SONGÜL KONAR

Dün saat 12.00’de Parti Lokalinde düzenlenen basın açıklamasına CHP Keşan İlçe Başkanı Recep Pekcan, bazı belediye meclisi üyeleri ve partililer katıldı. 

“BAŞKAN BİR AYNAYA BAKARSA TEK ADAMI ÇOK NET GÖRECEKTİR”

Bu güne kadar belediye meclisi üyeleri ile aldıkları kararların hiçbirinde şer olmadığını belirten Pekcan, açıklamasında şunlara yer verdi: “Birkaç gün önce sayın belediye başkanının 29 dakika süren bir açıklaması oldu. Telaş içinde bir açıklama yatığını söyledi. Bu 29 dakikalık konuşma içinde kaç kere Recep Pekcan ve kaç kere Sayın Pekcan dedi diye saymaya niyetlendim sonra vazgeçtim başa çıkamadım. Çok kişisel bir açıklama olmuş. Şimdi bu olayı kişiselleştirdiğimiz oranda kimsenin bir yararı olmaz. Ben Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanıyım, Mustafa Bey AK Parti Keşan Belediye Başkanı. Dolayısıyla kulvarlarımız farklı, o belediye yönetmeye çalışıyor, ben de örgütümle beraber partiyi, meclis üyelerimizle beraber belediyede çalışıyoruz. Dolayısıyla bu ne Mustafa Helvacıoğlu’nun işidir ne benimle ilgilidir. Temsil ettiğimiz makamlarla ilgili olayı kişiselleştirmeye çalışarak birkaç şeye cevap vermek birkaç şeyi anlatmak istiyorum. Önce su indirim sürecini bir kere daha anlatayım istiyorum. Sayın başkan ne demek istediğimi anlamamış, belki başka anlamayan arkadaşlar da vardır. Su indirim süreci şöyle gelişti, arkadaşlara anlatmıştım, tekrar kısaca geçeyim üstünden. Bu insani su kullanım hakkı ile ilgili 1 ay kadar ders çalıştık, arkadaşlarımızla beraber. Sonrasında İYİ Partili arkadaşlarımızla görüştük. Durum değerlendirmesi yaptık. Konu hakkında anlaşınca bunu bir önerge olarak meclise verdik. 2021 yılı mali yılı, vergi, harç ve ücret tarifeleri diye bize ulaştığı zaman, arkadaşlarımız bunu çoğalttılar ve diğer belediye meclis üyesi arkadaşlarımızın incelemesine açıldı. Herkes bununla ilgili fikrini oluşturdu. Plan bütçede çalışan arkadaşlarımız konuya daha hakimler. Onlarla durum değerlendirmesi yaptık ve süreç tamamen belediye meclisimizde beraber bu şekilde ilerledi. İlk niyetimiz suya hiç zam yapmaktı. İlk toplantıya plan bütçe komisyonu arkadaşlarımız bu şekilde girdiler. Fakat toplantıda öyle bir defans gelişti, öyle bir ortalık karıştı ki, belediyenin sorunu bozmamak için biz burada bir adım geriye çekildik. Çünkü bizde verdiğimiz önerge vardı. Dolayısıyla yeniden değerleme oranında bir zam suya yapıldı. İnsani su kullanım hakkı ile ilgili verdiğimiz önerge, 15 tona kadar konutlarda beşte 1 oranında indirim içeriyor. Yani daha anlaşılır, bir kere daha anlatayım. 15 ton su kullanan 1 konut Keşan’da 3 ton su parası ödemeyecek. Dolayısıyla yüzde 9.11 yeniden değerleme kadar yapılan zamdan sonra bizim önerdiğimiz nedeniyle suda yüzde 21 ucuzlama oldu. Yani Keşan’da konutlarda, ev konutlarında su kullanan insanlarımız suyu yüzde 11 oranında daha ucuz kullanacaklar. Başkan bir aynaya bakarsa tek adamı çok net görecektir. Biz belediye meclisine gitmeden önce grup toplantısı yapıyoruz. Bu grup toplantısında belediye meclis üyeleri, arkadaşlarımızla beraber durumu değerlendiririz ve sonra İYİ Partili arkadaşlarımızla durumu değerlendiririz. Ortak bir kararımız oluşur ve gider. Burada grup başkanı benim ama benimde 1 oy hakkım var. Belediye meclisi üyesi arkadaşlarımızla beraber bu karar verilir. Şunu söyleyeyim, bugüne kadar biz belediye meclis üyelerimizle yaptığımız grup toplantıların hiçbirinde oylama yapmadık. Her biri fikir birliği ile geçti. Bu güne kadar belediye meclisi üyelerimiz ile aldığımız kararların hiçbirinde şer yoktur. Bugüne kadar herkesin ortak fikri yansıtılır şekilde bir karar alınıp gidilmiştir. Yani belediye meclisimiz ile ilgili çalışmalarımız bunlar.”

“EĞER BAŞKAN SÖZÜNÜ TUTARSA BUNDAN SONRA SUYU BEDAVA KULLANACAĞIZ”

Son günlerde su tarifeleri ile ilgili yapılan açıklamalara cevap veren Pekcan, sözlerine şöyle devam etti: “Başkanın ne yapmak istediğini anlıyorum ben, önce beni Keşan halkına şikayet etti, oradan bir şey çıkmadı. Sonra parti üyelerimize şikayet etti, oda olmadı ve şimdi meclis üyeleri ile ilgili birtakım şeyler söylemek istiyor. Arkadaşlarımızın önemli bir bölümü burada ama biz şov yapmak için ya da farklı bir görüntü sergilemek için arkadaşlarımızı riske etmeyiz. Pandemi kurallarını uyguluyoruz. Kimin ne düşündüğü, neyi kaybetmeyi neyi kazanacağımız önemli değil. Benim için önemli olan bir tek şey var, arkadaşlarımın, dostlarımın ve Keşan’da yaşayan bir tek insanın bile bunun kanamaması lazım, gerisi teferruat. Şimdi Keşan halkına bir müjdem var. Eğer başkan sözünü tutarsa bundan sonra suyu bedava kullanacağız. Son açıklamasında belediye başkanımız diyor ki yüzde 25 zammı benim istediğimi ispatlayın, hiç para almayacağımı sudan. Ayda 15 metre küpe kadar yüzde 25, 15-30 arası 26, 30-60 arası 23, 60 metre küpten yukarısı 26. Mesela İzzetiye için istediğiniz zam oranı yüzde 75. Bir de daha acı bir şey var, bu pandemi süresince her yerin ilaçlanması gerekiyor. İnsanlarımıza yardım ediyoruz, 0-100 metrekare arası bina ilaçlamaları istediğiniz zam oranı da yüzde 25, ama orda bir gariplik daha var. 80 TL’den 100 TL’ye çıkarılmasını istiyorsunuz. Artırma oranında yüzde 6 yazmışsınız. Buradaki oranlarda doğru değil. Dolayısıyla eğer bu sizin belediyemizden gelen yazıyı belge olarak kabul ediyorsanız bu yüzde 25 zammı siz istediniz. Eğer sözünüzü tutacaksınız, Keşan halkına hayırlı olsun deyip açıklayın. Bundan sonra suya para vermeyelim. Çok üzgünüm ben köyde yaşıyorum. Bu indirimden yararlanamayacağım. Şimdi başkanın açıklamasında bence çok talihsiz bir cümle var. Su zammı ile ilgili ‘personel, plan, bütçe için çalışma yapar, haberim bile yok. Onları ben yönetmiyorum, kendi birimlerini kendileri bakar.’ Şimdi burada 2 tane çıkış kalıyor geriye, ya bu yüzde 25 zam mı öyle sehven söylediğinden, oradan sıyrılmaya çalışırsın, ya yüzde 25 zammı bu belge ile senin istediğini kabul edersin. Keşan halkına bundan sonra en azından pandemi süresince ücretsiz suyu verirsin ya da bu cümlenin kabul edersin ki bu felaket bir durum. Keşan belediye başkanı, Keşan belediyesinin yönetecek şanstır. Diyorsun ki benim bu yüzde 25 zam isteğinden haberim yok. Onları ben yönetmiyorum. Bunu söylediğin anda senin belediye başkanlığı koltuğunda ne işin var? Ben de sana soracağım. Birini kabul et, gereğini yap bence. En çok sinirlendiğiniz konu anladığım kadarıyla ‘su faturalarını takip edin diye söylediğim’ bölüm. Neden söylediğimi izah edeyim. AKP İlçe Başkanı Gürcan Başkanım da açıklama yapmış. O da diyor ki ‘halkın seçtiği meclise bu denli yakıştırma yapmaya kimsenin hakkı yok.’ Belediye başkanımıza diyor ki, ‘meclisi ve belediyemizi dolandırıcı yerine koyuyor.’ Meclis ve belediye personeline güvenmiyorum. Şimdi önce meclisi buradan bir ayıralım. Belediye meclisi yasama yeridir, konular görüşülür, kararlar alınır, uygulama yeri belediye yönetimidir, belediye başkanıdır. Dolayısıyla burada belediye meclisi ile ilgili herhangi bir söylem yok. Burada belediye personeli ile ilgili de bir söylem yok. Çünkü belediye personeli, belediye başkanı ne derse onu yapar. Burada su faturaları takip edin, güvenmiyorum dediğim ne biliyor musunuz? Bunu geçen açıklamada söylemiştim. Başkanla konuştuklarımızı, başkan diyor ki ‘Bizim sistem buna uygun değil, entegre etmem lazım, ayarlamam lazım. Şunu yapmam bunu yapmam lazım. 3-4 ay bunu uygulayalım.’ Ben dedim ki ‘bu meclis kararıdır, çıktığı zaman uygulanacak bir sonraki faturalarda görünmesi lazım.’ Şimdi sen bana 3-4 ay bunu uygulamam dediğinde, bende vatandaşın su faturasını takip edin, uygulanmak zorunda bir sonraki faturanızda bu indirimin görmemiz gerekiyor dedim.”

“NELER SÖYLEDİĞİNİ İNKAR ETME ŞAHİTLER VAR”

Kararın meclisten çıktığı zaman sisteme yüklemek zorunda olduğunu hatırlatan Pekcan,“9 Temmuz 2020’deki mecliste CHP grubu bir önerge verdi, 16 Mart 2020 tarihinde yayınlanan genelge, 1593 sayılı kanun gereğince umuma açık işyerleri ile ilgili bazı tedbirler getirilmiştir. Orada diyoruz ki sonuçta faaliyetleri durdurulan ve faaliyette bulunmayan işletmelerin yıllık ilan ve reklam vergileri ile yıllık çevre temizlik vergilerinin faaliyetleri durdurulan ve faaliyette bulunulmayan dönemde isabet eden kısmı alınmaz. Ne zaman, yedinci ay? Uyguladın mı, ben sana nasıl güveneceğim? Nasıl yaptınız uygulamayı? Bundan haberi olan, farkında olan insanların beyanına ve ispatına göre birkaç işlem yapmış olabilirsiniz ama uygulamanız gereken yer bu değil. Bu karar meclisten çıktığı zaman siz bu kararı sisteme yüklemek zorundasınız. Onun için vatandaşa diyorum ki, biz de takip edeceğiz, sizde takip edin. Üstelik bununla ilgili hakkını aramaya çalışan bir vatandaşın dilekçesine var elimde. Vatandaş diyor ki, kapalı olduğumuz dönemde reklam vergilerinin birinci taksitlerinin yasal süresinde bile ödenmiştir. Kovid-19 nedeniyle kapalı olduğumuz için vergi iadeleri için belediye başvuruyoruz. Tepkini anlatmamı ister misin? Neler söylediğini inkar etme şahitler var. Dolayısıyla bir güven problemi var ve bu tamamen seninle alakalı belediye başkanım. Belediyede çalışan personelimiz son derece mutsuz, huzursuz ve sıkıntılı bir ortamda çalıştığını gayet iyi biliyorum. Ama buna rağmen ellerinden gelenden fazlasını yapıyorlar. Onları da kutluyorum” diye konuştu.

“BUNUNLA İLGİLİ BENİM SÖYLEDİKLERİMİ SİYASİ OLARAK ALGILAYABİLİRSİNİZ”

Recep Pekcan, açıklamasına şu ifadeler ile devam etti: “Gelelim akülü arabalara. Beni davet ettin mi, hayır. Davetsiz yere ben gider miyim, hayır. Peki, il başkanı, ilçe başkanı davet edilmese böyle bir davranışta bulunurlar mı, hayır. Davet etseydiniz gelir miydim, hayır. Neden gelmez biliyor musun? Engelliler gününde o çok ihmal ettiğiniz habire nutuklar attığınız, hakkında çok fazla bir şey yapmadığınız insanları, şov malzemesine dönüştürmezdim. Onun için gelmezdim. Bununla ilgili benim söylediklerimi siyasi olarak algılayabilirsiniz. Kamuoyu ve Keşan’da ki bir engelli derneğinin yönetim kurulu üyesi sekreteri, bir arkadaşımızın hemen bu etkinlikten sonra bir açıklaması var. ‘Öncelikle pandemi döneminde sayısal rakamlar vererek insanların bir araya gelmemesini virüs tehlikesi olduğunu söyleyenler, bu törende temsil ettikleri siyasi partilerin çeşitli kademelerindeki unsurları ve hatta Edirne il başkanlığından çağırdıkları yöneticileri ile pandemi kuralını ihlal ettiler. 3 Aralık engelli farkındalık günü olmasına rağmen kürsüde siyaset anlayışının propagandasını yapan sayın belediye başkanı, oraya koyduğu akülü sandalyeler ile siyasi bir şov yapmıştır’ dedi. Benim bir şey söylememe gerek var mı?”

“EĞER ONLAR YAPMAYACAKSA BİZ BUNUNLA İLGİLİ BİR ÇALIŞMA YAPMAYI DÜŞÜNÜYORUZ”

Konuşmasına esnaf odaları başkanlarının geçtiğimiz gün yaptığı çağrılara değinerek devam eden Pekcan, “Geçen basın açıklamasında esnafımızla ilgili bir takım önerilerde bulunmuştum. Esnafımızın durumu meydanda, Lokantacılar Odası Başkanımız diyor ki, ‘Keşan belediyemizden destek bekliyoruz,’ Tuhafiyeci Odası Başkanımız diyor ki, ‘Bizler devletin üvey evladı mıyız?’ Orada esnafla ilgili önerilerde özellikle belediye kiracıları için kapalı oldukları dönemde kira alınmaması ya da açık olsalar bile işleri çok düştüğü için kira desteğine ihtiyaçları olduğunu söylemiştik. Umarım belediyemiz bununla ilgili bir çalışma yapar. Eğer onlar yapmayacaksa biz bununla ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyoruz. Sayın başkan bu bölümü anlamış ve açıklamasında diyor ki, ‘kanun ve mevzuat çerçevesinde 700’e yakın iş yeri kapalı, ocak, şubat, mart kira almayacağız. Çalışıp cirosu düşenlerden 3 ay yüzde 50 alacağız. Pandemi devam ederse süre uzar.’ Yapmanız gereken bu, biz de Cumhuriyet Halk Partisi grubu olarak benzer düşünüyoruz. Bunun için bir önerge vermemize gerek kalmayacağı için de mutluyuz. Siz bunu en kısa zamanda meclise getirin. Böylece hep beraber Keşan Belediyesi olarak Keşan’da yaşayan esnafımıza bir katkımız daha olsun” ifadelerini kullandı.  

“ANKARA’NIN HİZMETLERİNİ BURAYA GETİRMEK İÇİN KAPISINDA YATACAKTINIZ”

Belediyecilik anlayışını bir kere daha gözden geçirmeleri gerektiğine vurgu yapan Pekcan, sözlerine şunları ekledi: “Su ile ilgili indirim geçince, doğru olmayan bir rakam çıkıyor. Başkan dedi ki, belediye 2,7 milyon zarar ediyor. Buradaki zarar hesapladığımız ne kadar ediyor? Hayatta her şey para değil ki. Sizin belediyecilik anlayışını bir kere daha gözden geçirmeniz lazım. Belediyeler sosyal kurumlardır, belediyeler hizmet için vardır. Belediyeler ticarethane değildir. Para kazanmak için kurulmuş kamu kuruluşları değildir. Dolayısıyla sizin halktan aldığınız ya da İller Bankası’ndan burada yaşayan insanların payı olarak gönderilen paralar tekrar halka hizmet olarak döner. Buradan nereye varıyoruz? Sizin belediye 2,7 milyon zarar ediyor dediğiniz şey, bizim penceremizden şöyle görünüyor; biz diyoruz ki Keşan halkımız 2, 7 milyon TL tasarruf ediyor. Kaynak sıkıntıları olursa da söylemiştiniz, Ankara’nın hizmetlerini buraya getirmek için kapısında yatacaktınız. Yani bu gönül belediyeciliği işte. Ankara’ya gidin biraz bir şeyler daha getirin. Ya burada yaptığınız çalışmalarda biraz daha doğru seçim yapın ya da burada yaptığımız çalışmaları düzgün planlayın. Muhtar Ali Çevikel Caddesine 2 kez asfalt yaptığınızda kamu zararı ya da belediye ne kadar zarara uğradı? Onu bir hesaplayın. Yine kısa bir süre önce Subay Orduevi'nin yanından yukarıya doğru çıkan, bizim Kayalı Mahallesi dediğimiz yere doğru çıkan yolda 14 saat içinde 2 kere asfalt yaptınız. Neden 14 saat, kodu doğru almadınız? O bizi eleştirdiğiniz 30 yıllık dönemde yaptığımız yağmur toplama sistemi var ya, oraya tutamadığınız için. Üstelik bu 2 caddede sökümünde belediye araçları çalıştı, iade etmiştiniz, müteahhide vermiştiniz, belediye araçlarını orada kullandınız. İşte bu zararları hesaplarsanız bu hataları yapmazsınız.”

“BUNDAN SONRASI İLE İLGİLİ HİÇBİR HEDEFİM YOK”

Açıklamasına hakkında konuşulan Belediye Başkan Adaylığı söylemleriyle devam eden Recep Pekcan,“Benim belediye başkanı adayı olacağımı ve bunun için böyle davrandığını söylemişsiniz. Bizim genel başkanımızın bu konuda ilgili baya açıklaması var. Bir tanesi şu; ‘dava adamı istiyorum, bize davasına inanan, her türlü saldırıya karşı koyacak, ideolojik donanıma sahip, parti disiplininden kopmayacak adamlar lazım.’ Ben ilçe başkanlığına aday olduğum zaman çok net şekilde açıklamıştım, demiştim ki bundan sonrası ile ilgili hiçbir hedefim yok. Hiçbir koltuğu hedefleyerek siyaset yapmayacağım. Yönetim kurulundaki arkadaşlarım da gayet iyi bilirler, çok sık parti içinde de tekrarladığım bir şeydir. Ben ilçe başkanı olduğu müddetçe Keşan’da, Cumhuriyet Halk Partisi’ne hiç kimse bir koltuğu hesaplayarak siyaset yapamaz. En başında kendimi koyuyorum. Bizim partimizde o belediyeyi sizden defalarca daha çok, daha iyi yönetecek onlarca arkadaşımız var. Bizim partimizde belediye meclis üyeliği yapabilecek, il genel meclisi üyeliği yapılacak, gerekli donanıma sahip, yönetim kurulu üyeliği yapabilecek çok fazla insan var ve her birinin sonuna kadar destekliyorum. Şu an yaşadığımız süreç, zamanı geldiğinde hak eden, orada olmasını isteyeceğimiz örgütçe karar vereceğimiz her bir arkadaşım için sonuna kadar çalışacağım. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bayrağını o belediye dikmek için hangi arkadaşım olursa olsun sonuna kadar tartışacağım. Sizin yapmaya çalıştığınız, bütçe görüşmelerinde genel başkanımızla yaptığımız gibi aday mısın, aday mısın, aday mı söylüyorsunuz? Hedef şaşırtamazsınız. Belediye başkanlığına aday olmak isteyen çok arkadaşım var. Her birine saygı duyuyorum. Her birinde en az benden çok daha iyi yapacağına inanıyorum. Zamanı geldiğinde biz bunları konuşuruz, sıkıntı yapmayın, reklam yapmaktan da vazgeçin. Duyuyorum benim adaylığımı konuşuyorsunuz. Bak başkan, ben hayatımda önemli kayıplar yaşadım. Bu çok söylemek istediğim bir şey değil, duygu sömürüsü gibi de algılamayın ama ailemizin en küçük üyesinin kaybettiğimiz gün bir karar verdim. Bende yarın hesabı yok. Çünkü yarın ne olacağını bilmiyorum. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi’nde bütün koltuklar boş, isteyen arkadaşlar aday olabilir. Kim olursa olsun, o partide, o belediyede partinin bayrağının sallanması için, arkadaşım için canımı veririm. Korkuyorsunuz biliyorum, ayağınızın altından kayıyor, telaşlınız, onu da biliyorum. Bence korkun, bu iş yavaş yavaş oraya doğru gidiyor” diye konuştu. 

“BERABER ÇALIŞTIĞINIZ İNSANLARI DA KEŞAN HALKI GİBİ KORUMANIZ VE KOLLAMANIZ LAZIM”

Esnek çalışmayla ilgili belediyede sıkıntılar yaşandığını dile getiren Recep Pekcan, sözlerini şöyle sonlandırdı:“Beraber çalıştığınız arkadaşları düşünmeniz lazım. Belediye personelinin ne kadar özveriyle çalıştığını çok iyi biliyorum. Geçenlerde bir birimde bir arkadaşımız Kovid oldu. O birimde çalışan arkadaşlar temasta oldukları için izolasyona girdiler, 14 gün çalışmamaları gerekiyordu ama üçüncü, dördüncü gün arkadaşlar oraya çağırıldı. Ya o çocuklardan bir tanesi Kovid ise, ya dinlenmesi gerekirken hayatını kaybederse, ya bir tanesi Kovid iken diğerleri değilse, onlara bulaştırırsa, ya oraya giren çıkan insanlara bulaşırsa. Sayın başkanım kendinizi onların yerine koyun. Beraber çalıştığınız insanları da Keşan halkı gibi korumanız ve kollamanız lazım. Esnek çalışmayla ilgili belediyede sıkıntılar yaşandığını biliyorum. Zaman ile oynadınız, sanıyorum en son 09.30-16.00 oldu. Normalde 10.00-16.00 arası olması lazım. Hadi içeride çalışan belediye personeli arkadaşlarımıza böyle uygulamaya çalışıyorsunuz, sahadaki arkadaşlar ne olacak? Sahadakilere esnek çalışmayı uyguluyor musun? Bu ülkede ve Keşan’da hep beraber yaşıyoruz. Halkımızı ve beraber çalıştığımız personelinizi kollamamız lazım. Genel başkanımız diyor ki, altına imzamı atıyorum. İlk seçimlerde demokrasiyi getireceğiz, ilk seçimlerde adaleti getireceğiz, ilk seçimlerde liyakati getireceğiz, ilk seçimlerde alın terinin değerini bütün dünyaya anlatacağız, ilk seçimlerde Türkiye Cumhuriyetini, Londra’daki tefecilerden kurtaracağız. Herkesin bunu bilmesi lazım. Ben tek adam rejimi istemiyorum. Ben ülkesinde ensesinde boza pişiren bir yönetim istemiyorum. Esnafın ensesinde boza pişiren bir yönetim istemiyorum. Ben parlamenter sistem istiyorum. Ben her kuruşun hesabını veren bir siyaset anlayışı istiyorum. Ben siyaseti zenginleşme aracı olarak gören bir kültürden geliyorum. Ben halka ve hakka hizmet eden bir anlayıştan geliyorum ve her zaman adaletten yana olacağım.”