Bir türkü söylerim köyüme dair
Mecili günleri gönülde yârdır
0rtasında üç köprü, altında dere
Üstünde yıldızlı geceler vardır

Samanlıkta saman,kilerde buğday
Sıcacık ekmeği kemirmek kolay
Hasadı bekleyen üzüm ve bostan
İşt! işt! diye bağıran kuşları vardır.

Başakları sarıdır, nar'ları al'dır
İmeceli yaşamı ekmekte baldır
Yağmursuz günlerde,
.........................Kurban Suyu’nda
Allah'a edilen dualar vardır

Ağaç gölgesinde dinlenen canlar
Testiyle su içen yorgun insanlar
Gübrelikte eşinen tavuklar ,kazlar
Tarhana, kaçamak, bulamaç vardır

0raklarla biçilen cılız başaklar
Samanla karışık tozlu sokaklar
Çeşmelerden bakraçla su alan kızlar
Çapalar, yabalar, yayıklar vardır

Gıslavet lastikler, yırtık çarıklar
Dövenle dövülen kuru başaklar
Öküzlerin çektiği karasabanlar
Tarlalarda doğuran analar vardır

Bir türkü söylerim köyüme dair
Mandırası, kahvesi ,bakkalı, yolu
Berberi,çerçisi, eşeği , nalı
Bir yumrukta kırılan kuru soğanı
Bahçeleri süpüren hanım kızları
Atkıya bürünüp gezeni vardır

Bazlaması, gözlemesi, yayık ayranı
Kalaylı kapları, kara kazanı
Tipili günlerde yolda kalanı
Lâ havle çekeni, kızanı vardır..

Bir türkü söylerim köyüme dair
Avlularda yapılan düğünler vardır
Manili, dâreli kına gecesi
Davullu- zurnalı bol eğlencesi
Bayramda bayramlaşan köy ahalisi
Gurbette yaşayan iinsanı vardır

Dolunay altında bir küçük ağıl
Cırcırlar öterken kulak ver, bayıl
Uçan turna görünce sevnçle bağır
0kuma-yazma bileni çağır
Telgrafın tellerine kuşlar konunca
Gurbetten gelecek mektuplar vardır

Bahçede milâttan kalan bir kovan
Kovanda bal yapan arılar vardır
Aklımdan çıkmayan üç tattan biri
Hatice Ninem'de yediğim baldır
Diğeri, gergefte işlenmiş mendil
Asırlar geçse de unutmaz gönül
Mendilin üstüne aşkla işlenmiş
Açmayı bekleyen gonca gül vardır.

Üçüncüsü o yaşlı yıkık değirmen
Her harman yeri'nde bulunan döven
İşi ters gidince hesapsız söven
Düşküne, misafire yürekten veren
Kalpleri sevgi dolu insanı vardır

0daların içinde küçük kandiller
Kandilleri ateşleyen gazlı fitiller
Fitillerin yaptığı titrek gölgeler
Gölgelerde uyuyan insanlar vardır

Avluları çevreleyen çalıdan çitler
İçinde havlayan iri köpekler
"Ingaa!" diye ağlayan minik bebekler
Yollarda gezinen paytak ördekler
Tavuğu, horozu, hindisi vardır

Köyümün türküsü ağaçta daldır
Türkiye'min tam kırk bin yerinde vardır
Ağılı, ahırı ,köprüsü-yolu
Öküz arabası, meşe ormanı
Ahlatı, güvemi, bostanı, bağı
Sığırı , davarı, çobanı vardır

Tilkiler tavuk çalar gecelerinde
Çakallar -kurtlar ulur tepelerinde
Kuzular meler durur gölgelerinde
Sığırlar "muu!..muu!" çeker
............................gün dönümünde
Söylediğim türkü bu köye dair

Bir türkü söylerim köyüme dair
İçinde mübadil göçmeni vardır
Bağdaş kurduğu peşkir önünde
Bir tasa sekiz kaşık çalanı vardır
Örneğin;
Arıtaşlar, Sarıçanlar ve de Yavuzlar
Aksular,Yıkdırımlar ve Kuşkonmazlar
Bozdağlar, Kaçarlar, Yıldırıcılar
Çardaklar, Karacalar ve Mısırlılar
Elegeçmezler, Özcanlar ve 0nbaşılar
Ahmet Kâhya ,Koyuncu ve Pehlivanlar
Soysallar, Yazıcılar, Şenler, Kavaslar
bu günleri görenlerden bazılarıdır
Bunlar Rumeli'ye elveda diyen
Geldiği göç yolunda çileler çeken
Varlığı-yokluğu-kıtlığı-bilen
Kırk bin köyde yaşanan ortak dertlerinn
İmeceyle üstesinden gelen canlardır

Geçmişte yaşanan hikâye budur:
Yıl 1922 dir düşman kovulur
Bir yıl sonra Cumhuriyet kurulur
"Mübadele", Lozan'a damgayı vurur
Atatürk , aradığı bakanı bulur
Mustafa Necati'ye ,mektep kurdurur
Bu mektep bizim köyde de olur
Adı "millet mektebi", ne büyük onur
Eğitmen Ligar Ahmet (Yıldırım)
......................................gezinip durur
Kızılcık sopasını çizmeye vurur
Askerde çavuştu, ondan bu gurur
Çift odalı, taş binanın içinde
Hem bir mescit, hem de okul bulunur
Ligar Ahmet tam kırk çocuk okutur
Kerrat'ı bilmeyene on sopa vurur
Sopayı yiyen çocuk sınıf kokutur
Yıl 1939 , ilkokul durur
Cihan Harbi patlamıştır,
......................................çok kıtlık olur
İhtiyat askerliği yakıp kavurur
İnönü, savaşa hep karşı durur
Ve harbe girilmez, umulan olur
Çocuklar kazanır,
..................................herkes mutludur
Yıl 1945 tir, savaş son bulur
Gönüller huzurlu, yollar çamurdur
Kepirli Mehmet Akın, köyü zor bulur
Okula gelir gelmez işe koyulur
Kızılcık sopası, artık yok olur
Gönüller hüzün değil,umut doludur
İş gücüne gereksinim her evde boldur
Bu nedenle evlilikler çok erken olur
Köy nüfusu az zamanda çoğalır
İnsanlar kadın-erkek çalışıp durur
Güneşi, üstüne doğduran yoktur
Söylediğim türkü bunlara dair

Katip Arif (Kuşkonmaz)
.............................Köy 0dası açtırır
Konuklara yatak-yorgan attırır
Sonbaharda rüzgâr tozu kaldırır
Dişi çürüyen kerpetenle aldırır
Söylediğim türkü bunlara dair

Mısırlıoğlu İsa,Şırlanyağ satar
Kahve, dükkân , berberlik ;
.................................. hepsini yapar
Kırtıklı paraları cebine atar
Kaçamağın yanına peynir de katar
Söylediğim türkü bunlara dair

Hasan Soysal, köye suyu getirir
Masrafı, Sabri Küçük Yıldırım verir
Rıza Dayım (Soysal) ,
..........................kendine mes diktirir
Salih Dayım aba yelek diktirir
Bağ Bozumu asmaları kestirir
Söylediğim türkü bunlara dair

O günlerde ışık yok, makine yok
Hekim yok, para yok,
............................dertsiz gün yoktur
Bu yüzden yengemin geleni çoktur
Atçe yengem hastaya üfler ve püfler
Ardından gerekirse kurşun da döker
Hasta n'apsın, elbet buna "amin" der
Bürgüsüne bürünür, evine döner
Söylediğim türkü bunlara dair

Dedim ya, sene 45 ,savaş bitmiştir
Dünyaya özlenen barış gelmiştir
Çoluk-çocuk, kadın-erkek şenlenir
Bütün köylü, hep birlikte eğlenir
Minareden Türkçe ezan dinlenir
Şarkı-türkü ve maniler söylenir
Ergen kızlar feraceyle gezinir
Yamalı giymek ayıp değildir
0 yıllarda köyün hali böyledir
Söylediğim türlkü bunlara dair

Köyümün türküsü kovanda baldır
İçinde, petek petek öyküler vardır
Öykülerin içinde göznuru, emek
Yollara saçılan saman ve tezek
Kırdan odun taşıyan katır ve eşek
Öküzle, dövenle gelen bereket
Yakasız gömlekler, yırtılmış göynek
Sümerbank basması, ot dolu döşek
Sabanla kazılan topraklar vardır

Bayramda bayrama baklava-börek
Yayık ayran, zerde-plâv, arada çörek
Turşuların basıldığı topraktan çömlek
Bazlama, gözleme, sıcacık ekmek
Kirişlere asılan kuru yiyecek
Avluda havlayan karabaş köpek
Üç kuşağı bir arada tutan gelenek
Yardımlaşma, paylaşma,
...............................yoksulluk vardır
Gıslavet lastikler, yırtık çarıklar
0raklarla biçilen cılız başaklar
Ömür boyu köyüne tutsak olanlar
Tarlalarda doğuran analar vardır

Güneşin altında kavrulan tenler
Çapa yapan, ekin biçen nasırlı eller
Zemheri kışında gülen gönüller
Hicran ile yanan gönülller vardır

Saksılarda çiçekler, rengarenk güller
Paşayiğit'e yürüyerek gidip gelenler
Değirmene eşekle ekin dökenler
Katır ​ile panayıra gelenler
Çamurlu yollarda çile çekenler
Salgın hastalıklarda ölenler vardır

Kısaca, söylediğim bu son türküde
TV., bilgisayar, taksiler değil
Karanlığı orakla yırtmak isteyen
Okumayı bilmeyen insanlar vardır
Altıntaş Köyü'ne iskân edilen
Kırık kanatlı göçmen kuşların
Lâik cumhuriyetin ilk yarısında
Yoklukla kıtlıkla savaşı vardır.