AYGÜL KONAR

Gaytancıoğlu, “Şirket yetkilileri bölgeye gelmiş, çiftçilere para, mahalleliye iş vaadiyle gönülleri fethetmeye çalışmıştır. Bu yöntemi Tarsus’ta, Çarşamba’da Kayseri’de Konya’da ülkenin birçok yerinde kullanmışlardır” dedi.

“BU, BİR HAYAL ÜRÜNÜDÜR!”

Biyokütle Enerji Santralleri’nin, Termik Santrallerden çok daha fazla azot oksit, 6 kat daha fazla uçucu bileşen, 2 kata yakın partikül, çok daha fazla karbon monoksit ve kükürtdioksit salınımı yaptığına dikkat çeken Okan Gaytancıoğlu, “Biyokütle Enerji Santrali Mekanizması, tarımsal atıkların kazanlarda yakılıp türbinlerde çevrilerek elektrik enerjisi elde edimine dayanmaktadır. Keşan Paşayiğit'te kurulan bu santralde bölgedeki çeltik ve ayçiçeği saplarının yakılacağı belirtilmiş fakat bunların nasıl toplanıp nerelere depolanacağı, nasıl kurutulacağı ve fiyatları konusunda hiçbir bilgi verilmemiştir. Biyokütle Enerji Santralini yapmak isteyen şirketin hesaplarının ve planlarının gerçek dışı olduğunu görmekteyiz. Şirket öyle bir hesap yapmış ki; Enez-İpsala-Uzunköprü havzasındaki tüm çeltiğin sapını kökünden toplayıp, depolayıp 1 yıl içerisinde yakacağını varsaymıştır. Bu bağlamda çiftçilere tarlada kalan ürünlerinin kullanılması konusunda gülücükler dağıtmıştır. Fakat gerek aynı tesisin Sarıcaali Köyü’nde kuruluyor olması gerekse tüm sapların toplanmasının mekanik olarak imkansız olması gerekse de tüm bu tarımsal atığın toplanabileceği hasat zamanının kısalığı ve depolanmasının zorluğu bu tesisin bu atıklar ile çalışmasını imkanız hale getirmektedir. Bu, bir hayal ürünüdür! Şirket yetkilileri bölgeye gelmiş, çiftçilere para, mahalleliye iş vaadiyle gönülleri fethetmeye çalışmıştır. Bu yöntemi Tarsus’ta, Çarşamba’da Kayseri’de Konya’da ülkenin birçok yerinde kullanmışlardır. ÇED başvuru dosyasını incelediğimizde 56,4 mWt ısıl enerji gücüne sahip bir tesisin kurulmak istendiğini görmekteyiz. Yani her saat 14-15 ton yakıtın hiç durmadan yakılacağı bir tesis. Basitçe bir hesapla günde 20 bin çeltik balyasının yakılması gereken bir tesistir. Bu denli bir hasadın bölgede imkansız olduğunu umarım rakamlarla anlayabilmektesinizdir. Ayrıca; Biyokütle Enerji Santralleri, Termik Santrallerden çok daha fazla azot oksit, 6 kat daha fazla uçucu bileşen, 2 kata yakın partikül, çok daha fazla karbon monoksit ve kükürtdioksit salınımı yapmaktadır. Ülkemizde Termik Santral olan şehirlerimizin hava kaliteleri ortadadır. Bunun daha da kötüsü bölgemize ve en önemlisi de yerleşim bölgemize yapılmak istenmektedir. Bu projeye destek vermek, onaylamak halk sağlığını hiçe saymaktır” ifadelerine yer verdi.

“ÜLKEMİZ ŞU AN AVRUPA’NIN ÇÖPLÜĞÜ HALİNE GETİRİLMİŞTİR”

Açıklamalarının devamında, Avrupa’nın, kendi bertaraf etmediği tehlikeli atıklarını ülkemize yollayıp bertaraf ettirdiğini, suları kirlettiğini, halkın sağlığıyla oynandığını ve toprakları verimsizleştirdiğini ifade eden Gaytancıoğlu, “Ayrıca en önemlisi de, az önce belirttiğim gibi bölgede bu denli bir sap toplama olamayacağını söylememin sebebi de bu tür tesislerin maalesef ülkemizde çöpte yakabiliyor olmasıdır. Her ne kadar şirket ‘söz veriyoruz yakmayacağız’ dese de imar değişikliğinin geçtiği günden sadece 4 gün sonra kapasite arttırımına gitmiş ve kapasitesini 4 kat arttırmak için başvuru yapmıştır. Yani söze güvenip iş yapılamaz. Maalesef bu tür şirketlerin, lastik, çöp, plastik, yağ atıkları vb yakabilmelerinin önü 4/6/2016’da 6719/13 md. de yapılan bir değişiklik ile açılmıştır. Ve ülkemiz şu an Avrupa’nın çöplüğü haline getirilmiştir. Avrupa, kendi bertaraf etmediği tehlikeli atıklarını ülkemize yollayıp bertaraf ettirmekte, sularımızı kirletmekte, halk sağlığıyla oynamakta ve topraklarımızı verimsizleştirmektedir. Bunun adı ne yatırım, ne de milli sermayeye destektir. Önümüzdeki yıllarımızı sağlıklı geçirmek istiyorsak, topraklarımızı korumak istiyorsak, buna hep beraber dur demeliyiz. Bu işin siyaseti yoktur. Buradan hangi partili olursa olsun Keşan halkına seslenmek istiyorum. Gelin buna dur deyin, çocuklarınız, geleceğiniz ve topraklarınız için” şeklinde konuştu.

“ÇEVREYE OLUŞABİLECEK ZARARLARIN ÖNÜNE GEÇMEK İSTİYORUZ”

Gaytancıoğlu’dan sonra söz alan GÜNEKAB Başkanı Erhan Engin ise şunları söyledi: “Türkiye’de maaalesef çöp ithalatı konusunda Avrupa’nın en önde gelen ülkeleri konumuna gelmiş bulunmaktayız. Biz tabiki biyokütle santrallerine karşı değiliz, ancak bu düzenlemelerle bu biyokütle tanımının değiştirilmesiyle çevreye oluşabilecek zararların önüne geçmek istiyoruz. Maalesef ülkenin bazı bölgelerinde kurulan biyokütle santrallerinde Avrupa’dan gelen çöplerin yakıldığını görmekteyiz. Bu da bizi endişelendirmekte. Bu tesislerde yakılan malzemelerden dolayı hava kirliliği, malzemelerin etrafa saçılmasından dolayı da çevre kirliliği oluşmakta. Bu da halk sağlığını olumsuz etkilemektedir. Yerleşim yerine bu kadar yakın olan bir tesisin bu şekilde çalışması hem birinci sınıf tarım arazisine yapılıyor olması hem mahallemize yakın olmuş olması hem de çevredeki su kaynaklarının kısıtlı olmasından dolayı tehlikeli gözükmektedir. Maden ocaklarından arta kalan kullanılamaz alanlar varken böyle güzel tarım alanlarımızın üzerine bunların yapılmasına inanın gönlümüz el vermiyor.”