Geçtiğimiz günlerde Bezbaş’ın, Trakya Birlik’in ayçiçeği alım fiyatlarını halen açıklamaması nedeniyle yaptığı eleştirileri hatırlatan Bülent Saylam, konuyla ilgili Bezbaş ile konuştu.

Saros TV’den de canlı yayınlanan röportajda Trakya çifçisi ve tarımı hakkında önemli konular konuşuldu.

AYÇİÇEĞİ PİYASASINI KONYA ŞEKER Mİ TRAKYA BİRLİK Mİ YÖNLENDİRECEK?

Bülent Saylam: “Sayın Mustafa Bezbaş, geçtiğimiz günlerde Trakya Birlik’in ayçiçeği fiyatlarını açıklamakta geciktiğini söylediniz ve birliği eleştirdiniz. Konya Şeker’in fiyat açıklamasına rağmen Trakya Birlik’in hala fiyat açıklamaması konusunda neler söylemek istersiniz?”

Mustafa Bezbaş: “Değerli Medya Keşan okurları ve Saros Tv izleyicileri. Konya Şeker, 9 ya da 10 yıldan beri piyasada çok ciddi büyüyen bir kuruluş, Panko Birlik’in üst kuruluşu. Panko Birlik organizasyonu da çok başarılı gidiyorlar. Üreticilerine karşı duyarlı davranıyorlar ve birlikte iş yaptığı insanlara değer katıyorlar. Ben de Panko Birlik’ten alışveriş yapıyorum. Aynı ilgiyi Trakya Birlik’ten de bekliyoruz. Çünkü Edirne, Tekirdağ bizim Trakya bölgesi, ayçiçeği üretiminin membası konumunda. Ayçiçeği üretimi genellikle bizim bölgemizde yapılıyor. Trakya Birlik’in merkezi Edirne'de. Tekirdağ’da da üretim tesisleri var. Dolayısıyla ayçiçeği piyasasını yönlendirecek olan kuruluşun, Konya Şeker mi olması gerekir yoksa Trakya Birlik mi olması gerekir diye soruyorum. Kimseden de ses çıkmıyor. Benim isyanım buna. Şu an tüccar 4,90’dan alıyor ayçiçeğini. Konya Şeker, en ucuzunu 5,30 TL açıkladı. Yani siz üreticimizi koruyan kollayan bir kuruluş olmalısınız. Siz temel olarak sadece ayçiçeği üretiminden geçiniyorsunuz. Ayçiçeği üretimi için varsınız. Onun için kurulmuşsunuz. Üyelerinizin aidatları ile yaşıyorsunuz. Kesintilerle yaşıyorsunuz ama siz piyasayı regüle etmekten uzak duruyorsunuz. Piyasaya müdahale etmekten uzak duruyorsunuz. Sizin üreticinizi kim koruyacak? Tabi ki siz koruyacaksınız, Trakya Birlik koruyacak. Ben doğal olanı söylüyorum. Tekrar söylüyorum birlik niye fiyat açıklamıyor? Birlik geç kalıyor şu anda. Tüccar 4,90 mal faturalı alıyor. Bunu temiz olarak hesapladığımızda rakam daha da aşağı iniyor. Zaten verim düşük oldu bu sene.”

TÜRKİYE YAĞ İTHALATÇISI OLDU

Bülent Saylam: “Türkiye’nin ayçiçeği üretimi ne durumda?”

Mustafa Bezbaş: “Yani benim daha çok kısa vadede bu işi bu şekilde dillendirmemin esas nedeni ülkemiz ciddi anlamda yağ ithalatçısı oldu. Dünyada en büyük üçüncü ya da dördüncü ayçiçeği ithalatçısıyız. Tamam Türkiye büyük bir ülke, tamam Türkiye’nin üretimi var, ayçiçeği üretiminde iyi durumlardayız. Hepsi doğru ama yetmiyor bize. Bizim ürettiğimiz ayçiçeği bize yetmiyorsa ne yapıyoruz, dışarıdan alıyoruz. 2020’de ne almışız? 1 milyon 145 bin ton ithalat yapmışız. Yani ben size ayçiçeği üretimi yıllık olarak söyleyeyim. 2015’te 1 milyon 450 bin ton, 2016’da 1 milyon 500 bin ton, 2017’de 1 milyon 800 bin ton, 2019’da 1 milyon 950 bin ton 2020’de yine 1 milyon 900 bin tona düşmüş. Bu 2 milyon 300 bin tonluk artışların da temel sebebi 50 kuruşa çıkarıldı ayçiçeğinde destek.  Para kazanan insan üretim yapar, malını suladı, daha çok ekim yaptı ve ithalat azaldı. Şimdi birinci temel bakmamız gereken nokta şu, ben hep söylüyorum mesela çeltik biçilirken çeltik ithal edilmez. Madem ki piyasayı siz kontrol altında tutmak istiyorsunuz önce üretici ürününü satsın yani yaptığı masrafı çıkarsın, malını satsın, eli rahatlasın. Ondan sonra siz piyasayı dengelersiniz. Ama harman zamanı ithalat yaptığınız zaman çok ciddi sıkıntı yaşatırsınız. Çünkü bu sefer insanlar üretim yapmaktan vazgeçiyor. Bizim temel problemimiz bu. Yani biz üretici üretim yapmaktan vazgeçmesini istiyoruz. Onun için savaşıyoruz, onun için mücadele ediyoruz. Üreticinin para kazanmasından kimse korkmasın. Ayçiçeği üreticisi de çeltik üreticisi de para kazanırsa yine kendi işine yatırım yapacaktır. Biz yani bakın para kazanan çeltikçilerin makinelerine bakın. Çok ciddi dünya ölçeğinde makineleri ithal ediyorlar ya da yerli üretimden satın alıyorlar. Daha güzel üretim yapsınlar diye kendi işlerine yatırım yapıyor. Ayçiçeği üreticisi için de sulak alanları artırır insanlar, ikinci ürün olarak değerlendirirler. Bizim bölgemizde birçok yerde ikinci ürün alınabiliyor. İkinci ürün olarak ayçiçeğini eker insanlar ama fiyat yapmıyorsa, mal değerini bulmuyorsa niye uğraşsın ki insanlar o zaman etmiyorlar.”

“NEREYE KADAR İTHALAT YAPACAĞIZ?”

Bülent Saylam: “Üretici ektiğinden kazanmıyor mu? Kimler kazanç sağlıyor bu ürünlerden?

Mustafa Bezbaş: “Ekmeyince biz ne yapıyoruz? İthalat yapıyoruz. İthalat, ithalat, ithalat. Nereye kadar ithalat yapacağız? Zaten cari açık çok fazla. Cari açık arttıkça ne oluyor? Doların fiyatı yükseliyor, olan kime oluyor? Yine fakir fukaraya oluyor. Yani siz ayçiçeğine müdahale ederek, fonları kaldırarak ayçiçeği ithalatını neredeyse Türkiye'deki üreticiyle Rus’un üreticisini aynı pozisyona getirmekle kime kazandırıyorsunuz? Rusya’ya, Ukrayna’ya kazandırıyorsunuz. Bizim ayçiçeği ithalatımız Ukrayna, Rusya, Arjantin o bölgelerden yapılıyor. Peki bizim üreticimiz üretse, bizim açığımız 1,1 milyon ton civarında. Biz bunu üretemez miyiz? Üretiriz. Üretmemiz için ne yapmamız gerekiyor? Birincisi o ürünün fiyatını bir yıl önceden açıklamamız gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin parti politikalarında da bu var. Zaten CHP bunu yıllardan beri savunuyor. Bir yıl önceden bunu açıklamak lazım. Hadi bir yılı geçtik. Trakya Birlik’ten beklentimiz ne? Yani bayır yerlerde biçim başladı, insanlar acil para ihtiyacı var, malını satmak zorunda satıyor. Trakya Birlik ne zaman peki piyasaya girecek? Ne zaman avans fiyatı açıklayacak? Ürün bittikten sonra mı açıklayacak? Yoksa çiftçinin kuruluşu Trakya Birlik de ithalat mı yapacak? Şu anda piyasa rakamları 6 liraya çıkan ayçiçeği fiyatları tekrar düştü 4,90 TL’ye. Bu fiyat üreticiyi memnun etmez ki zaten verim yok. Baştan iyi gidiyordu havalar ama daha sonra ayçiçekleri  yandı. Şu anda rekolte düşüklüğü yaşanabilir bizim bölgemizde. Peki biz bunu nasıl kapatacağız? Yine ayçiçeği ithalatıyla.

“BİRLİK 15 GÜN ÖNCEDEN FİYATI AÇIKLAMALI”

Bülent Saylam: “Trakya Birlik’in yapması gereken nedir?”

Mustafa Bezbaş: “Şu anda bırakın sadece tohumluk ayçiçeğini, ayçiçeği yağını da ithal ediyoruz. Zaten benim verdiğim rakamlar ayçiçeği ithalatı olarak yaptığımız rakamlar. Çok ciddi yağ tüketen bir ülkeyiz. Genellikle insanımız ayçiçeği yağı ile besleniyor. Ayçiçeği yağı ülkeye bu üretimle yetmiyor. Bizim derdimiz bu üretimi artırmak ama biz bu üretimi nasıl artırabiliriz? Çiftçinin, ayçiçeği üreticisinin kuruluşu Trakya Birlik, daha harmana girilmeden 15 gün önce avans fiyatını açıklayacak. Diyecek ki benim fiyatım bu. Konya Şeker’in yaptığı gibi yapacak. Millet malını dökecek, avans fiyatını ödeyerek peşin olarak üreticiye, ondan sonra fiyat yükselirse o fiyattan tekrar ödeme yapacak. Bu zor mu?”

“İNSANLARI KORKULAR YÖNETİYOR”

Bülent Saylam: “Peki Trakya Birlik üyeleri neden sessiz kaldı bu konuda? Baskı yapamazlar mı?”

Mustafa Bezbaş: “Yani insanlar biliyorsunuz Türkiye'nin koşulları böyle. Bekliyorlar herkes birbirinden. Tabi ki tepkisini gösteren insanlar var. Çiftçi kuruluşlarından da bu konuda açıklamalar gelecektir. Ne kadar çok sesimizi çıkarır ne kadar çok insana duyurabilirsek o kadar iyi olur. Yani biz kutup yıldızlarını denize atıyoruz. Kimin ne yaptığı yapmadığı ile ilgili konuşursak başka şeyler ortaya çıkar. Bu sefer insanları da sıkıntıya sokmayalım. Herkesin bir gerekçesi var. Kiminin borcu var korkuyor, kimisi çocuğu okuyor korkuyor. Yani korkular yönetiyor bizi artık farkındasınız bazı şeylerin. Yani herkes birbirinden korkar hale gelmiş ama korkarak da hiçbir şey elde edilemiyor. Sonuçta ülkenin üretime ihtiyacı var. Bu ülke üretimle kalkınır, bu ülke üreterek var olur, üreticilerimiz yok ederek değil daha çok sayılarını artırarak olur. Sonra diyoruz ki bu gençler çiftçilik yapmıyor, köyünde durmuyor. Para kazanmazsa niye dursun ki? Uzak planda hedefimiz bu. Yani biz boşuna mı Tarım Bakanı olacağız diye hedef koyduk kendimize. Biz bu işleri çözmek zorundayız. Gençleri köyde bırakmak zorundayız. Gençleri köyde tutmak zorundayız. Çok zor mu? Para kazanırsa köyde durur herkes. Keşan köyleri, Edirne’nin köylerine kadar uzakta ki? Artık herkesin otomobili var, herkes her yere ulaşabiliyor. İnsanlar para kazansa, güzel evler yaparlar ve kendi bölgelerinde yaşarlar. Gençlere kız da veriler evleri güzel diye. Yani bunları temelden çözmek lazım. Problemleri biliyoruz. Neden gençler şehre gidip asgari ücretle çalışıyor? İşini bırakıp üretimi bırakıp gidiyor neden? Evlenemiyor, onun için gidiyor. Ama para kazansalar o zaman eşi diyecek ya burada kalalım bak para kazanıyoruz. Ayşeler çift çeker traktör almış, yeni araba almışlar, bizde alırız niye gidelim çalışmaya?

“KOOPERATİFLEŞME ÇOK ÖNEMLİ PLALAMA YAPILMASI LAZIM”

Bülent Saylam: “Aslında bu konuda Türkiye’de örnek köyler var. Mesela İzmir’de sinemaları yapılmış köyler var. Tarımdan kazanarak yayla gibi evlerde oturuyorlar.”

Mustafa Bezbaş: “Ecevit’in projesi vardı zaten bu konuyla ilgili.  Keşke uygulanabilseydi.  Kooperatifleşme ile çözülür bu işler. Ama tabi kooperatifleşme de varılması gereken nokta da artık ürün planlaması. Ürün planlaması yok bizim ülkemizde. Ürün planlaması olmadığı için sürekli şansa bazı şeyler. Bir sene karpuz çok para yapıyor bir sene bütün karpuz tarlada çürüyor.

“ÇOK CİDDİ EKONOMİK KRİZ VAR”

Bülent Saylam: “Örneğin Sultanköy’de kavun üreticileri dertliler. Çünkü bu sene çok kavun üretildi ve ürün elde kaldı. Sizin dediğiniz gibi planlama noktasında çiftçinin kendisine mi bırakılıyor?

Mustafa Bezbaş: “Bu, Ticaret Odası, oradaki kuruluşlar… Bunlarla ilgili bir proje yapılmış Ayvalık tarafında, turizm bölgesi de bize göre onların şansı o. Mesela dondurmayı kavunun içinde satıyorlar. Şimdi insan tabi çok mu güzel diye soruyor. Sonuçta bir ürün yaratmışlar. Çatır çatır da adamların kavunu satılıyor. Yani değişik şeyler bulmak lazım. Sadece kavunu verdim değil. Yani kavuna bağlı ürünler geliştirmek lazım. Belki bu her şey için geçerli. Ayrıca Sultanköy’ün kavunu da işte. Çok değerli araziler ziyan oldu. Başka şey de ekilebilirdi. Planlama olsaydı daha farklı olacaktı. Bir de bunun adını koyalım. Yani Sultanköy kavununun da, karpuzun da, domatesin de tarlada kaldığı dönemler hep insanların parası olmadığı dönemlere denk geliyor. Çok ciddi bir ekonomik kriz var. Ülkemizde ve insanlar artık tüketmiyor. Hayat çok pahalı.”

“TÜİK VERİLERİ NE KADAR GÜVENİLİR?”

Bülent Saylam: “Peki TÜİK büyüme oranlarını açıkladı. Örneğin %27.1 genel anlamda büyüme ve %2 tarımda büyüme rakamları açıklandı.  Bu konuda ne söylemek istersiniz?”

Mustafa Bezbaş: “Şimdi rakamlar ne kadar güvenilir bilemiyorum. Çünkü bu konuda daha önce herkes şikayetçiydi TÜİK’ten. Bu konular ne kadar doğru, ne kadar gerçekçi güven vermiyor rakamlar. Öncelikle onu söyleyeyim, ikincisi de ülkemizin büyümesinden kim rahatsız olur? Zaten biz ülkemizin büyümesini istiyoruz ama bu büyüme rakamlarının halkın cebine de yansımasını istiyoruz. Yansımış mı? Hangimizin gelir arttı, hangimizin geliri büyüdü, hangimizin işi büyüdü? Yani hangi iş adamı bu koşullarda bu faizlerle yatırım yapmayı düşünür? Hangi alanlarda büyüme oldu? İhracat odaklı bir takım büyüme mi gerçekleşti? Yani şu anda onları iyi incelemek lazım. Üreticiler yani işte tekstil sektöründe şu anda Avrupa'nın tedarikçisi olduk sanıyorum. Ama bu sürdürülebilir mi? Tekrar hayat normale dönünce Çin’e dönerler mi buna bakmak lazım. Yani biz eğer o rakamları sürdürülebilirsek olarak zaten hepimiz zenginleşiriz. Söylendiği gibi doğruysa ve bu sürdürülebilir bir şeyse o zaman o hepimizi mutlu eder, mutlu oluruz. Ama şu anda temenni sadece. Ancak temenni edebiliyoruz doğru mu?”

“ACİLEN HER ALANDA LİYAKATA DÖNÜLMELİ”

Bülent Saylam: “Son olarak neler söylemek istersiniz?

Mustafa Bezbaş: “Son olarak söylemek istediğim üretime sahip çıkılmasını isterim. Üreten insanların hor görülmemesini, üretici birliklerinin daha aktif olmasını, üretici birliklerinin başına yetenekli insanların getirilmesini isterim. Çünkü üretici birlikleri aynı zamanda artık çok ciddi bütçeleri yönetiyorlar. Bu ciddi bütçeleri yönetebilecek kapasitede insanların da oraya getirilmesi gerekir. Bu da liyakatle olur. Liyakatin olmadığı yerde zaten hiçbir şey olmuyor. Ben ülkemde bir an önce acilen her alanda liyakate dönülmesi, liyakatlı insanların göreve getirilmesi, gençlerin her alanda önünün açılması ve ikinci yüzyılda Türkiye'nin müthiş  patlamaya hazır genç nüfusuyla Atatürk’ün gösterdiği güzel o büyük hedefe varmayı dilerim.”

“HERKES AŞI YAPTIRSIN”

Bülent Saylam: “Geçtiğimiz Salı günü özel okullar açıldı. Son olarak bunla ilgili de kısa bir görüş alabilir miyiz?”

Mustafa Bezbaş: “Özel okullarda ilk izlenim şu. Çocuklar çok özlemiş okullar, işimiz çok zor, çok koşuyorlar, bacaklarımız ağrıyor. Öğretmenler de aynı şekilde her gün düşenler var ama herkes çok mutlu. Herkesten, büyüklerden rica ediyorum. Bir an önce herkes aşısını yaptırsın. Bizim personelimiz de %100 aşıya ulaştık. Aşı yaptırmayan velilerimizden de sürekli PCR testi istiyoruz. Herkes dikkat etsin. Okulların kapanmaması bizim elimizde. Artık bilinçli hareket etmeliyiz. Bu işin ideolojisi yok. Bu işin siyaseti yok. Lütfen bir an önce herkes aşısını yaptırsın. Aşı yaptıran herkese de bu ülkeye katkı sundukları için eğitime destek verdikleri için teşekkür ederim.”