Büyükada Vapuru’nun güzergâhında
Su üstünde uyuyan adalar vardır
Sivriada, Burgaz Ada, Kınalı Ada…
Vapurlara göz kırpan Eftalya’lardır!
Sisten tülünü giymedikleri gün
Görünürler “ada” diye suyun üstünde
Güzel bir İstanbul dilberi gibi
Göğüsleri sığmaz giysilerine
Öyle güzeldir ki mor giysileri
Dünyada rastlanmaz asla dengine
İçinde yüzdükleri simli suların
Mavisi karışır göz renklerine
Sivirada, Kınalı ve Burgazada
Heybeli, Yassıada ve Sedefada
Sırtüstü yatarlar su üzerinde
Vapurlar geçerken yakınlarından
Martılar dansa başlar vapur üstünde
Büyükada yolculuğu rüyaya benzer
Vapurlar kişneyerek kalkarlar şaha
Dalgalarla boğuşan bu kısraklardan
Ak salyalar dökülür mavi sulara
Sırtında gittiğimiz bu dev kısraklar
Martılara "Düüt!" diye nispet yaparlar
Ve sonra boyunlarında kement var gibi
Her adada âniden uysallaşırlar
Suları köpürterek giden bu atlar
Ağır ağır yaklaşırken Büyükada'ya
Haydarpaşa Garı'nın semalarında
Çığlık atan martılar sizi karşılar
Bu yolu anlatmaya sözcükler yetmez
Öyle bir güzellik ki dostlar başına
Göz açılır, yürek çağlar, sular köpürür
Martılar çığlık çığlık şarkı döktürür
Masmavi bir dünyanın tam ortasında
Köpük sesi, martı sesi orkestrasında
Yolcular su üstünde uçar gibidir
Zamansız mekanların dinginliğinde
İnsanın damarına temiz kan yürür
Adalar yolculuğu cennete benzer
Ne köpükler ne sular, ne de adalar
Ne de vapurlarla uçan martılar
Ne de gökte yüzen bulutlar susar
Burası zamandan münezzeh gibi
Bu yolda susan şey zamandır dostlar!