SONGÜL KONAR

Dün, saat 14.00 sıralarında parti lokalinde, partili üyeleri ile bir araya gelen Recep Pekcan, 10 Temmuz 2021 Cumartesi günü gerçekleştirilen ‘Sarosuma Dokunma Mitingi’ne katılan HDP (Halkların Demokrat Partisi)’li bazı milletvekillerinin mitinge neden katıldıkları üzerine yapılan eleştirilere karşılık, “O mitingde siz neredeydiniz?” diye sordu.

“YETERİ KADAR DESTEĞİ HİÇBİR ZAMAN GÖREMEDİK”

Ülkenin ekonomik anlamda zor durumda olduğunu belirten Pekcan, Halkımızın derdini anlatmaya çalışacağım öncelikle ülkemizin durumuyla Keşan’ın durumu birine çok benzer hale geldi. Pandemi süreciyle beraber biraz daha ağırlaşan ve yönetilemeyen bir süreçte ülkemiz ekonomisi ve yaşadığımız kriz şu anda taşınabilir boyutları geçmek üzere. Hepimiz çok zorlanıyoruz. Ama bu arada hükümetin desteğini yeteri kadar göremiyoruz. Maske dağıtılmayan ya da aşının bulunamadığı uzun bir süreçten sonra belli bir yere kadar geldik. Ama ekonomik olarak hükümetin verdiği yardım yeni krediler oldu. Eski kredileri ertelendi. Yeteri kadar desteği hiçbir zaman göremedik. Uzun süren kapanma dönemlerinden sonra açıldık, açıldık ama ne kadar süreceği belli olmayan bir süreç. Köyde çiftçinin durumu ortada. Yaklaşık 2 misli, 3 misli artan gübre fiyatları, mazot fiyatları, tohumluk fiyatları ve üstüne üstlük para yapmayan ürünler. Hükümet çare olarak ithalat yapıyor. Yani özellikle bu pandemi süresinde çok kıymetli hale gelen köylünün ürettiği ürünlere destek vereceğine ithalat yapıyor” dedi.

“ÜLKENİN DEMOKRATİK YAPISI BOZULUYOR”

Son günlerde ülkemizde yaşanan mülteci tartışmalarına da değinen Pekcan: “Avrupalılar parayı veriyorlar diyorlar ki siz bunlara bakın. Şimdi bir de Afganlar gelmeye başladı. Ülkenin demokratik yapısı bozuluyor ve bizim insanımız yaşamakta zorlanırken bu Suriyelilerin eline verilmiş kartlarla krallar gibi yaşayıp piknik yapıyorlar. Bizim askerimiz Suriye’de onların hakkını savunurken şehit oluyor. Suriyeliler ve üstüne eklenen Afganlar ile ilgili hiç bir gelişme yok. Aksine bunlar sınırlar açılmış getiriliyor. Uzun süredir söylediğimiz şey yönetilemiyoruz, savruluyoruz” dedi.

“30 YIL DİYEN AKP ZİHNİYETİ BİZİM 30 YILDA YAPTIĞIMIZ ŞEYLERİN BAKIM VE ONARIMINI BİLE YAPAMIYOR”

Pekcan, açıklamalarının devamında Keşan’da yaşanan tartışmaları hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti: “Örnek olması gereken yönetmesi gereken şahıslar, özellikle AKP’li Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’nun yönetememe nitelikleri nedeniyle Keşan’da her şey süratle karışıyor. Ve üstüne üstlük örnek olması gereken Sayın Belediye Başkanının garip garip hallerini izlemeye başladık. Sayın belediye başkanına geçmiş olsun diyoruz. Birkaç kez telefonla konuştuk. Sağlık durumu iyi. Belediye Başkanın şoförü Covid-19 oluyor. Belediye Başkanının danışmanı Covid-19 oluyor ve Belediye Başkanı durumundan şüphe ediyor. Test yaptırıyor. Testte süreç nedir? Testi yaptırırsınız. Sonucunu beklersin, kimse ile karşılaşmazsınız ve sonuç eğer pozitif çıkarsa kendinizi izole ederseniz, negatif çıkarsa normal hayatınıza dönersiniz. Belediye Başkanı ne yapıyor arabasına atlıyor ve sokak sokak, dükkân dükkân dolaşmaya başlıyor. Tam bir süper ulaştırıcı. O gün kaç kişiyle temas ettiği, kimlerle karşılaştığı belli değil. Belediye Başkanı büyük ihtimalle pozitif çıkacağını bilmiyor mu, insanı mı umursamıyor, kendini mi umursamıyor? Yazık değil mi o gün karşılaştığı, öpüştüğü sarıldığı bir takım hediyeler verdi insanlara. Sayın Belediye Başkanı evinde süreci tamamlamaya çalışırken, bir nikâh olayı ile karşılaşıyoruz. Belediye Başkanı balkona çıkıyor aşağıda düğün ekibi kurulmuş.  Belediye Başkanı görülsün diye orada olan ağaçların dalları diplerinden kesiliyor ve aşağıda AKP sayın milletvekili nikâh şahitliği yapıyor. Pandemi süresince insanlar susuzluktan kırılırken ekonomik olarak kriz yaşarken topyekün bir şova maruz kalıyoruz. Üstüne sular kesik ve gelmezken insanlar perişan iken davul şov yapılıyor. İtfaiye araçları insanlara bir miktar su taşıyacakken düğün yerlerini yıkıyorlar. Dalga geçmek gibi bir hadise bu. Artık insanımız çok net farkında. Sayın Belediye Başkanı, şu anda yollar ve kaldırımlar berbat, insanlar düşüyorlar, kolunu bacağını kırıyorlar. Trafik felaket. Bununla ilgili bir çözüm de yok. İzzet-i ikramın oraya asfaltlar atılıyor ama ana yollar ve ara yollar berbat. Ama tabi en vahimi ve şu anda çok gündemde olan konu su kesintisi. Arızalar olabilir, çok normal. Ama bu süre çok eskiden beri geliyor. Çok uzun süredir çok sık arıza ve çok sık su kesintisi ile karşılaşıyoruz. Sonra uzak olmayan bir zamanda biliyorsunuz çeşmelerden çamurlu sular aktı ve Keşan’da önce çocuklardan başlayarak büyük bir kesim hastalandı. O dönem bir şekilde açıklama yapmaya çalıştılar ama o sular ne kadar temizdi. Bununla ilgili devletin o suyu denetlemesi gereken birimleri ne yaptı? O su ile ilgili tahlil yapıldı mı? Keşan halkına açıklama yapıldı mı? Geçiştirilen bir dönem oldu ama o dönem yüzlerce aile bu işten muzdarip oldu. En son bir su arızası yaşadık. Su arızasının giderileceği bir süre vardır. Bir takım açıklamalar, videolar yayınladılar. Hiç tatmin edici değildi. Yani iki günü geçen bir süreç hala şu anda tam düzelmemiş. Sularda ne kadar sağlıklı bilmiyorum inşallah bundan sonra tekrar böyle hastalık süreci başlamaz. Bununla ilgili aslında ilk konuşulması gereken hadise, yaklaşık 11 milyon liraya özelleştirilen su tamir ve bakım işleri. Denetleme kurulu raporunda bu konuyla ilgili bilgi vardı ama önümüzdeki günlerde bu ihale sürecinde yaşanan sıkıntılar yanlışlar belki suiistimaller ve sonrasında Keşan’ın yaşayacağı şeylerle ilgili bir açıklama daha yapacağım. Sen suyun tamirini, bakımını özelleştiriyorsun. Bu arada demirbaşları da şirkete veriyorsun. Belediyede son derece tecrübeli olan ekip dağılıyor. Sonrasında böyle bir arıza çıkıyor ve arızayı tamir edemiyorsunuz. Üstelik çok daha ilginç bir şey var. Çukur kazmışlar, tamir edecekler, kepçe ile su atıyorlar. Ya bu belediyenin su pompası yok mu? Tamiratta belediye personeli çalışıyor, özelleştirilen şirketin elemanları çalışıyor, üstüne yetmiyor dışarıdan kaynakçı da çağırıyorlar. Bir kaza yaşanıyor belki o nedenle ama felaket durumdayız. Bundan sonra çıkacak buna benzer bir arıza ya da bundan daha büyük bir arızada Keşan neler yaşayacak belli değil. Keşanlılar bununla ilgili balkonda nikâh kayacağını sağda solda devamlı canlı yayın yapacağına, Keşan’ın sorunlarıyla ilgilen diye yorum yapıyorlar. Belediye Başkanı ne yapıyor? Sabah saat 05.00’te bizim yönetim kurulu üyemize paylaşımıyla ilgili mesaj yazıyor. Yani acilen canlı yayınlar, şovlar orada burada görüntüler, pasta kesmeler filan siyasetten yap onları da ama Keşan’ın yönetilmeye ihtiyacı var sayın başkan. Önce Keşan’ın rutin yapılması gereken işlerini düzgün şekilde yapmanız lazım. Dolayısıyla asıl görevleri yerine getirmek lazım. 30 yıl diyen AKP zihniyeti bizim 30 yılda yaptığımız şeylerin bakım ve onarımını bile yapamıyor. Bırakın yapmayı bakım ve onarımda bile çok büyük sıkıntılar var.”

“KEŞAN, SAROS VE ÜLKE ELDEN GİDERKEN SİZ NEREDEYDİNİZ?”

AK Parti tarafından Saros’uma Dokunma mitingine HDP’li milletvekilin gelmesinden dolayı yapılan eleştirilere de cevap veren Pekcan: “Önce Sayın Fatma Aksal bir açıklama yaptı. Arkasında AKP ilçe başkanı bir açıklama yaptı. FSRU mitingine HDP'li vekillerin katılmasıyla ilgili açıklama yaptılar ve inatla önce İYİ Parti’yi hedef gösterip cevap beklediler. En son yaptıkları açıklamada millet ittifakı diye bir şeyler söylediler. Doğru bildiğim ve parti politikası olan hiçbir şeyi konuşmaktan korkmam ama halkımız yaptığı yorumlarla çok güzel cevaplar vermiş. Ben onların ağzından Fatma Aksal’a cevap vereyim. Bir tanesi diyor ki; ‘Sayın Fatma Aksal hanımefendi ırkçılığa soyunmuş. Utanılacak bir tavır. Hanımefendi 2005 seçimlerinde seçim hükümeti AKP, MHP, HDP değil miydi? Yani o zaman ortaktınız T.C.’leri kaldırılırken, AKP, MHP, HDP ortak değil miydi? Andımız kaldırılırken AKP, MHP, HDP ortak değil miydi ve Ne Mutlu Türküm diyene diye dağa taşa yazılan yazıları AKP, HDP ortaklığı kaldırmadı mı? Utanıyorum. Bu çirkin tavırlarınızdan’ vatandaşımızın biri bunu söylemiş. Aslında burada konu şu; HDP’li vekiller bu ülkenin vekilleri, resmi olarak seçilmişler. Onların adına konuşmak bana düşmez ama baktığım pencereden her 1 vekil gibi onları da bu milletin vekili olarak görüyoruz ve Keşan’a gelenlerden bir tanesinin çevre komisyonu üyesi olduğunu da öğrendik ve o insanlar duyarlılık gösterip gelip burada destek vermiştir. Gelenler, milletvekilleri sizle aynı sıralarda aynı çatı altında oturduğumuz vekiller. Siz oradaki tüm partilerin vekilleri aynı komisyonlarda beraber çalışıyorsunuz. Ama burada vahim bir şey var. HDP’lileri PKK’lı diye yaftalamak doğru bir tavır değil. Eğer böyle bir şüpheniz veya elinizde böyle bir şey varsa gereğini bu güne kadar yapmanız gerekirdi. HDP’yi bırakın PKK ile olan bir sürü bağınız var. Yine bir arkadaşım yazmış. Diyor ki; ‘bırak HDP’yi PKK ile kol kola girip de megri megri diye kimler halay çekti. PKK’lıları adliye merdivenlerine çıkıp da yorulmasınlar diye sahra çadırı kurup sicillerini temizleyen kimdi? Irak’tan gelip Suriye’ye geçen PKK’lılara kimler lahmacun ısmarladı? Osman Öcalan’ı televizyona kim çıkardı? Son İstanbul seçimlerinde PKK liderinin mektubunu televizyonlarda kim okuttu. Bahsettiğimiz PKK terör örgütü. Karşısında olduğumuz, çarpıştığımız, sınırları korumaya çalıştığımız illegal terör örgütü. Sizin terör örgütüyle yaptığınız şeyler varken kalkıp HDP vekillerine bunları söylüyorsunuz. Ülkenin birçok yerinden gelen insanlar mitinge pankartlarıyla katıldılar. Keşan, Saros ve ülke elden giderken siz neredeydiniz? Sahiller, MUÇEV’e peşkeş çekilmişken, kiralanırken sayın vekil, sayın ilçe başkanı ve sayın belediye başkanı siz neredeydiniz? Siz, ne yapıyordunuz? Sonra ülkenin farklı yerlerinde yaşayan ve Saros’a sahip çıkmaya çalışan insanlar uğraşırken, kumsallar EÇEV’e geçti. Bu vakıf, MUÇEV gibi sahilleri birilerine peşkeş çekerken ve ihaleye çıkartırken biz, bir kamu kuruluşu üzerinden hazırlanan projeyle halkın ücretsiz yararlanması için çalıştık. İhaleden önce, belediyeye önerge verip olağanüstü meclisin toplanmasın istedik ve meclisin bu işe el atmasını istedik. O zaman siz neredeydiniz? Siz, kendinizi sorgulayın. Keşan ve Türkiye halkı, artık bu ucuz politikalarla ilgilenmiyor. Bu süreçte, yapılacak bir erken seçimde gideceksiniz. İstediğiniz kadar gündemi değiştirmeye çalışın ama hiçbir şey değişmeyecek” diye konuştu.

Türkiye’de son yaşanan yangınlarla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Pekcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz yangın yerine döndü. Her yerde yangın var. Biran önce bu yangınların sönmesini ve toparlanmasını istiyoruz. Aynı ülke yönetiminde yapılanlar, yangınlarda da yapılıyor. Yangın söndürme işini de özelleştirdiniz. Yangınları özelleştirme yoluyla söndürmeye çalıştığı için yangınlarda halen sürüyor. Umarım biran önce toparlanır.”

Vakalar düştükten sonra açılmaların yaşandığını belirten Recep Pekcan sözlerini şöyle tamamladı: “İnsanlar bir anda hastalık yokmuş gibi davranmaya başladı. Maskeler çıkmaya başladı. İnsanlar tokalaşmayı bırakın sarılmaya başladı. Ama her geçen gün hastalık Edirne’de artmaya başladı. Eğer vakalar bu şekilde artmaya devam ederse, kapanma sürecinin yaşanma ihtimali artıyor. Sıkıntılı bir süreci hep birlikte yaşayabiliriz. Herkes maskesini takmalı, arasına mesafe koymalı. Aşısız gezen çok insan var. İnsanlar biran önce aşılarını yaptırmalıdır.”