AYGÜL KONAR

Yapılan açıklamada, “Sayın vekilimizin 10 Temmuz mitingine katılan HDP milletvekilleri ile ilgili açıklaması çok tahlisiz bir söylemdir ve bizleri üzmüştür. Böyle bir konuda alt kimliklerin kaşınması ve bölgecilik yapılması kabul edilemez” ifadelerine dikkat çekildi.

“HANGİ MİLLİ DOĞALGAZIMIZLA BU İDDİAYI BAŞARACAĞIZ?”      

Kent Konseyi tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “2018 yılı mayıs ayından bu yana Saros’a dair ortak ifade “Saros Hepimizin” evet bu ifade doğrudur. Ancak niyetler farklı olunca sonuçlar da farklı oluyor. Saros’u bu günkü güzellikleri ve özellikleri ile koruyup yarın torunlarımıza anlatabileceğimiz güzel hikâyelerimizin olmasını istemiyor muyuz? Hiç bir gerekçe Saros'un feda edilmesini haklı gösteremez. Yaşadığımız çağ bilgi çağıdır, teknoloji çağıdır. Her şey kayıt altına alınıyor. Hangi yönden bakarsak bakalım bu mücadele de başarısızlık söz konusu olduğunda Saros’a dair mevcut durumu ikna temelinde gelecek kuşaklara anlatmamız çok olası görünmüyor. Üç yılı aşkın süredir Saros’un sinesine batırılmak istenen hançere karşı hukuksal düzlemde çok yönlü mücadele verildi, veriliyor. Ancak 17 Temmuz 2021 Cumartesi günü Saros Körfezine FSRU Limanının yapılmasının TBMM gündemine taşınıp meclis araştırma komisyonu oluşturulmasının istenmesi ve meclis kürsüsünde yapılan tartışmalar ve sonrası konunun bilinçli bir şekilde ve siyaseten farklı noktalara taşınıp ve evriltilme çabası üç yıldır bu konuda direnen ve mücadele eden bizleri üzmüş ve incitmiştir. Projenin uluslar arası boyuta sahip olduğunu biliyoruz. Dolayısı ile bu günkü duruşumuz böylesi bir durum da tercih meselesidir. “Saros hepimizindir” güzellemesi ve bu konu üzerine hamasetlerimiz bu durumu kurtaramaz. Saros FSRU Limanı konusunda halkın yanlış bilgilerle bilinçli olarak kandırılmaya çalışıldığını biliyoruz. Mevcut 1428 sayfalık 1. ÇED raporu ve bu raporun Edirne İdare Mahkemesi tarafından oy birliği ile iptal edilmesinden sonra Danıştay’a yapılan itiraza karşın, itiraz sonucu beklenmeden bir buçuk ay içinde 2009/7 sayılı genelgenin 3. Maddesi dayanak yapılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onayı ile hazırlanan ve pandemi koşullarında ÇED Yönetmeliğine haykırı bir şekilde sahaya inmeden hazırlanan 2050 sayfalık 2.ÇED raporu, yine ÇED Yönetmeliğinin İDK yüz yüze yapılmalıdır hükmüne aykırı olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kabul edilerek ÇED olumlu kararı verilmiştir. Bu arada Danıştay, Edirne İdare Mahkemesinin 1.ÇED olumlu iptal kararını usulden bozmuştu. Danıştay esasa dair hiçbir gerekçe ortaya koymamıştı ama 2. ÇED raporunun olumlu kararının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilmesi üzerine ortaya hukuka aykırı iki olumlu ÇED raporu çıkmıştır. Edirne milletvekilimiz Sayın Fatma Aksal’ın 17 Temmuz 2021 meclis konuşması; Saros’a FSRU yapıldığında Çanakkale boğazındaki kısmi kısıntı ve kesinti ortadan kalkacak” diyor. Sayın milletvekilimizin daha önceki açıklaması ve BOTAŞ genel müdür yardımcısının açıklamalarına göre senede 1 veya 2 LNG gemisi doğalgaz getirecekse bu kısıtlamanın ne önemi var? Yine Sayı vekilimizin 17 Temmuz konuşmasından; “FSRU projesi tamamlandıktan sonra Balkanlar ve dünya üzerinde doğalgaz ticaretinde etkin olma hedefimize bir adım daha yaklaşacağız” diyor. İyi de hangi milli doğalgazımızla bu iddiayı başaracağız?”

“FAZLA GEÇ KALMADAN FSRU'YA KARŞI MÜCADELEDE YANIMIZDA YER ALMASI VE DESTEK VERMESİ SON DERECE ANLAMLI VE ÖNEMLİ”

Milletvekili Fatma Aksal’ın açıklamasının son derece üzücü olduğu ifade edilen açıklamanın devamında şu ifadelere dikkat çekildi:“Sayın vekilimizin en tahlisiz açıklaması “Yunanistan Dedeağaç'a da bu yapılıyor. Neden sesiniz çıkmıyor” demesidir. Yunanistan Dedeağaç başka bir ülke sınırlarındadır. Burada yapılmakta olan orada yaşayan insanları ilgilendiriyor. Ancak bu çok iyi bilinmelidir ki Dedeağaç aynı zamanda açık bir denizdir ve Saros Körfezi ile hiçbir benzerliği yoktur, karşılaştırılamaz. Sayın vekilimiz 17 Temmuz meclis konuşmasında FSRU’nun liman olmadığını ısrarla iskele olduğunu savundu ama 26 Temmuz konuşmasında bunun liman olduğunu tekrar tekrar beyan etti. Kaldı ki 350-400 metre boyunda 100 ton ağırlığında özelliklere sahip ticari gemilerin yanaştığı ve en az 24 en fazla 36 saat konakladığı yerlerin ne olduğunu sayın vekilimizin hepimizden iyi bildiğini biliyoruz. Ayrıca sayın vekilimiz 17 Temmuz konuşmasında 1.ÇED olumlu kararının Edirne İdare Mahkemesinin oy birliği ile verdiği iptal kararının 15 Haziran 2021 diyor da 2020 de usulden bozulduğunu ve inşaatın buna göre devam ettiğini ifade ediyor. Ama 1.ÇED kararı 25 gün önce aynı mahkeme tarafından tekrar oy birliği ile iptal edildi. Ancak mahkeme kararına rağmen çalışmalar devam ediyor. Gönül isterdi ki Keşanlı sayın vekilimiz araya girerek sahadaki çalışmaları mahkeme kararını dayanak yaparak durdurmalıydı. 10 Temmuz "Saros'a Adalet, Saros'uma Dokunma" mitingi üç yıllık mücadelenin haklılığını ve meşruiyetini ortaya koymuş ve her çevreden ciddi destek almıştır.  Sayın vekilimizin 10 Temmuz mitingine katılan HDP milletvekilleri ile ilgili açıklaması çok tahlisiz bir söylemdir ve bizleri üzmüştür. Böyle bir konuda alt kimliklerin kaşınması ve bölgecilik yapılması kabul edilemez. Bu söylem mevcut gerçekliğe dair ikna yeteneğinin kaybedilmesi anlamını taşır. Zira mevcut mevzuatlara göre seçim sonrasında oluşmuş parlamentoda ki 600 milletvekili Türkiye milletvekilidir. Bu milletvekilleri her ili ilçeyi parti görevlisi olarak temsile yetkilidir. Kaldı ki aynı mantıkla baktığımızda sayın vekilimizin 24 Kasım 2019 tarihinde yaptığı Van ve Hakkâri ziyaretleri için Edirne milletvekilinin burada ne işi var, burada ne arıyor denebilir? Birliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde sayın vekilimizin bu söylemi hiç hoş olmamıştır. Fazla geç kalmadan FSRU'ya karşı mücadelede yanımızda yer alması ve destek vermesi son derece anlamlı ve önemlidir. Bizler Keşan'da yaşıyoruz ve ‘Saros Hepimizindir’.”