SONGÜL KONAR

26 Haziran 2021 cumartesi günü Keşan’a gelen Milletvekili Karaduman, Saadet Partisi İl ve İlçe Teşkilatları ile bir araya gelerek hem gündemi değerlendirdi hem esnafı ziyaret etti.

Cumhuriyet Meydanı’nda Saadet Partisi teşkilatı olarak ‘Geçim İttifakı’ standı kuran heyet, esnafı gezerek tek tek sorunlarını dinledi.

Saat 10.00’da Atatürk Parkı’nda düzenlenen toplantıya, Saadet Partisi Genel Merkez Gençlik Kolları Genel Başkanı, Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, Saadet Partisi Edirne İl Başkanı Sinan Tekin, Saadet Partisi Keşan İlçe Başkanı Ahmet Köseler, İl ve İlçe teşkilatı katıldı.

Toplantıya katılanlara ‘Hoş geldiniz’ diyen Saadet Partisi Keşan İlçe Başkanı Ahmet Köseler sözü İl Başkanı Sinan Tekin’e verdi.

TEKİN: “MİLLETİMİZİN DERDİ ŞU AN SEÇİM DEĞİL, GEÇİM DERDİDİR”

Saadet Partisi olarak yaklaşık iki aydır ‘Geçim İttifakı’ olarak proje yürüttüklerini belirten Tekin, konuşmasında şunlara yer verdi: “Yaklaşık 2 aydır geçim ittifakı dediğimiz bir projeyi yürütüyoruz. Türkiye'de çok yüksek vergiler var. İşsizlik hat safhada esnafımız çok dertli, işçimiz çok dertli, çiftçimiz çok dertli, sıkıntıları var. Hayat pahalılığı almış başını yürümüş. Böyle bir dönemde esas konuşulması gerekenler maalesef medyada yeteri kadar yer bulmuyor. Fazla konuşulmuyor. Milletimizin derdi geçim derdi. Milletimizin derdi şu an seçim değil, geçim derdidir. Bu geçim derdini çeken herkes 82 milyon vatandaşımız, işçimiz, esnafımız, çiftçimiz. Tüm vatandaşlarımıza, hemşerilerimize geçim ittifakında buluşuyoruz dedik. Bu vesile ile tüm Türkiye’de 81 ilimizde bütün ilçelerimizde stant çalışmaları yapıyoruz. Esnaf ziyaretleri yapıyoruz, köy ziyaretleri yapıyoruz. Esnaf kongresi, çiftçi kongresi, işçi kongremizi geçen gün gerçekleştirdik, inşallah önümüzdeki haftalarda da öğrenci konferansımızı, kongremizi yapacağız ve ev hanımları kongremizi inşallah gerçekleştireceğiz. Bu vesileyle, geçim ittifakı projesi kapsamında sayın vekilimizi Keşanlı hemşerilerimize buluşturmak istedik.”

KARADUMAN: “NE YAZIK Kİ HER GÜN GÜNE ÜÇÜNCÜ SAYFA HABERLERİNDE İNSANLARIMIZIN İNTİHAR HABERLERİYLE UYANIYORUZ”

Tekin’in ardından sözü, Saadet Partisi Genel Merkez Gençlik Kolları Genel Başkanı, Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman aldı.

Ülkemizde umudunu ve ümidini kesen insanların ciddi gelecek kaygısı yaşadığını hep birlikte gördüklerini ve bütün bunların temelinde yatan sebebin 19 yıldır yürütülen yanlış politikalar olduğunu vurgulayan Karaduman, sözlerine şöyle devam etti: “Keşan teşkilatımızla birlikte esnafımızla, vatandaşlarımızla bir araya geleceğiz ve Keşanlıların sorunlarını, problemlerini dinleyeceğiz. Özellikle Türkiye genelinde Saadet Partisi olarak 81 il, 970 ilçede geçmişte farklı konsept ile ciddi çalışmalar yapılıyor. Bütün teşkilatlarımız sahada, arazide, toplumun sorunları, insanlarımızın problemleriyle ilgilenmek ve bu sorunlara yapıcı muhalefet dili ile sağduyulu bir şekilde çözüm önerilerimizi toplumun bütün kesimleri ile paylaşmak amacıyla yoğun bir çalışmanın içerisindeyiz. Toplumun sorunlarıyla siyaset kurumunun sorunlarının bağdaşmadığını, toplumun feryat ettiği sorunlar ve problemler çerçevesinde siyasetin gündeminin başka hususlar açısından şekillendiğini ne yazık ki müşahede ediyoruz. Bugün insanlarımızın geçim derdi yaşadığı bir ortamda suni gündemlerle hamasetle yapay meselelerle ülkemizin gerçek sorunların üzerinin örtüldüğü görüyoruz. Saadet Partisi olarak, ülkemizin asıl meselesinin, insanlarımızın asıl ihtiyacının seçim değil, geçim derdi olduğunu ve özellikle siyasette gündemi ittifak tartışmalarının belirlediği bir ortamda kurulması gereken asıl ittifakın da geçim ittifakı olduğunu vurgulamak amacıyla Edirne’mizdeyiz. İttifak, hiç şüphesiz geçim ittifakının bizatihi merkezidir. Çünkü bugün ülkemiz her alanda çok ciddi sorunlarla, her alanda çok ciddi problemlerle karşı karşıya kalmıştır ve nihayetinde ekonomik kriz ülkenin gelinen nokta itibarıyla en baş problemleri arasındadır. Ne yazık ki her gün güne üçüncü sayfa haberlerinde insanlarımızın intihar haberleriyle uyanıyoruz. Yoksulluğun, toplumun geneline sirayet ettiği bir ortamda insanlar açlıkla yoksullukla mücadele ettiği bir ortamda bugün toplumun asıl beklentisi içerisinde bulunduğumuz bu ekonomik krize çözüm bulmak ve bugün özellikle insanlarımızın bu beklentisi dışında üretilen gündemlerin ülkemize de insanımıza da bir faydası olmadığını buradan ifade etmek isterim. 19 yıldır süregelen yanlış ekonomi politikaları, pandemi ile birlikte insanlarımızı ciddi bir sefalete mahkûm etti. Esnafımızın sorunlarından bahsedecek olursak, son bir yılda Türkiye genelinde 125 bin esnafımız kepenk kapatmıştır. Çiftçilerimiz ciddi problemlerle karşı karşıyadır. Gençler ciddi sorunlar, problemlerle karşı karşıyadır. Ülkemizde umudunu ve ümidini kesen insanlarımızın ciddi gelecek kaygısı yaşadığını hep birlikte görüyoruz ve bütün bunların temelinde yatan sebep 19 yıldır yürütülen yanlış politikalardır. Süregelen yanlış politikalar neticesinde, 19 yıl sonra ülkemizin en önemli ve en büyük iki ihtiyacı nedir diye sorulacak olursa, vatandaşlarımız ülkemizin en büyük iki ihtiyacını şu şekilde özetler; bir adalet iki kalkınma. Bunlar, ülkemizin en çok muhtaç olduğu iki husus haline gelmiştir. 19 yıldır üretime, yatırıma, tarıma, ihracata, gelir dağılımına, adalete ve faizsiz bir ekonomik anlayışa dayalı olmayan ekonomi politikaları, tüketime, betona, faize, ranta, ithalata ve özelleştirmeye dayalı ekonomi politikaları ülkenin bugün yaşadığı sefaletin sebebi olmuştur. Bunların neticesinde, TÜİK'in verilerine göre işsizlik yüzde 13 seviyelerinin üzerine çıkmış, genç işsizlik yüzde 25’in üzerine çıkmış ve her üç gençten birinin işsizliğe mahkûm edildiği, üniversite diplomalarının birer işsizlik sertifikası haline getirdiği bir Türkiye manzarası inşa edilmiştir.”

Ülkede üretime dayalı fabrikaların ve tesislerin özelleştirilerek bunların yerini yolların, köprülerin, tünellerin ve havalimanlarının aldığını ifade eden Karaduman, “Gelinen bu süreç itibariyle, pandemide birtakım destek ve hibe adı altında insanlarımız bankalara borçlandırıldı. Pandemi sürecinde ilk defa 1 milyon insanımız bankalara borçlu hale getirilmiştir. İnsanlarımızın bu sorunları ortadan kaldırması değil, her geçen gün daha fazla bankalara borçlu hale getirilmesinin önünü açan bir süreç işletildi. Bütün bunlarla birlikte sürdürülen özelleştirme politikaları, ülkemizde 1986 yılından 2004 yılına kadar 8 milyar dolarlık bir özelleştirme yapılmışken, son 14 yılda 60 milyar dolarlık bir özelleştirme yapıldı. Ülkemizin üretime dayalı bütün fabrikaları satılmış, özelleştirilmiş, bunların yerini yollar, köprüler, tüneller ve havalimanları almıştır. Elbette ülkemizde yapılan yollara, havalimanlarına, tünellere asla karşı olamayız. Ama bunlar yapılırken birilerinin zenginleşmesi amaçlanıyorsa, bu yatırımlar yapılırken devlet zarara uğratılıyorsa o zaman buna karşı durmak bizim insanlığımızın ve inancımızın bir gereğidir. Kütahya’da Zafer Havalimanı yapıldı ve bu Zafer Havalimanı için 2019 yılı için yüklenici firmaya 12 milyon yolcu garantisi verildi. Ancak 2019 yılında sadece 62 bin vatandaşımız havalimanını kullandı, dolayısıyla bir yıl için devlete zararı 6 milyon doları buldu. Bu anlaşmanın 29 yıllığına yapıldığını düşünecek olursak, havalimanının ülkemize maliyeti 2 milyon doları geçiyor. Ancak havalimanının gerçek maliyeti ne kadar? Bunun tam dörtte biri 5 milyon doların 3 katı. Devlete zarar ettiriliyorsa ve belirli holdingler kazansın diye bu yatırımları belirli kalıplarla yapıp bunu da alâyıvalâ ile satıyorsa, elbette bu ülkemize bir şey getirmez. Ülkemize bir şey kazandırmaz, devlete zarar ettirilmesi elbette ki insanlarımızdan alınan vergilerin çarçur edilmesi anlamına gelecektir. Diğer taraftan bildiğiniz gibi hastaneler yapılıyor. Elbette ki yapılmalı ama bütün bunlar yapılırken kamu özel işbirliği adı altında yap işlet devret modeliyle birlikte belirli müteahhitlerin zenginleşmesi sebep olmamalı. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği ‘inşallah şehir hastanelerinde müşteri sayısı artacaktır’ noktasındaki bir cümleyi bugün Keşan’ımızda hala anlamadığımızı ifade etmek istiyorum. Ne için bunu söylüyorlar? Çünkü hastaneler yapıldığında o hastaneyi yapan müteahhitlere hasta garantisi veriyorlar. Eğer o hasta garantisi ulaşmazsa devlet zarar edecek, bu anlayışla devletin ülkemizin sorunlarını çözmesi mümkün değildir” diye konuştu.

“HER BİR SAATTE ÜLKENİN KASASINDAN 3 MİLYON DOLAR PARA FAİZE AKTARILMAKTA”

Sözlerinin devamında ülke ekonomisi hakkında konuşan Karaduman, üreticilerin ithalat yüzünden fakirleştirildiğine dikkat çekerek şunları söyledi:“Ülkemizin kaynakları her yıl düzenli bir şekilde faiz lobisine aktarılmaktadır. 2003 yılında devletin kasasından, 58 milyar TL para faize aktarıldı. 2021 yılı bütçesinden de faize 180 milyar lira para aktarılmıştır. İktidara geldikleri ilk günden bugüne depremler olmuş, salgın felaketleri olmuş, ülke birçok tehlikeli süreçler atlatmış ama iktidarın faize kaynakları peşkeş çekmesi hiçbir zaman sekteye uğramamıştır. 18 yılın sonunda 1 trilyon 232 milyar lira devletin kasasından faize aktarılmış. Günlük 75 milyon, saatlik faiz ödemesi ise 3 milyon doların üzerine çıkmıştır. Her bir saatte ülkenin kasasından 3 milyon dolar para faize aktarılmaktadır. Bu 3 milyon dolar kimin parasıdır? Keşan’ımızdaki Ahmet amcanın vergileri, Keşan’ımızdaki Ayşe ablanın vergileri, Keşan’ımızdaki öğrencilerin vergileridir. Devletin kaynakları faize aktarılmakta ve diğer taraftan bugün her alanda ithalatı amaçlayan bir anlayış vardır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde samanın bile ithal edildiği bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz. Tarım ülkesi olan Türkiye’de özellikle buğday ülkesi olan bir Türkiye’de samanın bile dışarıdan ithal edilmesi kabul edilebilir bir şey değildir. 2002 yılında 1 ton buğday, 22 tane çeyrek altın ederken, bugün 1 ton buğday sadece 2 tane çeyrek altın yapıyor. Buğday üreticimiz fakirleştirilmiştir, yoksullaştırılmıştır. Bütün bunların sebebi, her geçen gün ülkeyi dışarıya bağımlı hale getirmeye çalışan bir tarım politikasıdır. Saadet Partisi olarak bütün bu sorunları iyi bir şekilde görüyoruz, iyi bir şekilde bu hastalığı teşhisini ortaya koyuyoruz.”

“PANDEMİNİN AÇISI SAADET PARTİMİZDİR”

Saadet Partisi olarak, ülkenin içinde bulunduğu durumu kurtaracaklarını vurgulayan Karaduman, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ülke her alanda bir pandemi yaşıyor ve bu pandeminin aşısı ancak ve ancak milli görüştür. Pandeminin açısı Saadet Partimizdir. Milli görüş hareketinin iktidarda olduğu dönemlerde, ülkemize, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa nasıl hizmet edildiğini gösterdiyse, ülkemizi bugün içerisinde bulunduğu sorunlardan da Saadet Partimiz kurtaracaktır. Ülkedeki bu hastalığın reçetesi Saadet Partimizdir. Bugün emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımızın, KYK borcu olan gençlerimizin, KHK’lı vatandaşlarımızın, çiftçilerimizin, esnaflarımızın, işçilerimizin, iş bulamayan insanlarımızın, toplumun bütün kesimlerinin ihtiyaçlarını tesis etme noktasında bir taraftan maddi kalkınmayı esas almak, diğer taraftan da ülkemizin ahlaki ve manevi değerlere yeniden sahip olması, bizi kardeş yapan değerlere yeniden topyekun bir şekilde dönme noktasında büyük bir seferberlikle, bu çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bu çerçevede bütün vatandaşlarımızı Keşan’da Geçim İttifakı’na davet ediyorum.”

Konuşmaların ardından Cumhuriyet Meydanı’nda kurulan standa geçen heyet, vatandaşa broşür dağıttıktan sonra Keşanlı esnafı ziyaret edip tek tek sorunlarını dinledi.