Yıl 1980
Meriç kıyısında Şinasi ve ben!
Masmavi bakışlarla
kurşun renkli sulara dalarak
ve geçmişten geleceğe akarak
.............................yanyana oturmaktayız.
Bekarız..
Gençlik denen rüzgârın içinde
.......................................savrulmaktayız!
Tüm sorunları çözmeye nazır
ve dünyayı
sırtımızda taşımaya hazır
inançlı iki komutan gibi konuşmaktayız.
Ve hemen hemen her akşam
Meriç'in gözlerine bakarak
Ve Meriç gibi dolu dizgin taşarak
Yorgunluğumuzu atmak için
Ve günlerin getirdiği dertlerden
..........................................kurtulmak için
köpüklü ayranımızı yudumlamaktayız
Dumanlı dağlar gibi başımız
Görünce tanıdık yüzleri
........................çözülüyor çatık kaşlarımız
Önümüzde Meriç Köprüsü;
...................................baştan başa taştan
Kimbilir kaç kez haykırmışıktır
..........................................ortak türkümüzü
"Sen çıkardın beni baştan! "
Bazı akşamlar
Sinan'ı da alırdık aramıza !
Kokusunu katardık Meriç'in kokusuna
Derdim ki, 0 duyarmışçasına;
-Tahmin eder miydin bu günleri
..........................................ey koca Sinan!
Ölünsüz çınar!....Mucize insan!
Şinasi.. sen ve ben
Beşyüz yıl sonra
Meriç'in kıyısında birlikte olacağız
Ve bu yaldızlı sulara bakıp
umut dolu türküler okuyacağız.
Ve şerefine içeceğiz Meriç'in
Selimiye'nin
ve bütün eserlerinin
Sen içmezsin elbet
Ama biz içeceğiz..
Ve Meriç'le birlikte
Meriç'in türküsünü söyleyeceğiz.
...
Ürkütürdük kuşları...
Ve kuş sesleri içinde
seyrettiğimiz olurdu/söğütlerin altından
Lozan kokulu
Bu mehtaplı suları!