SONGÜL KONAR

Saros’un elimizden alındığını belirten Sarıkeçe, mücadele etmenin önemine dikkat çekti.

Keşan gündemini meşgul eden diğer sorunlara da değinen Sarıkeçe Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’nu eleştirdi. Parkomat ücretlerinin esnaf için düşürülmesi gerektiğini belirten Zafer Sarıkeçe, yama yapılan yolların da bir süre sonra yeniden bozulduğunu vurguladı.

“UFALIP UFALIP CEBİMİZE GİRMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Saros Körfezi’nin FSRU projesiyle ilgili ÇED raporu ikinci kez Edirne Bölge İdare Mahkemesi tarafından bozulmasının sevindirici bir gelişme olduğunu belirten Sarıkeçe: “Maalesef hala bölgemizde bu süreçten haberdar olmayanlar var. Daha açık söyleyeyim, FSRU projesinin ne olduğunu dahi bilmeyen bölgemizde vatandaşlarımız var. Bu çok üzücü, kahır edici bir durum. Anadolu’nun çeşitli illerinden gelmiş, yolu bir şekilde Saros Körfezi’ne düşmüş, ev satın almış, burada tatilci olmuş insanların topyekun bir hukuk mücadelesi verdiği, adalet aradığı bir ortamda Keşan’da bu topraklara ait olduğunu düşünen insanların bu konudan bir haber olması benim için son derece üzücü ve düşündürücü bir konu. Konuyla alakalı siyasi parti ilçe başkanları, Kent Konseyi Başkanı ve gereken herkes bir takım açıklamalar yaptı. Ama hala geldiğimiz noktada FSRU nedir, ne değildir? Yüzen sıvılaştırılmış gazın gemilerle Saros’a gelip burada da işlemden geçirilerek 17 kilometrelik boru vasıtasıyla gideceği adrese gönderilecek bir proje. Önceden limandı, şimdi iskele tabiri kullanmaya başladılar. Ufalıp ufalıp cebimize girmeye çalışıyorlar. Biz bu şirinlik hamlelerini görüyoruz. Halkımızın da görmesini istiyoruz. Geçtiğimiz aylar fidan dağıttılar. Olacak bunlar. Beyaz adamlar Amerika kıtasına geldiği zaman dostane yaklaşmışlardı. Şimdi maalesef Amerika kıtasında arayın ki bir tane Kızılderili bulun. Tarumar, talan genelde böyle olur. Deprem kuşağı bir bölgesindeyiz. Bunun bir sıkıntı oluşturacağı bana göre aşikâr. İnşallah bir şey olmaz. Ormanlarımızın, arazilerimizin üzerinden geçen bir boru hattı var. Denize yapılan ve bize liman onlara göre iskele ayrı bir muamma. Geçtiğimiz gün Sayın Mustafa Altunhan’ın bir vatandaş olarak çektiği görüntüleri Türkiye kamuoyu izledi. Sonuç olarak günden güne Saros Körfez’imizi maalesef kaybediyoruz. Müsilaj problemi, FSRU projesi, sahillerin kiralanması gibi nedenlerle Saros elimizden gidiyor. Saros Gönüllüleri başta olmak üzere hukuk mücadelesi veren, kendini yeşile, maviye adayan aktivist kıymetli insanlarımıza, dışarıdan gelen ama Saros’u koruyan, kollayan insanlarımıza teşekkür ederim. Ülkemizin çökme noktasına geldiği adalet sisteminde halkın lehine kararlar çıkması, adalet dağıtan insanların olması bana ayrı bir mutluluk veriyor. Demek ki hasta daha ölmemiş, kurtulma ümidi var. İnşallah 4 ağustosta da ikinci ÇED raporunun bozulmasıyla ilgili tekrar sevindirici bir haber alırız. Kıymetli hemşerilerime bir ricada bulunmak istiyorum. 10 Temmuz günü ülkemizin siyaset, sanat, sinema alanlarında ün yapış kıymetli insanları Keşan’da olacak. Onlar Saros’a destek olmak için mühim işlerinden feragat edip buraya gelebiliyorsa lütfen bizde vakit ayırıp omuz omuza Saros’a destek vermek için çağrıda bulunuyorum. Biz Trakyalılar böyle değildik. Bir kaç yıldır vurdumduymazlık olmaya başladı. Tarlalarımız talan ediliyor, ağaçlarımız kesiliyor, denizimize tecavüzde bulunuluyor. İleride dışarıdan gelen insanlarla Saros kurtuldu deyip çocuklarımıza anlatacağımız kötü hikâyeler yerine kendi hikâyelerimizi anlatalım. Bizler de o gün oradaydık deme şerefine nail olalım. Gelin 10 Temmuzda hep beraber şehirlerle, köylerle sesimiz nereye ulaşıyorsa bu bizim ortak davamı olsun. Maalesef iktidar öyle bir baskı yapıyor ki iki yıl önce koruma kararı alınmış bölgeye ÇED olumludur raporu verilebilecek kadar adalet terazisinden kaymış. Nasıl olsa bir şey olmayacak, bu işten bir şey çıkmaz demeyelim. Bunu sadece iktidar çevresi için söylemiyorum. İnanın muhalefet içinde de maalesef bunları konuşan siyasi büyüklerimiz var. Defalarca hükümete seslendik ama çağrımıza kulak vermiyorlar. Bu hukuk dışı alınan kararları mahkeme kararıyla bozmamıza rağmen yürütmeyi durdurma kararı uygulanmıyor. Artık sesimizi Yunanistan Başkanı Miçotakis’e duyurmak istiyorum. Derhal Saros’ta ki inşaatı durdurun diye kime diyelim. Bundan bile ironi yapıyoruz. Ağlanacak halimize gülünecek espriler yapıyoruz. Şartlar ne olursa olsun eğer biz haklı mücadelemizi verirsek kazanacağımıza inanıyorum” dedi.

“KANUNU TANIMIYORSUNUZ AMA MERA KANUNUNDAN HİÇ Mİ HABERİNİZ YOK”

Sahillerde yaşanan diğer sorunlara da değinen Zafer Sarıkeçe sözlerine şöyle devam etti: “Sahillerimizde kiralama olaylarına herkes vakıf. Bir taraftan müsilaj problemi ayrı bir dert. Erikli’de ki kanalda bir çalışma yapılıyor. Kimsenin haberi yok. Sorduğumuzda ilgililer suskun kalmayı tercih ediyor. Biz burayı kiraladık devraldık diyorlar. Ellerinde belge yok. Sezon başlamış denizin rengi değişmiş kimsenin umurunda değil. Arıtmadan denize bırakılan atıklar ve bu atıkların suya verdiği zarar ortada. Her şeyi geçtim kanal tabanından çıkan atık bilindiğim kadarıyla Mecidiye köyünün merası olan yere bırakılıyor. Kanunu tanımıyorsunuz ama mera kanunundan hiç mi haberiniz yok. Mera kanunu sadece Ahmet abiye mi işliyor? Biz resmi kurumuz bize işlemez mi demek istiyorsunuz. Bunula ilgili mevzuatları Keşan Belediyesi bilmez mi? Bu kadar mı boş yönetilen bir belediye? Buradan Mecidiye Köyü muhtarı Ali Beye de seslenmek istiyorum. Bu konuyla ilgili kendisi haberdar edildi mi? Köyden bir vatandaş meraya zarar verse yaptırımları çok ağır. Kendisinin bu konuyla ilgili bilgisi varsa çok daha vahim. Yoksa da o köyü korumak ve savunmak adına köylü ona yetki vermişse çıkıp bu işin önü arkası nedir araştırmasını kendilerinden istirham ediyorum. Denizlerde su sıkıntısı hat safhada. Biraz daha aklı başında işlerle insanları daha fazla kızdırmadan, Saros’tan nefret ettirmeden daha itidalli davranmaya çağrıda bulunmak istiyorum.”

“BU SOKAKLAR LONDRA’NIN, PARİS’İN BİR CADDESİ DEĞİL”

Vatandaşların sorunlarıyla ilgili kendilerine talepte bulunduklarını belirten Sarıkeçe: “Çarşı esnafımız otopark ücretleriyle ilgili indirim bekliyor. Sonuç olarak sokağın önü. Özellikle pandemi sürecinin atlatılması için esnafı daha da sıkıntıya sokmadan Keşan Belediye Başkanı esnafımıza yönelik bir çalışmada bulunursa iyi olur. Ben de otopark işletmecisiyim. Kapalı otopark işletmeme rağmen böyle fahiş fiyat almıyorum. Bu sokaklar Londra’nın, Paris’in bir caddesi değil. Aylık 300 TL değil, 100 TL olur. Yolların yamalarının sökülmesi ve çukurların yeniden araçlara zara verecek hale gelmesiyle ilgili şikayetler var. Yapılan her yama altı sonra patlıyor. Sinekle mücadele en büyük sıkıntımız. Bunu yaşayanlardan birisi de benim. Larva mücadelesi diyorlar. Temmuz ayından sonra larva ile mücadele ne kadar etkili olur bunun da takdirini kamuoyuna bırakıyorum. Eskiden beğenmediğimiz önceki dönemlerde araçlar sokak sokak ilaçlama yapıyordu ve böyle bir rezillik yaşanmıyordu. Kulağıma ilaç konusunda çok fazla tedbirli davranılmadığı geliyor. Ucuz etin yahnisi bu kadar oluyor. İyi bir şey aldığınız zaman mücadele farklı olur. Ucuz bir mal alırım, dostlarda alış verişte görsün derseniz insanların sokakta oturacak durumu kalmaz. Bununla ilgili masraf çok oluyor derseniz sosyal medya masraflarınızı kısın. Her 30 saniyede bir sosyal medya da açıklama yapıp kendiniz göstereceğinize oradan alacağınız parayla sinekle çok rahat mücadele edeceğinizi düşünüyorum. Bir vatandaşımız kiralanan büfelerle ilgili ücretleri neden belediyeye yatırmayıp fabrikaya ödeme yaptıklarını sordular. Belediye ben kiramı alırım ama siz 60 küsür bin TL’yi fabrikaya yatıracaksınız diyor. Nerede serbest piyasa” İfadelerini kullandı.

“İNSANLARI KERİZ YERİNE KOYMAYA ÇALIŞAN BİR HAREKET VAR ORTADA”

Yaya Sahiline getirilen banka ATM’si ile ilgili de konuşan Sarıkeçe Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’nu eleştirerek şunları söyledi: “Belediye başkanı hizmet ediyoruz diye konuşuyor. Hizmet etmek için emek harcamak lazım. İnsanları keriz yerine koymaya çalışan bir hareket var ortada. Yayla’ya konulması planlana bir ATM ile ilgili en büyük pay Sayın Ahmet Dinçer’in ve İş Bankası Müdürü Sayın Egemen Kaya’nın. Benim de karınca kararınca payım vardır. Benim payımın olup olmaması da çok önemli değil ama sonuç olarak biz bir mücadele verdik. Bu mücadelenin sonucunda bana bu makam verilmişse alkış da beklemiyorum. Yayla sahili sakinleri ‘4 bin haneyiz, Erikli 5 bin hane, orada 4 tane ATM var ama Yayla’da hiç yok diyorlar.’ Turizm deniyor, sahiller bodrum fiyatlarıyla kiralanıyor ama bir tane ATM yok. Doktor ve hemşire olmadığı gibi. Keşan’da da etkili kurumlara müracaat etmişler ama maalesef sonuç almışlar. Bankalarda bu olayı rantabl görmüyor. Biz de ricada bulunduk. Sağ olsunlar kıymetli abilerimiz, müdürlerimiz bizi kırmadı ve oraya ekstra bir çaba sarf ederek ATM konulması için anlaşmaya varıldı. Yer içinde belediye başkan yardımcısı Yakup Balcı’yı bizzat aradım. O da gereğini yaptı. Böyle bir mutlu haberi aldık ama geçtiğimiz günlerde sayın Helvacıoğlu kendi projesiymiş gibi utanmadan, sıkılmadan, insanların gözünün içine baka baka uğraştık, didindik, çabaladık diyor. Sen bu işin neresinde uğraştın, neresinde varsın? Bunu biz yaptık deme lüksünü sana kim veriyor? Bir insan utanmaz mı? Emek hırsızlığıdır bu. Belki senin de mücadelen vardır, bilemiyorum ama nihayetinde bu işi başlatan ve bitiren insanlar bellidir. Senin böyle bir ortamda bunu ben yaptım demen bana göre acziyetliktir, zavallılıktır. Makam sahibi bir insana yakışmaz. Sezar’ın hakkı Sezar’ındır diye binlerce yıl önce demişler. Bunu Yaylalılar görmüyor zannediyor. Bin kere de ben yaptım desen kimin yaptığını oranın sakinleri biliyor. Ben çok üzüldüm. Eskiden bu işlerde utanma sıkılma vardı.”