hep bir şeyler bir yerlerden eksik kalmış gibi sanki 

yerle yeksan bir şeyler var gibi 
görmüyor musunuz azalmış gece 
azalmış bir bilmece taşıyor içimden 
cevabına aşina bir soru büyütüyorum 
adına sen "çare" de, ben her neyse... 

ikimize birden fazla bu ihtimaller 
güzelim, sen geceyi iki eşit parçaya böl 
ben mutluluğu yakinen bilmem 
kulak aşinalığı sadece, efkarlıyım ilişme
ben her şeyi hayra yorayım
kaderine yabancı düşler peşinde dolaş 
demiştim; gitme,
şehrin kimliğiyle oynamayalım... 

ve şimdi ben sana ne yapsam 
her ne yapsam ben şimdi sana 
bir maden ocağı çöker üstüme 
göçük altında kalırım
göçük altında bırakırsın beni 
umursamaz bir devlet anarşisiyle
serde şairlik var,
bu işin fıtratında sevmek var 
hadi diyor cebrail, hadi şair gülümse 
ne yapsam ağlayamıyorum... 

ellerimde bir kalp 
kalbin içinde sen 
senin içinde bir dünya vardı 
kapına da gelmiştim üstelik 
her şey tamamdı, ölünebilirdi 
ölebilmek namına hava da güzeldi 
ve bilirsin ben akşam serininde çıkıp dolaşırım 
çıkıp dolaşırım ve bir bilgeye rastlarım mutlak 
der ki bilge; 
ölmek aşkın fıtratında var, üzülme... 

gitmiyorum
ölüyorum
gülümse... 

gözlerinin rengine ulaşabilmek adına ölmem gerek 
bilirsin işte, 
ölünür ve gömülür insan 
yeşillikle doğarım yeni güne, 
gezip dolaşırsın üstümde mutlak
sen bilmezsin, kimseler bilmez 
olsun, ayaklarından başlarım öpmeye...

her şey biraz acemice
tanrım, bu olmadı
inan kendine benim sana inandığım gibi 
tanrım, al beni yanına her şeyi baştan yaratalım,
mesela tanrım,
o da beni sevsin...

Osman Coşkun