“Kar taneleri tabiatın en kırılgan şeyleridir.

Oysa bir araya geldiklerinde ne kadar güçlü olduklarını görmüyor musunuz?”

-Vesta M. Kelly-

Uzun zamandır Keşan’daki muhtarların bir haykırışı var.

Nedir bu? “Hırsızlık olaylarından bıktık, denetimli serbestlik istemiyoruz?”

Çok net ve haklı bir istek…

Keşan’da hırsızlık artık gündelik hayatın bir parçası haline geldi.

Daha önce de oluyordu, bundan sonra da olacak. Burada bir sıkıntı yok.

Dünya var olduğu sürece, toplumların ve devletlerin “suç” dediği şeyleri yapanlar da olacak.

Hırsızlık da bunlardan biri…

Toplumu asıl rahatsız eden, bunu yapanların cüretkâr ve umursamaz tavırları.

Yani biri geliyor, gözünüzün içine baka baka evinize, bahçenize giriyor. Bir şeyler alıyor.

Siz onu görüyorsunuz ve tepki verdiğinizde sizle alay ediyor.

“Yine gelirim”, “kime şikâyet edersen et” diyor.

Neden? Çünkü biliyor.

Kanun ona karşı değil, hatta neredeyse ondan yana.

Siz malınızı korumak adına –ki bu kutsal bir haktır- ona fiziki müdahalede bulunsanız, yaralasanız falan… Yandınız, hayatınız bitti.

Ama diğeri meselâ, polis alıyor, daha evrak işlemleri sürerken “başka nereye girsem” diye hesap yapabiliyor. Rahat yani, farkında her şeyin. Denetimlik serbestlik diye bir yasa var, sanki “suça teşvik yasası”

Adam uyuşturucuyla yakalanıyor, hırsızlık yaparken yakalanıyor, üzerinde ruhsatsız silahla yakalanıyor, (bireysel silahlanmada maşallahımız var bu arada, dünya lideri olmamız yakındır) taciz ederken yakalanıyor, çevreyi rahatsız ediyor, trafikte insan hayatını tehlikeye atıyor…

Nihayet haber şu kelimelerle bitiyor: “İfadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı”

Bu cümle hayatımızda olduğu sürece, maalesef çok da huzurlu kalamıyoruz.

Bu yazdıklarımı herkes biliyor… Yeni şeyler değil..

Şimdi ben halk için görevimi yapıyor ve iktidar partisi vekillerine sesleniyorum.

Lütfen toplumun vicdanını rahatsız eden bu ve buna benzer kanunları değiştirin.

Sayın Adalet Bakanı Keşan’a geldiğinde kendisine yeni adli kampüs, ağır ceza mahkemesi gibi hep inşaata dayalı talepler iletildi. Hâlbuki adalet için binadan önce akıl ve vicdan gerekir.

Yukarıda da belirttim, bireysel silahlanma kolaylaşıyor ve hızla yayılıyor.

Kadın cinayetleri, çocuk kaçırma olayları, taciz, tecavüz vakaları utanç seviyelerinin çoktan üzerine çıktı.

Bunlar artık “münferit olay” olmaktan çok daha öteye geçti. Haber bültenlerinin büyük kısmı bunlarla doldu.

Yaptığınız kanunlar yanlış ya da yetersiz. Bu gerçeği kabul etmek zorundasınız.

Muhtarlar neden bir arada değil?

Diğer yandan bence muhtarlarımız da bir fırsatı kaçırdılar.

Şikâyetçi olduğunuz konunun en büyük muhatabı Adalet Bakanı, Keşan’a kadar gelmiş.

Öyleyse toplanıp her birinizin imzaladığı bir şikâyet mektubunu Bakan’a neden iletemediniz?

Alt tarafı 11 tane mahalle var Keşan’da. Bir araya gelmek çok zor olmamalı.

Tabi siyasi hesaplar ve çekişmeler bazı adımlara engel ise bilemem.

Dikkate alınmaz endişesi ve ya “ne kadar etkimiz olur ki” gibi bir düşünce oluşuyorsa da şunu hatırlatırım:

“Neyin ne zaman ne şekilde sonuçlanacağını bilemezsiniz”

Elinize bir fırsat geçmişti, kaçırdınız.

Tabi burada bazı şeylere CHP-İYİ Parti ittifakının da ön ayak olması gerekir.

Anma ve tören işlerinden başka kendilerinden “eylem” göremiyoruz.

Biraz canlılık, biraz hareket lütfen…