Cumhuriyet Bayramı kutlama etkinliklerinin sonunda konuştu Başkan.

Dedi ki; “Sizleri Cumhuriyete duyduğum aşkla, Atatürk’e duyduğum özlemle, sevgi,

saygı, coşkuyla selamlıyorum. Keşan işte böyle dolu dolu kutlamaları hak ediyor. Çünkü Keşan Cumhuriyet'e hizmet ediyor. Birisi <Cumhuriyet nedir?> diye sorarsa Keşan'ı gösterelim. Cumhuriyet az zamanda çok ve büyük işler başarmaktır.”

Bu vurguları sürekli yapıyor sadece bayramlarda değil. Her açılışta, her iş bitiminde ya da başlangıcında söylüyor buna benzer sözler. Tebrik ve teşekkür ediyorum.

Akp’li olup da CHP’liden daha çok Atatürkçü ve Cumhuriyetçi konuşan başkan azdır Türkiye’de…

Onu dinlerken içimiz ferahlıyor, korkularımızdan arınıyoruz, geleceğe umutla bakabiliyoruz.

Belki bir gün CHP’den aday olur, İyi de olur…

Bu onun tercihi bilemeyiz. Biz sözlerine bakalım, neler diyor Başkan?

“Cumhuriyet, az zamanda üstelik pandemiye rağmen Keşan'ımıza yaptığımız 50 kilometreye yakın yol, dikilmiş 200 binin üzerinde fidandır…”

(200 bin fidan: Saymadık… 50 km yol: Geçenlerde ‘30 ayda 30 km’ demiştiniz, ölçmedik. Ama yapıldıktan bir hafta sonra çökenini de biliyoruz, yapıldıktan 3 gün sonra kazılanını da… Bozulmayanlar için ise teşekkürler… )

“Trakya'nın en büyük hayvan barınağını yapmaktır”

(Tebrikler, takip ediyoruz)

“Cumhuriyet, kadınları desteklemektir. Onlara kooperatifler kurdurmaktır. Kadına şiddete karşı durmaktır, yüzlerce kadının istihdamına vesile olmaktır.”

(İzzet-i ikram pazarı vardı. Bir de Hanımar vardı. Ne oldu bunlar? Kadına şiddet konusu ise biraz karmaşık. Türkiye’de kadın cinayetleri rutine bağladı artık. Neredeyse önem bile arzetmiyor. Partinizin 20 yılda bu konuda iyi işler yaptığını düşünüyor musunuz meselâ merak ediyorum)

“Cumhuriyet, emanet edilen gençleri önemsemektir. Onlar için semt sahaları açmak, modern stadyum yapmak, yüzme havuzu sunmak, okullarında ne eksikse tamamlamak, İstihdam Ofisi kurmaktır.”

(Semt sahaları: Tamam ama umarım ücretsiz olarak kalır… Modern stadyum: Hayır olmadı, iş yanlış gidiyor, halâ bir açıklama yapmadınız. Bu konudan şimdilik bahsetmeyin bence. Yüzme havuzu: Her dönemin olmazsa olmazı zaten, memleketteki yüze havuzlarına harcanan suyla baraj dolardı herhalde. Okullarda ne ekikse tamamlamak: İnönü ve Atatürk ilköğretim okullarının hali ne olacak? İnönü okulu belediyenin mülkiyetindeymiş, acil el atılması lazım. İstidhdam Ofisi: Tebrikler.)

“Cumhuriyet üretmektir. Trakya'nın en büyük Yöresel Ürünler Pazarı'nı açmaktır. Keşan'da ürettiklerimizi uzaklara pazarlamaktır, markalaşmaktır. Koru Dağı'nın balını, Keşan'ın Satır Eti'ni, Erikli'yi İbrice'yi Mecidiye'yi duyurmaktır.”

(Katkısız gerçek balın kilosu ortalama 250 TL. Satıreti bilmiyorum, pek yemem. Ama zaten halkımız artık zorunlu vejeteryan oldu, yakında vegan bile oluruz.  Erikli, İbrice, Mecidiye: Altyapısız, üst yapısız tanıtım. Sonuç, “Kaos Körfezi”)

“Cumhuriyet <kimsesizlerin kimsesidir.> Keşan'da her engellinin, öksüzün, yaşlının yanında olmak. Onların evlerine kadar hizmet götürmek, <Bir ihtiyacınız var mı?> diye defalarca sormaktır.”

(Kimsesizlerin kimsesi olmak:… Atatürk… Yolunuz bu olsun, sapmayın)

“Cumhuriyet bu şehirde her ihaleni şeffaf yapıp, milyonlarca TL'ni tasarruf edip sonra da milletin huzuruna geçip ona hesap vermektir.”

(İhale: Bazıları yapılmıyor galiba. Meselâ aklıma gelen yeni aydınlatma direkleri… Yüzlercesini diktiniz, ama ihale yapıldığını hatırlamıyorum. Ne kadara alındı, kimden alındı, neden ihale edilmedi? Tabi bunlar teknik konular biz pek anlamayız... Ama merak ediyoruz aydınlatma direklerini yenileme işi Tredaş’a ait değil mi? Belediye neden sokak aydınlatma direği alıyor? Biz elektrik faturalarımızda Tredaş’a bakım, onarım, yenileme, hatta kayıp kaçak bedellerini bile ödemiyor muyuz? Belediye, bu direkleri alma karşılığında Tredaş’a fatura ödemeyecek ise sözüm yok. Ama böyle olduğunu sanmıyorum. Belediyenin Tredaş’a ödediği aylık aydınlatma faturaları ne kadar? Merak işte, soruyoruz. Ama çoğu ihale canlı yayınlanıyor, doğruya doğru tebrikler…)

“Keşan'da bir bebek doğduğunda kapısında hediyenle durup <Hoş Geldin Bebek> demek, bir cenaze olduğunda THY ile onu ata toprağına ulaştırmak demektir. Doğana beşik, ölene tabut olmak demektir. Cumhuriyet kültürdür. Kurduğumuz Kent Müzesidir, Yaptığımız Kültür ve Sanat Merkezidir. Açtığımız kütüphanedir.”

(Hoşgeldin bebek: Bir çok belediyede yıllardır var. Yeni değil, ama yapmanız güzel. Cenaze hizmetleri: Olması gereken. Kent Müzesi: Müze duvarlarına dikkat, bahçeye özen, ağaçları kesmeden bir formül bulun. Kültür Sanat Merkezi: Bol bol etkinlik gerektirir, Keşanlı gençlerden veya ilgisi olanlardan tiyatro, müzik vs. grupları oluşturulmalı. Boş merkez kimseye yaramaz.)

“Ve nihayet Atatürk'ün dediği gibi çalışkan olmaktır. Cumhuriyet, makamlarda koltuk eskitmek değil yollarda ayakkabı eskitmektir. Cumhuriyet şehrim güzel olsun insanım rahat etsin diye çalışmaktır. Yollar kat etmek, gece gündüz uğraşmak Keşan için kapılar aşındırmaktır. 1 kilometre laf etmektense 1 metre iş yapmaya cumhuriyet denir. İşte Cumhuriyete layık olmak budur. Bu başarı hepimizin gurur Keşan'ımızındır.”

(Çalışkan olmak: Evet yalan yok çalışkansınız. 1 km laf etmektense, 1 metre iş yapmak: Bu söz bize herhalde. Bizden başka Keşan’da konuşan bizden başka soran yok çünkü. Ama her ne kadar kızsanız da bizim kadar demokrat ve yapıcı olanını, eleştirirken hak teslim edeni de bulamazsınız. Bu da sizin şansınız, iyi değerlendirin derim. Bedavaya danışmanlık yapıyoruz. Daha ne yapalım? Her şey Keşan için.)

Evet.

Konuşmalar böyle, değerlendirmemiz de bu.

Başkan tam bir sosyal demokrat gibi konuşuyor. Her vurgusu, her söylemi böyle.

Karaoğlan gibi, İnönü gibi, Baykal gibi adeta.

Kötü mü? Değil. Samimi mi? Buna halk karar verir.

Ama bunu neden yapıyor? Basit. Keşan’da belediye başkanı çünkü.

Ve büyük de bir boşluk var.

Muhalefet boşluğu. O da, muhalefet rolünü dahi üstleniyor.

Yapacak bir şey yok. Özellikle CHP ve İyi Parti…

Hiçbir şikayetleri yok, hallerinden memnunlar sanırım.

Ya da başka hesaplar, başka beklentiler var. Zaman gösterecek.

Ama ne diyordu; “Hayat boşlukları doldurmayı sever”

Öyle mi? Evet, öyle.

Siz boş bırakırsanız, birileri bir gün gelir ve o boşluğu doldurur.

O gün yakındır.