi suyunu değiştiren 2 numaralı bir doğa harikası bölge elden çıkacaktır. Kara bölümünde ise yok olacak tarım, meralar ve orman arazileri bölge insanının yaşam  biçimlerine  oldukça büyük darbeler indirecektir. Konu  hakkında zaten bilim adamlarımız ve çevre platformlarımız yığınla açıklama yaptılar, kampanyalar düzenlediler ve hala düzenlemeye devam etmektedirler.

Konunun hassasiyeti tüm Keşan’ı bağlamasına rağmen, rağmen diyorum mücadele birlikteliği neden yok? Keşan Kent Konseyi, Sazlıdere Muhtarımız, Sazlıdere ve Gökçetepe’deki derneklerimiz, Saros  Gönüllüleri, Erikli ve Yayla platformlarından başka hemen her gün gündemde tutan yok. Bölge milletvekilimiz Okan Bey sık sık gündeme getirmekte, bizler de gruplarımızdan destek vermekteyiz.

Soruyorum; bölgede bulunan siyasi partilerin tamamı bu tehlikeyi göremiyorlar mı? Bu siyasi parti yöneticileri Keşan’a düşmanlar mı? Keşan’ın geleceği ve yaşayanların gelecekte yaşayacağı  sorunlar onları ilgilendirmiyor mu?

Evet CHP’den zaman zaman karşı çıkışlar duyduk, İYİ Parti’den de… Zayıf ve cılızdı hep. Peki, MHP ve AK Parti yöneticileri ve belediyeden niye tek bir tepki yok? Neden Keşan için hiç de hayırlı olmayan bu  projelere karşı Keşan halkını uyarmak ihtiyacını hissetmiyorlar?

Siyaset, yönetme sanatıdır. Bölgeni doğru yönetmek, projeler üretim artı değer kazandırmak için siyaset yapılır. Bölge  halkının aleyhine oluşumlara karşı çıkmıyor ya da çıkamıyorsan, siyaset de yapmayacaksın demektir. Ha projelerin halkın yararına  olduğuna inanabilirsiniz. O zaman da çıkıp projeleri savunursunuz. Eğer projelerin çok büyük bölge felaketlerine yol açtığını yapılan kampanyalardan öğrendiyseniz… Zaten vay halinize. Ama asıl büyük sorun tehlikeyi görüp de susmaktır. Bir siyasetçinin en büyük açmazı bölgesindeki felaketlere gözünü yummasıdır. Halk bunu asla affetmez. Kendi şahsi ikbali uğruna kimse üç maymunu oynamamalı diye düşünüyorum. Ve bölgede siyaset yapan tüm partileri Keşan’a sahip çıkmaya çağırıyorum. Hadi bırakın kısır çekişmeleri, bırakın polemikleri, bırakın genel merkez goygoyculuklarını hadi elele verin ve Keşan’a bir el atın ve Keşan’ın geleceğini kurtarmada çorbada sizin de tuzunuz olsun.

Saros için mücadeleden tüm gönüllülere, feryat figan sorunu dillendirenlere selam olsun diyorum.