Dün yıkım sürecinin ve sonrasında yaşananların yakışıksız halini yazmıştık…

Bugün partilerin tutumlarına bakalım…

CHP’den başlayalım…

Yıkım sırasında ilk açıklamayı CHP heyeti yaptı…

Meclis toplantısı devam ederken whatsapp grubuna bir açıklama daveti geldi…

Gittik, izledik…

O günün başında Keşan Belediyesi “malını kurtarma telaşına” düşmüştü bile…

Yani fırtına kopmak üzereydi…

Ertesi sabah “tüyoyu alan” vatandaşlarımız…

“söküme yardımcı olmak için” eski belediye binası etrafında konuşlanmışlardı.

Uzun zamandır Keşan’ın sorunlarına ses çıkarmayan CHP yönetimi, apar topar esnafın yanına koştu.

Hâlbuki vatandaşların binadaki faaliyetleri sırasında…  Meclis toplantısı sürüyordu.

Meclis’in “dilek ve temenniler” bölümünde bu tepki dile getirilebilirdi…

Hatta yapılacak baskıyla, en azından esnafın dükkânlarını boşaltana kadar yıkımın durdurulması sağlanabilirdi.

Ama hayır! CHP, sorunu çözebileceği yerde bundan siyasi malzeme çıkarmaya çalıştı, olmadı.

Zaten eski belediye binasında açıklama yapmak için hazırlanan Pekcan’a, bir esnaftan tepki geldi.

Esnaf; “Bizi yalnız bıraktınız” dedi…

Tabii Sayın Pekcan, bunu kabul etmeyerek “buradayız işte” cevabını verdi.

Ama esnaf haklıydı… Çok geç kalındı…

Uzun yıllar sonra seçim kaybetmiş olan CHP’nin, sorunlara çok daha hızlı el atması gerekir.

Her şey olup bittikten sonra açıklama yapmanın pek bir anlamı yok.

O kadarını herkes yapıyor.

İki gün sonra ise CHP Edirne Milletvekili Gaytancıoğlu bir açıklama yaptı.

Dedi ki: “Keşan, Türkiye’ye rezil oldu”

Oldu, olmadı bilemem…

Ama ortaya pimi çekilmiş bir bomba bıraktı ve gitti…

Bunu fırsat bilen Sayın Helvacıoğlu da eteğindeki tüm taşları ertesi günkü basın toplantısında döktü.

(Bu toplantıyı 3. yazıda değerlendireceğiz)

Başkan’ın toplantısının ardından doğal olarak CHP de karşı bir basın açıklaması yaptı.

Ancak dikkatimi çeken giriş kısmıydı.

Sayın Pekcan; “Aslında bu gün burada farklı konuları konuşmak için toplanmıştık” dedi.

Beni pek ikna etmedi bu cümle.

Başlıklar halinde sıraladıklarını aylardır konuşuyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz zaten.

CHP yönetimi, geçtim genel konuları, yerel sorunlar için bile tek kelime etmiyordu.

Şimdi mi akıllarına geldi meseleler?

Tabii bu bir stratejidir. Ne kadar doğru olduğuna da halk karar verir.

Ayrıca toplantıdaki üslup da hiç CHP’de alışık olmadığımız bir tarzdaydı.

Konularınızda haklı olabilirsiniz, ama anlatma şekliniz, prensiplerinizin sınırını aşmış.

Millet zaten genel siyasetteki aşırı saygısız tutumdan yeteri kadar rahatsız.

Medya organlarında her gün bunlara benzer çıkışlar görüyoruz.

Bari yerelde yaşamayalım böyle şeyler.

Özet olarak CHP, her konuya olduğu gibi buna da geç kaldı.

Farkında olduğu için de Helvacıoğlu’nun söylem çizgisinde hareket etti.

CHP, bir an önce silkelenmek zorunda.

“Bir daha nasıl olsa seçilemez” düşüncesi… Tekrar kayıp yaşatabilir.

Helvacıoğlu, ikinci dönemini kazanamasa ve CHP’nin adayı seçilse bile…

Halkın bir önceki oylamada çektiği desturu asla unutmamalı.

Konunun bir diğer muhatabı da İyi Parti…

Ve bu durumdan birinci derecede etkilenen kişiler aslında onlar…

Yanlış anlaşılmasın ama; bana göre yerelde ve genelde pek şansı olmayan Sol Parti dahi..

En azından sorumluluğunu yerine getirmek üzere bir açıklama yayınlamışken…

İktidar hedefi olan İyi Parti’nin…

Neden bu olaylara kurumsal olarak bir tepki vermediğini anlayamıyorum…

Tercihlere saygı duymaktan başka çaremiz yok sanırım…

2. bölüm bu kadar.

3. yazı… Sayın Başkan’ın meşhur basın toplantısı değerlendirmesi olacak…

Sorularımız olacak… Yanıt bulacak mı? Sanmıyorum…

Biz en azından tarihe notlarımızı düşmüş olalım…

(Devamı pazartesi)