BÜLENT SAYLAM

Heyet, ilk olarak Amel Baba Türbesi’ni ziyaret etti.

“FERHAT AĞA KÖPRÜSÜ İÇİN İZİN ALINMIYOR AMA TÜRBEYİ TAŞIRKEN KÜT DİYE ALIYORUZ”

Burada söz alan CHP Keşan İlçe Başkanı Recep Pekcan, Amel Baba’nın kemiklerinin ellerde taşındığını ve bütün Türkiye’ye reklam olunduğunu söyleyerek, “Ben çocukluğumdan beri bu türbe burada duruyor ve burada bir anıt ağaç var. Çok da büyük bir işlevi olmayan bu yolu genişletmek adına burada çalışma yapıldı. Bu türbe ve buradaki anıt ağaç bir tarihi değerimizdi. Özenlice taşıdıklarını söylediler ama fotoğraflarda gördük Amel Baba’nın kemikleri ellerde taşındı ve bütün Türkiye’ye reklam olduk. Ekşisözlük’te yayımlandı. Bari bunu yaparken adam gibi yapsaydınız. Aslında yapmamanız gerekiyordu, durması gereken yer orasıydı. Burada bir darlık oluşsa da araçlar geçiyordu. Başkanın bu tarihi dokuyla oynamaya hakkı yoktu. Çok gariptir ki, Anıtlar Kurulu ve diğer yerlerden gerekli izinler hemen alındı. Hastanenin orada bir Ferhat Ağa Köprüsü var, acil durumlar için kullanılıyor ve çok dar bir yok. Orası için izin alınması gerekiyor. Orada izin alınamıyor ama türbeyi taşırken küt diye alıyoruz. Bunu da Keşan halkına havale ediyoruz” dedi.

“yİNE ALELACELE BİR KARAR”

İYİ Parti Keşan İlçe Başkanı Zafer Sarıkeçe’de çalışmanın alelacele yapıldığını ve Keşanlılara danışılması gerektiğinin altını çizerek, “Apar topar yine bir operasyon yapıldı. Yine alelacele bir karar. Buraya geldik, amaç baltalamak değil. Burada bir iş yok. Bana göre çok kötü bir durum var. 650 küsurluk bir yeri apar topar kaldırmayı, burada yaşayanlarla birlikte Keşan halkına sormak gerekiyordu. Burası Keşan’ın bir değeri. Burası, ‘ben yaptım oldu’ mantığını kaldırmaz. Bir kere Ferhat Ağa Köprüsü var, neden orayı halledemiyoruz. Neden bunu burada yatana saygı içinde yapmıyoruz da kondurdum oldu yapıyoruz. Yine Keşan gündeme manşet olur. Yine kötü anlamda ulusal basına çıkarız. Biraz daha birlikte çalışalım. Doğruyu hep birlikte bulalım” ifadelerine yer verdi.

ERİKLİ SAHİLİ ZİYARETİ…

CHP ve İYİ Parti Keşan İlçe Teşkilatı yöneticileri ile bazı belediye meclis üyeleri daha sonra Erikli Sahili’ne geçti.

CHP ve İYİ Partili heyet, MUÇEV’e kiralanan sahillerde incelemelerde bulundu ve sahilin tel örgülerle kapatıldığını dile getirerek, eleştirilerde bulundu.

“BELEDİYE BAŞKANI BU KONUDA NE DÜŞÜNÜYOR?”

Erikli Sahili’nin MUÇEV tarafından kiralandığını hatırlatan Recep Pekcan“Erikli Sahili’nde festivalin yapıldığı alandayız. Sahilde tel örgülerin içerisinde bulunuyoruz. Tel örgüler içerisinde kalan bu bina, Keşan Belediyesi’ne ait ve bu yıl kullanımı için müsaade edilmiş. Ama gelecek yıl burasının ne olacağı belli değil. MUÇEV sahilleri kiraladıktan sonra üçüncü şahıslara kiralayacağını söylemiştik. Durumun bu hale geleceğini dile getirmiştik. Keşan Belediye Başkanı, sahillerin belediyeye verilmesi durumunda böyle bir sıkıntının olmayacağını ifade ediyor. Ancak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sahiller, belediyeye de verilmiş olsaydı değişen hiçbir şey olmayacaktı. Keşan Belediyesi kiralamış olsaydı, 800 bin TL bir parayla verilecekti ve o da, üçüncü şahıslara kiralama yapacaktı. Burası kamunun yararına kullanılmaktan çıkacaktı. Sahil tellerle çevrilmiş ve insanlar buraya nasıl girecekler? MUÇEV’e kiralanan 11 yerden sadece bir tanesi burası. Eski belediye oteline kadar olan alan sahile kadar mendirekte dâhil tellerle çevrilmiş durumda. Balık tutmak için mendirekten dahi geçemiyorsunuz. Belediye başkanı bu konuda ne düşünüyor ve engelleyecekler mi göreceğiz” diye konuştu.

“İKTİDARIN BELEDİYE BAŞKANISINIZ VE BU OLAYLAR ENGELLENEBİLİR, DÜZELTİLEBİLİR”

Keşan’ın yararına olmayan ve zarar verecek konularda, belediye başkanının herkesten önce tepkisini göstermesi gerektiğini vurgulayan Pekcan, “Bölgeye yapılması planlanan FSRU Limanı konusunda hiçbir tepkisi yok. MUÇEV tarafından kiralama yapılırken de, herhangi bir tepkisi yok. Sahiller tellerle çevrildi ve belediye başkanının ne tepki vereceğini merak ediyorum. Eğer sen, Keşan’ın belediye başkanıysan ve sahiller zarar görüyorsa, kanunsuz işler yapılıyorsa, peşkeş çekiliyorsa, belediyeye ait olan mücavir alanlar kiraya veriliyorsa ve sessiz kalınıyorsa, Keşan’a çok fazla zarar veriyorsun. Artık, Keşan’ın belediye başkanı gibi davranmalı. İktidarın belediye başkanısınız ve bu olaylar engellenebilir, düzeltilebilir. Belediye başkanı tavrını açıkça ortaya koymalı. Ayrıca, tel örgülerin Pandemi nedeniyle, örülü olduğu yönünde yazı yazılmış. Hiç kimse bizim aklımızla dalga geçmesin” şeklinde konuştu.

“İNSANLARIN DENİZE GİRME VE KUMA BASMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNE GEÇEMEZSİNİZ”

Daha sonra söz alan Zafer Sarıkeçe’de şunları söyledi: “İnsanların denize girme hakkını kimse gasp edemez. İşletenin adı Keşan Belediyesi ya da MUÇEV’de olsa, denize girme hakkının gasp edilmesi kabul edilemez bir durumdur. Bizim kavgasını verdiğimiz durum buydu. Kumlar kiralanabilir ve işletilebilir. Ama insanların denize girme ve kuma basma özgürlüğünün önüne geçemezsiniz. Geçtiğimiz yıllarda, engellilerle ilgili bir takım adımlar atılmıştı. Keşan Belediye Başkanı yeniyken ve tazeyken burayı geliştireceğini dile getiriyordu ama bugün gelinen noktada, hayal kırıklığı yarattı. İnsanları denizden ve kumdan mahrum bırakabiliyorsanız, bunun çok iyi düşünülmesi gerekiyor. Adalet elbet bir gün yerini bulacaktır. Yapılan hukuksuzluktan geri dönülmesi gerekiyor. Yasalar çerçevesinde hareket edilmesi gerekiyor. Yaşanan durum bizleri son derece üzmüştür.”

“SAROS’UN DİĞER YAKASINDA BENZER DURUMLAR YAŞANMIYOR”

Sarıkeçe sözlerini şöyle tamamladı: “Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün bu bizlere hediyesidir (!) Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün yetkililerini burada görmek istiyorum. Bu şehirde yaşayan ve emek veren biri olarak, bölgede yaşanan katliama, peşkeşe nasıl izin verdiklerini bize anlatsınlar. Buradan elde edilen rantları çok merak ediyorum. Saros’u hoyratça nasıl kullanılıyor? Çanakkale sınırlarında kalan Saros’un diğer yakasında benzer durumlar yaşanmıyor. Ama bizim bölgemizde kalan Saros Körfezi’nde olumsuz her şey yapılıyor. Bu konuda gerekli açıklamaların yapılmasını bekliyoruz.”

“SAHİL BOYDAN BOYA TEL ÖRGÜLERLE KAPALI”

Keşan Belediye Meclisi’nin CHP’li Üyesi Avukat Volkan Erkan’da sahillerin, tel örgülerle çevrilmiş durumda olduğunu, denize ulaşımın tek bir noktadan sağlandığını ifade ederek, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın inisiyatifiyle buralar, kiralanmış durumda. Biz, sahillerin kiralanmasına karşı olduğumuzu dile getirmiştik. Bu kiralamanın kıyı kanununa uygun şekilde yapılması gerekiyor. Kıyı kanunundaki maddeler ihlal edilemez. Kıyı kanunun 6.maddesine göre; kıyı ve deniz herkese açıktır, serbest şekilde geçilebilir. Tel örgünün yapılamayacağı ifade ediliyor. Ancak, sahil boydan boya tel örgülerle kapalı durumda. İçeriye giriş sıkıntılı. Geçen yıl, engellilere uygun bir plaj olduğunu ve daha iyi hale getireceğini konuşmuştuk. Yapılanlar bozulmuş ve yeniden yapılacağı ifade ediliyor. Engellilerin, Erikli’nin uç noktasında değil; her yerinde rahatça denize girebileceği alanların oluşturulması gerekiyor. Kıyı kanununa göre, kıyıların kullanımının denetlenmesi belediyelerdedir. Yetki belediyemizde ve gelip burada kullanmasını bekliyoruz” dedi.

ERİKLİ’DEKİ OTOPARK ALANI…

Heyet, Erikli Sahili’nde, Keşan Belediyesi’ne ait çay bahçesinin yanında bulunan otopark alanı hakkında vatandaşlardan gelen şikâyetler nedeniyle, incelemelerde bulundu.

Otopark alanındaki ziyarette ilk olarak, söz alan Zafer Sarıkeçe  “Otoparkın birilerine kiraya verildiği iddia ediliyor. Ancak, kiraya verenleri ve otopark ücreti toplayanları ne yazık ki, göremedik. Otopark fişleri bizlerde mevcut. Burada yapılan kanunsuzluklardan bir tanesi de, budur. Keşan Belediye Başkanı’nın dikkatini buraya çekmek istiyorum. Burayla ilgili herhangi bir açıklama ve ihalenin olmadığını görmekteyiz. Ama birileri buraya gelip kafasına göre, helvacı fişi basıp gelip geçenden otopark ücreti alarak, değnekçilik yapması ne kadar mantıklıdır? Belediye başkanının bilgisi dahilinde kimse gelip, bu işleri yapacak bir durumu yok. Kendisinden gerekli bilgilendirmeyi bekliyoruz” diye konuştu.

Otopark alanında, ücret alınıp, fiş kesildiğini söyleyen Pekcan, “Burada herhangi bir kaydı ya da maliye kaydı yok. Burada yaşayan insanların şikâyetleri bu konuda çok fazla. Alınan ücretlerin değiştiği görülüyor. Kiralama neye göre yapıldı ve ücreti nereye ödendiği konusunda bilgimiz yok. Keşan Belediye Başkanı tarafından bu konuda gerekli hassasiyet gösterilerek, açıklamada bulunmasını istiyoruz” dedi.

ERİKLİ-DANİŞMENT ARASINDAKİ ÇÖP DÖKÜLEN ALAN…

Erikli ve Danişment köyleri arasında çöp dökülen ormanlık alan içler açısı durumda olduğunu belirten Pekcan“Bu alanda, kokudan ve pislikten durulmuyor. Bir zamanlar, dönemin AKP’li ilçe başkanı ve AKP’nin mevcut ilçe başkanı açıklamalarda bulunmuştu. Dönemin Belediye Başkanı Mehmet Özcan’da yaşanan durumdan ötürü bu alanı hemen temizleyip kaldırdı. Keşan Belediyesi AKP’ye geçince, yanlış buldukları çöp dökme olayını kendileri yapmaya başladı. Ormanlık alana yeniden çöp dökülmeye başlandı. Burası pislik içinde ve hastalık yuvası halindedir. Bu alandan çöpü kaldırmayı bir kenara bırakın, çöp atmaya devam ediyorlar. Umurlarında dahi değil. Keşan Belediyesi’nin çöp kamyonları bu alana çöplerini boşaltırken fotoğraflarını çektik. Bu ayrıştırma işini ihaleyle mi verdiniz, ne kadara verdiniz, aldığınız para nerede? Yapılanlar umurlarında değil. Erikli, Danişment ve Yayla’nın tüm çöpünün buraya atılmaya devam edilmesi doğru değildir. Çöpleri, Paşayiğit’te tesise götürün. Yapılanlar bir aymazlıktır. Takdir kamuoyunundur” dedi.

Sarıkeçe’de sezon öncesi ve sezon başladıktan sonraki durumu değerlendirerek, şunları söyledi: “Sezon başlamadan durum buysa, sezon başladıktan sonra ne olacağımızı hep birlikte göreceğiz. 15 yıl önce, Keşan TSO başkanıyken çıktığı yolda, Erikli’yi turizm şehri yapacağını ve Erikli’yi bölgenin Bodrum’u yapacağını anlatanlar, bugün ne duruma getirdiğini görsünler. O gün popülist yaklaşım olabilir ama yapılan hatayı gördükten sonra dönmek erdemdir. Elinizde her türlü ekipman ve güç var. Burayla ilgili ne kadar samimi olduklarını hep birlikte göreceğiz. Bölgenin çöpünü alıp, ortalık yere atarsanız ve turizm diye bir cümle kurarsanız, bunun adı kocaman bir yalandır. 15 yıl öncede, şimdi de hayaller devam ediyor. Burası onun ya da başkasının babasının malı değildir. Burası bizlere emanet edildi ve bizlerde gelecek nesillere bırakacağız. Biraz daha ciddi konulara eğilmesini istiyoruz.”

Keşan Belediye Meclisi’nin CHP’li Üyesi Aladdin Öztürk’te şunları söyledi: “Keşan Belediyesi, burada ayrıştırma yapan kişilerden sezonluk paralar aldığını biliyoruz. Geçen yılda, belediyenin hesabına 20 bin TL yatırılmıştı. Bu yılda, 30 bin TL yatırıldığı ifade ediliyor. Keşan Belediyesi 30 bin TL’lik para için mi çevre katliamını sürdürüyor. Bu kadar mı paraya ihtiyaç var? Ayrıştırmanın yapılmaması gerekiyor. Atmazsan, batmaz. Bölgeden toplanan çöpler Paşayiğit’te GÜNEKAB’a ait tesise getirilmesi gerekiyor. Yapılan ayrıştırma olayı doğru değildir.”

YAYLA SAHİLİ…

Sarıkeçe, her vatandaşın yaşam kalitesini önemsediklerinin altını çizerek, “Neler yapılabilir, sorunlar nedir, bilmek için buradayız. Dinlemek istiyoruz. Buradaki insanların dilinden buradaki insanların halini anlamak istiyoruz. Konuşmaktan ziyade dinlemek için buradayız” diye konuştu.

Recep Pekcan ise, “Burada yaşamadığımız için sıkıntılarınızı kulaktan dolma biliyoruz. Sizleri dinlemek için buradayız, dertlerinizi anlatmanız çok önemli ki, sizlere çözüm için yardımcı olalım” ifadelerine yer verdi.

SAHİLDE BULUNAN VATANDAŞLAR, SORUNLARINI DİLE GETİRDİ

“SİVRİSİNEK İSTİLASINA UĞRUYORUZ”

Ahmet Göbel adlı vatandaş, lodos estiği zaman arıtmanın kokusunun evlerin içine kadar geldiğini ve durulmaz bir hal aldığını dile getirerek, “Arıtma için dünya kadar para ödedik, 27 yıldır Yayla’dayım. 23 yıldır bu koku sorununu yaşıyor ve bu kokuyu çözüyoruz. Sivrisinekten arınamıyoruz. Akşamları sivrisinek istilasına uğruyoruz, birazdan şahit olacaksınız. Eskiden ilaçlama yapılırdı, Mart ayından beri bir defa daha ilaçlama yapıldığını görmedim. Çöplerin alınması da yeni yeni başladı, biz aylardır buradayız. Sadece yazları gelmiyoruz ki. Ormanlar adım atılamaz halde. Denizlerimizden zaten bahsetmiyorum bile sorunlarımız herkes tarafından biliniyor. Liman arkası dışında sahilimiz yok. Talaş, taş ve kestaneden ibaret bir sahilimiz var” dedi.

“DOKTOR VE ATM TALEBİMİZ VAR”

Bingül Uğurlu ise, en büyük sorunun sağlık ocağında doktor olmaması olduğunu vurgulayarak, “Torunum hastalandı geçen yıl ve bir antibiyotik için defalarca Keşan’a gitmek zorunda kaldık. Bir kalp krizi vak’ası yaşandı ve ambulans şoförü müdahale etmek zorunda kaldı. Yeterli kota yok deniyor, doktor istiyoruz. Bir de ATM sorunumuz çok fazla. Buranın insan nüfusu az değil. Yazları dolu oluyor ve bu kadar insan para çekmek için Erikli’ye gitmek zorunda kalıyor. Doktor ve ATM talebimiz var. Sağlık Bakanlığı’na da bildirdik. Bir ilaç yazdırmak için Keşan’a gitmek ne kadar mantıklı? Para çekmek bu kadar zor olmamalı” şeklinde konuştu.

“BURASI DAĞ BAŞI DEĞİL”

Mümin Uslu’da: bir pandemi sürecinin yaşandığını, herkesin ağzında maske olduğunu ve şebeke suyu problemi olduğunu hatırlatarak “Duşa girdiğimizde su sapsarı çamur şeklinde akıyor. Hastalık işte böyle geliyor. Su emlak vergimizi yatırıyoruz. Arıtma önemli sorun, şebeke suyumuzun da temiz olmasını istiyoruz. Bu bir istek de sayılmaz. Bu mecburiyettir. Burası dağ başı değil. Yollarımız ve kaldırımlar berbat. Yaşayan insanlara yol da gerekli. Çukurları biliyorsunuz. Sahile diyecek bir şey yok, halimiz ortadadır. Kiralamalar konusunda da sorunlarımız var. MUÇEV derdimiz var. Halk plajımız var. Yazlığa geliyoruz ama denize giremiyoruz. Burada tüm yıl kalanlar var. Su yol ve plaj sorunumuz çözülürse, pek bir sorunumuz kalmaz” dedi.

“Bizim duvarlar yükseldikçe yükseldi”

Başka bir vatandaş ise “Limanın onarımı pahalı, tamam anladık. Fakat burada Altunhan denize çok az bir çıkıntı yapmış iskele ile. O iskeleyi de kaldırmak herhalde paralı değildir. O iskelenin ardından eskiye göre daha fazla balçık ve çöp birikti o alanda. Neden bu kadar küçücük bir şeyin bir sürü yeri kirletmesine izin veriyorsunuz? Altunhan bu yıl da var, önceki dönemlerde de vardı. Küçücük bir sahil kaldı elimizde, onu da kullanamıyoruz. Duvarlarına bir şey dediğimiz yok. Dünyadaki bütün duvarlar yıkıldı, ama bizim duvarlar yükseldikçe yükseldi. Mecburuz kabul ettik. Denizin içi de kiralanmadı ya, bizim dediğimiz şey bir iskeleden ibaret. Yayla sakinlerinin de sesi çıkmıyor” diye konuştu.

“SUYUN TONUNU 9 TL’DEN KULLANIYORUZ”

Ali Aytekin’de geçmiş yıllara göre mayıs aylarının başlarında genel pisliklerin belediye araçları ile temizlendiğini hatırlatarak, “Bu sene maalesef geç kalındı. Geçmiş dönemi de kapsayarak soruyorum. Bu Yayla’nın yollarını yapmak bu kadar zor mudur? Bir liman tarafına gidin, o çukurları görün. Yazıktır. Bu kadar da vurdumduymazlık olmaz. Suyun tonunu 9 TL’den kullanıyoruz da neden bu işler sezon ortasına bırakılır? Neden vatandaşın aracı çukurlarda kalsın? Neden çocuklar boyu kadar çukurlarda düşsün? Sezondan önce buraları hazırlamak, çukurları kapatmak çok mu zor? ‘Pislik atılamaz’ diyorlar, belli bir yer gösterildi mi? Evimde tadilat yapıyorum, bana ‘şuraya atın’ diye yer gösterildi mi? Sen bana bir yer belirleyeceksin. Denizin içine mi atayım tadilat pisliğimi? Pazar güzel bir hizmet, fakat pislikleri toplanmıyor. Bu toplantılar yıllardır oluyor, ama bir sonuca varılmıyor. Sorunlar bir dahaki yıl yine aynı oluyor. Biz çözüm istiyoruz. Haziran ayına gelmişiz, sivrisinek ilaçlaması bir kere bile gelmemiş. Bu nedir?” diye konuştu.

“AK PARTİ’YE, YAYLA YOLLARINI YAPSINLAR DİYE OY VERDİK”

İsmini belirtmeyen bir diğer vatandaş, AK Parti’ye çok güzel inşaat, çok güzel yol yapıyorlar diye oy verdiklerini söyleyerek, “Kendileri asfalt partisi oldukları için, gelsinler de bir zahmet Yayla yollarını da yapsınlar diye oy verdik. Yollarımızı yapıversinler de biz de bir kurtulalım artık. Yollarımız korkunç. Sağdan kaçsan sola yıkılırsın, soldan kaçsan sağa yıkılırsın. Kaldırım ve yol sorunumuz artık çözülsün” dedi.

“ADI ÇEVRE BAKANLIĞI OLAN BAKANLIKTAN BURASINI KORUMAK ZORUNDA KALDIK”

Ahmet Korkmaz’da, Saros’un birinci sorununun FSRU olduğuna dikkat çekerek, “Bu sorun tüm körfezi ilgilendiriyor. İki yıl önce bu liman için bir kampanya başlatıldı ve 45 bin imza çevre bakanlığına götürüldü. Burada böyle bir şeyin istenmediği belirtildi. Maalesef adı çevre bakanlığı olan bakanlıktan burasını korumak zorunda kaldık. Bu limanla ilgili 10 bilirkişi heyetinden, 10’u da ÇED olumsuz kararı verdi. Buna rağmen projede ısrar ediliyor. Yeni rapor hazırlanıyor. Saros’a kıymalarının nedeni nedir? Saros Gönüllüleri olarak buna itiraz ediyoruz. Birçok platform ile birlikte çalışıyoruz. Keşan belediyesinden de bunu gündeme almasını istiyoruz. Belediyenin bu konuda yardımlarını bekliyoruz. İkinci olarak MUÇEV belasını istemiyoruz. Kalkıp Muğla’dan geliyorlar ve körfezimizi parselliyorlar. Akıl alır gibi değil. Limanın arkasındaki bölüm kullanabildiğimiz tek plaj. Orası da MUÇEV’in olmuş durumda. İtalyan Koyu’na da göz dikilmiş. Burası halkındır ve halkın kalmasını istiyoruz. Buraya sahip çıkalım. Biz buraya yazlığa gelmiyoruz. Yılın yarısını geçiriyoruz. İkametgâhımız burası bizim artık. Liman sorunundan artık bıktık. Kıyı falan kalmadı. Taşlardan bıktık. Eskiler bilir, buradan traktörler geçerdi şimdi o yollardan insan geçemiyor, evler yıkılıyor” diye konuştu.

“İĞRENÇ BİR KOKU VAR”

Ahmet Dinçer, arıtmanın geçen sezondan beri çalışmadığını belirterek, “İğrenç bir koku var. Bundan on gün önce arıtma ile ilgili bir sorun olduğunu kendisine ilettim. 8 aydır arıtma çalışmıyor, İstanbul’dan sipariş beklendiği söylendi. Arıtma ilk açıldığında Ankaralı bir firma yönetiyordu. Burada milyon dolarlık bir yatırım var ve bunu yayla halkı yaptı. Bugün dahi ödemeleri sürüyor halktan. Bütçesi yok diye bir şey yok. Bunu mutlaka gündeme getirin. Bu arıtma yaylayı mahvediyor. Yayla limanına çözüm bulunması lazım. Sözde kalmasın. Söz veriliyor ama her şey sözde kalıyor. Hizmete ve icraata gelince unutuluyor. Buraya taksi durağı konulunca reklamı yapılıyor, buradan taksi durağı kaldırılınca kaldırıldığı söylenmiyor. Vatandaşa bu saygı duyulmuyor mu? Keşan hepimizin, Yayla da hepimizin. Şu an Keşan’ın %20 si Erikli ve Yayla’da. Bunun bilincinde olunması gerekiyor. Arıtma 5 yılda iflas etmiş deniliyor, nasıl iflas eder. Orada bir tane teknik eleman yok. Siz milyon dolarlık yatırım yapıyorsunuz, başına hiç alakası olmayan birisini koyuyorsunuz. Bu olmaz. Sularımız çamur gibi akıyor. Neden çamurla yıkanalım? Türkiye’nin en pahalı suyunu kullanıyoruz” şeklinde konuştu.

“LİMAN BİR ÇEVRE KATLİAMINA NEDEN OLDU”

Recep Pekcan, limandaki talaşların alınmadığını hatırlatarak, “Arıtmanız 3 aydır çalışmıyor. Arıtma olmadan suyu denize veriyorlar. Arıza varmış tamire gitmiş fakat tamirin zamanı sezon ortası değildir. Arıtmada birikenler olduğu gibi denize gidiyor. Limandaki talaşlar alınmadı, her sene alınıyordu. Liman bir çevre katliamına neden oldu. Çözümü çok basit, 7 tane dalgakıran yapılacak ve sahildeki sorun giderilecek. Ama nedense hala yapılamıyor. Ama bildiğim kadarıyla ÇED raporu bile geçmedi. Sahilimizi düzeltecek olan limanın düzeltilmesi projesinin ÇED’i yıllardır geçemezken, FSRU projesinin ÇED’i kısa sürede geçti. Anlamak mümkün değil. 10 senedir minicik bir yatırımla çözülecek sorun nedense bir türlü çözülemiyor. Talaşlar ile ilgili de temizlenmesinin pahalıya çıktığı söylentileri var. Erikli’de MUÇEV’in kiraladığı 11 yer var. Belediye alıp üçüncü kişilere devredeceğini söyledi, biz bunu da kabul etmedik. MUÇEV’i de istemedik. Şimdi bu alanlar MUÇEV’de ve MUÇEV şu an buraları kiralamakta zorlanıyor. Şu an liman arkası ücretsiz çünkü kimse kiralamadı. MUÇEV burayı üçüncü şahsa kiralamayı başarabilseydi, şimdi orası da telle çevrili olurdu ve kimse denize elini kolunu sallayarak gidemezdi. Alan şu an MUÇEV’de. Bunun bilinmesi gerekiyor. Tablo budur. Peşkeş çekilerek devam ediliyor, itirazlar dinlenmiyor. Biz sahillerimiz için hak hukuk adaletin yerine gelmesi için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz, sizin de sesinizin çıkmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

“PROJE, YATIRIM PROGRAMINA ALINMIŞ, AMA SİT ALANI STATÜSÜ BEKLENMİŞ”

Süleyman Paçaman ise bir senedir dalgakıran ile ilgili projelerini yürüttüklerini dile getirerek şunları söyledi: “Yayla Limanı’nın yapılmasından sonra tahribatın görüntüsü ortada zaten. En az 30 metre kumsal olan yerde kumsal kalmadı. Geçen sene bu zamanlarda da bunun üzerine gideceğimizi bildirmiştik. Bu çabayı her platformda da gösteriyorum. Yayla için bir çalışma platformu kuruldu. Bu komisyonda da neler yapılabilir konuşuldu. Okan vekilimiz bir soru önergesi hazırladı, önergeye gelen yanıt, işin kolaylığını gösterdi. Fakat bürokrasiye takıldı. Proje, yatırım programına alınmış, ama sit alanı statüsü beklenmiş. Sit alanı statüsünden sonra 7 dalgakıran kolaylıkla hayata geçirilecek bir proje. İnanın kısa sürede kumsalın geri kazanılması öngörülüyor. Olması gereken, 2010 yılında sit alanı statüsü verilmeyen projenin, siyaset gözetmeksizin, hayata geçirilmesi. Kendimizi Ankara’ya anlatmamız gerekiyor. 10 senedir Yayla Sakinleri bunu bekliyor. Çabamızı gösteriyoruz. Okan vekilimiz de Ankara’da mücadele veriyor. Çözüm basit, bürokrasiyi aşmamız gerekiyor.”

BALIKÇI BARINAĞI…

Heyet daha sonra Yayla Sahili’nde bulunan Balıkçı Barınağı’ndaki alanda incelemelerde bulundu.

Recep Pekcan buradaki açıklamasında, “Burada çok kötü bir koku var ve insanlar evlerinin balkonlarında yemek yemeğe çalışıyorlar. Rezalet bir durum. Bu alanın Keşan Belediyesi tarafından bu talaşların acilen temizlenmesi gerekiyor. Burada bazı evlerin duvarlarının zarar görmüş durumda. Buraya 7 tane mendirek yapılmalı. Kalıcı çözüme kavuşmalı. Yayla’da gerekli çalışmalar yapılarak, buranın kurtarılması lazım” şeklinde konuştu.