Keşan’ın ve yöre halkının Balkan Savaşları sırasında uğradığı zulüm ve baskılar, hepimize geçmişimizin, unutulmaması gereken dersler ile dolu olduğunu bir kez daha gösteriyor. Özel belgeler ve fotoğraflarla, iki gün sürecek olan Dr. Fatma Çalik Orhun’un araştırması yazı dizisini bugünden itibaren www.medyakesan.com.tr'den okuyabilirsiniz. 

20. yüzyıl siyasi tarihini derinden etkileyen Balkan Savaşları, Osmanlı Devleti'nin tarihinde bir dönüm nok-tası olmuştur. Balkan Savaşları ile Osmanlı İmparator-luğu'nun anavatanı olan Rumeli kaybedilmiş, Edirne düşmüş, Bulgar orduları Çatalca'ya kadar ilerleyerek payitaht Istanbul'un önlerine gelmiş, Doğu Trakya'da büyük bir yıkım ve kıyım yaşanmıştır. Balkan Savaşları'nda, eski tebaaya ve eski komşulara karşı alınan mağlubiyet ve oluşan ihanet duyguları bir arada hissedilmiştir. Balkan Savaşları, imparatorluğun tarihinde olduğu gibi Keşan'ın tarihinde de oldukça acı izler bırakmıştır. Keşan, tarihinde üçüncü kez işgale uğradığı bu dönemde sıcak savaşı yaşamamış ama işgal, yakılıp yıkılma, taciz-tecavüz ve katliamlarla sarsılmıştır. Balkan Savaşları'nda Osmanlı Devleti Doğu ve Batı olmak üzere iki cephede savaşmıştır. Batı Ordusu Makedonya ve Arnavutluk'ta Sırp, Yunan ve Karadağlılara karşı savaşırken, Doğu Ordusu ise Bulgarlara karşı savaşmıştır. Doğu Ordusu, Balkan ordularının en güçlüsü olan Bulgar ordusunu ekarte etmek için hemen Filibe'ye hücum ederek orduyu arkadan çevirmek istemişse de, Bulgarlar karşısında kısa zamanda bozguna uğramıştır. 22-23 Ekim 1912'de Kırkkilise (Kırklareli) Mu-harebesi'nin kaybedilmesiyle Lüleburgaz'a çekilmiştir. Doğu Ordusu, 28 Ekim 1912 tarihli ikinci muharebeyi de kaybedince Çatalca hattına kadar çekilmek zorunda kalmıştır. Osmanlı ordusunun geri çekilmesiyle birlikte sadece Edirne direnmeye devam etmiş, Edirne merkez mahalleleri dışındaki tüm köy ve kazalar işgale uğra-mıştır. Balkan Savaşları başladıktan kısa bir süre sonra Osmanlı ordusunun çok hızlı şekilde çözülmesi, Bulgar ordularının ilerleyişi ve yerli gayrimüslimlerin de Bulgar ordusuyla birlikte hareket etmesi bölgede yaşayan Müslüman halkta panik ve korku uyandırarak göç hareketini başlatmıştır. 28 Ekim 1912 tarihli belgede Dimetoka'ya giren Bulgar müfrezelerine yerli gayrimüslimlerin de katılmasıyla Müslüman ahalinin Keşan'a doğru göç ettikleri,146 2 Kasım 1912'de Dahiliye Nezareti'ne Keşan Kaymakamlığı tarafından gönderilen raporda Dimetoka, Havsa, Lüleburgaz ve Pavlu (Pehlivanköy) halkının ve memurlarının heyecanlarını teskin edemeyerek binlerce araba ve hayvanlarla Keşan'a geldiklerini bildir-miştir. Bu göç ile birlikte Uzunköprü halkı da endişeye kapılarak Keşan'a doğru gelmiş, bu panik havası Keşan ahalisini de sarmıştır. Balkan ordularının ilerle-mesi ve diğer bölge halkının endişe ve panik içerisinde Keşan'a doğru ilerlemesi ve Keşan'ın da işgale uğrama ihtimali belirince buradaki göçmenlerle birlikte Keşan halkından bir kısım da Gelibolu'ya doğru akın etmeye başlamıştır. Halkın endişe ve paniği boşa çıkmamış, Bulgarların ilerleyişi devam etmiş ve Keşan'a kadar ulaşmıştır. Müslüman halk Bulgar askerlerinin ilerleyişi ve şehre girmesinden ne kadar panik ve endişe duymuşsa şehrin Bulgarlar tarafından ele geçirilmesi başta Keşan ve çevresinde yaşayan Bulgarlar olmak üzere gayri müslim halk tarafından coşkuyla karşılanmıştır. Aşağıdaki fotoğraflarda şehrin günümüzde simgesi olan yel değirmenlerinin önünde Bulgarların yaptığı kutlamaları görmekteyiz. Bulgarların şehre girdikten sonraki bu şenlik havası çok uzun sürmemiş, Keşan kısa süre içerisinde Bulgar askerleri ve onlara yardakçılık eden Keşanlı Bulgarlar ve diğer gayrimüslim halk tarafından yağma ve talan edilmiş, deyim yerindeyse taş üzerinde taş bırakılmamıştır. 2 Temmuz 1913 tarihli raporda Osmanlı kuvvet-lerinin Midye/İnöz (Enez) hattını aldığı bildirilmiş ve Trakya'nın geri alınmasından sonra 12 Ağustos 1913'te tanzim edilen bir askeri rapordan Alp'in aktardığına göre Keşan'da on dört cami, bir tekke ve dini ku-rumlara ait bütün binalar tamamen tahrip edilerek taş yı-ğını haline getirilmiştir. Bulgarların şehri tarumar eder-ken dini yapılara da zarar vermiş olması, bu tahribatın aynı zamanda dini sa-iklerle de yapıldığını gös-termektedir. Bulgarlar'ın Keşan'ı işgalinden sonra çevredeki Bulgar askerlerinin liderli-ğinde bölgede yaşan Bulgar, Rum ve Ermeni milletine mensup diğer gayrimüslimler de şehrin işgal, yağma ve şekavet hareketlerine dahil olmuşlardır. 

Keşan Kazası Kaimmakamlığı Canib-i Alisine Mahremdir Numero: 461 fi 29 Haziran sene 1334 tarih ve 256 mahrem numerolu tahrirata cevaptır Nahiye dâhilinde Balkan Muharebesi esnasında Rum ahâli tarafından tecavüzata maruz kalan yegane Islam karyesi Kara Satıdır. Bulgarlann Uzunköprü'ye duhullerini innüte'akib Doğanca Karyesi ahâlisi Kara Satı'yı Abluka ederek evvelâ Silahlarını toplamişlar mu'ahharan köyün haricine çıkararak yirmi dokuz erkek ve çocuğı şehid eylemişler ve kadınlardan bir kaçınin 'ırz ve namuslarına tecayüzle hubCıbat ve eşyayı nehd ve garete koyulmuşlardır. Vaka'a-i fecianın fâ'illeri: Doğancalı Kaban Yanı, Dodurcu, Eteryani, Muhtar Derağoman, Harita, Papas Tudari , Kısa Dimitro ve rüfakasından ibarettir. Bunlardan Kabanyani, Papas Tudori, Bağçevan Penteryani, Kısa Dimitro, Kaval Yanako, Kafal Anna'dan balkan harbin' müte'akib Yunanistan'a firar etmişlerdir. Hâl-ı hazır da Doğanca sakin olanlar Muhtar Der Alpman Tudorcu Hristo, Keçiçi lstavri, Papas oğlu Esteryanden ibaret olup bunlardan ... beraber katl-i iiline hemde garete iştirak eylemişlerdir Kapan Dimitri İsperdaki Harito ve emsali de eylyevrn arzu-yı hümâyunda rnüstandenn bulunmaktadırlar. Karasatı karyesinden şehid edilen Kesan bervech-i ati beyân olunur: Kerime Ağa'nin Kadir Yunus Oğlu Hüseyin, Hasan oğlu Mehmed Osman Hoca, İsmail Hoca, Matlab Ağa, Matlab oğlu Ahmed, Hacı Ahmed, Haci Ahmed'in İsmail, Hüseyin Hoca'nın Mustafa, Mustafa'nın İsmail, Mustafa'nın Ali, İskender oğlu Mehmed Ali, İskender oğlu Ahmed diğer oğlu Mehmed, Hafeki Ahmed oğlu Ali, Hızır Ağa Hızır oğlu Mehmed , Mustafa oğlu Hüsnü, Mustafa oğlu Osman , Ali Ağa , Abdi Ağa, Bahrioğlu Süleyman , Kadir oğlu Arif, Dereli Mehmed'in Karısı Aişe , Emin oğlu Veysel, Zekeriya Ağa, Zekeriya'nin oğlu, Ethem oğlu Hızır Bala& nnuharrer şühedadan maada Baba Eski'nin sukutuyla Karasatı'ya iltica eden sekiz on hane İslam muhacirlerini de kezalik katl-i amm eylemişlerdir. -Baladaki yedi maddenin maruzat Karasatı karyeli Muhtarı İsmail ve Karye-i mezkure eşrafından olup elyevm Nahiye azası bulunan Abdülkerim Agaların ma'a'l-kısm ifadeleri üzerine yazılmıştır Fi 2 Temmuz sene 1334 Paşa Yiğit Müdürü Ermeni çeteleri de bölgede Türklere karşı yoğun faaliyetlerde bulunmuşlardır.159 Bulgar ordusunda yer alan, "Makedonya-Edirne Gönüllüleri" adı verilen ve savaşta yaptıkları zulümlerle kötü bir ün kazanan birliğe katılan 230 Ermeni'yi de yine Antranik Ozanyan idare etmiştir.160 Makedonya-Edirne Gönüllüleri Meriç Nehri'ni geçtikten sonra Keşan'da konuşlanmış, Keşan, Malkara ve İpsala bölgelerinde faaliyetlerde bu-lunmuşlardır. Antranik Ozanyan ve çetesi bu bölgeler-deki faaliyetleri ile ilgili "... biçare, aciz Islam kadın ve çocuklarını boğazlamakta, sıbyan ve aciz ihtiyarları camilere doldurarak diri diri yakmakta ve Islam mabetlerini kiliselere dönüştürmekteydi."1. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı Devleti'nin Washington büyü-kelçisi olan Ahmed Rüstem Bey, Bulgarların vahşetini aratmayan Ermeni vahşeti için, 1918'de yayınladığı bir çalışmasında Antranik ve çetesinin bölgede müslü-manlara karşı dile gelmez bir dehşette, cinayet ve canavarlıkların yapıldığını yazmıştır. DEVAMI YARIN