Hükümetin yetkilisi olsaydım pandemi dolayısıyla sokağa çıkma yasağı olan 65 yaş üstü 104 amiralin bildirisini duyunca, iyi niyetle bunun içeriğini değerlendirir ve gösterdikleri bu hassasiyetten ötürü kendilerine teşekkür ederdim. Hatta kendilerini Saray’a davet eder endişelerini dinler, bu konuda yaptıklarımızı anlatır, onları rahatlatır, sağlıkla ve evde kalmalarını temenni eder, evlerine kadar uğurlardım.

Muhalefette yetkili olsaydım öncelikle içeriğine, üslubuna bakar bildirinin bir fikir özgürlüğü çerçevesinde olup olmadığını değerlendirirdim. Eğer yasa dışı bir yaklaşım yoksa içeriğine katılmasam bile zevzeklik mevzeklik demeden bu hakkı kullanabilmelerinin savunucusu olurdum. Meydanı rütbe sökme, emekli maaşlarını kesme, Anayasa Mahkemesi’ni kapatma, heveslisi, demokrasiden, fikir özgürlüğünden nasibini alamamışlara bırakmazdım.

***

Demokrat olmak, demek ki her kula nasip olmuyor. Sağ görüşlü kitleler zaten geleneksel olarak demokrasinin ne işe yarayabileceğini düşünmek zahmetine bile girmedikleri için onlara söylenecek bir söz yok. Düşünebiliyor musunuz? CHP’ye üye olmanın bile suç sayıldığı ve alkışlandığı bir atmosferde demokrasiden nasıl söz edilebilir ki?

İyi de… Kendini Atatürkçü, Ulusalcı, hatta solcu sayan önemli bir kesimin demokrasiyi anladığından ve özümsediğinden emin misiniz? “Yıllardır Türkiye laiktir, laik kalacak” diyenler niçin “Türkiye demokrattır, demokrat kalacak” diye haykırmazlar? Çünkü onlar için de demokrasi bir aksesuvar, “Olmasa da olur” bir ayrıntıdır. Bu kafa ile yıllarca askeri vesayeti içlerine sindirerek hatta meydanlarda hep bir ağızdan “Ordu göreve diye”  bile bağırmadılar mı?

***

Diyeceğim şu; demokrat olmak zor zanat. “Bildirinin içeriğinde bir şey yok ama gece yarısı yazılması yanlış” ya da “Canım 104 kişinin bir araya gelip bildiri imzalaması yanlış” diye demokratik eksikliklerine, travmalarına kılıf arayanlardan demokrat olmaz. Sanki gece yarısı değil de sabah namazından sonra; 104 değil de 20 kişi bir araya gelip bildiri yayınlansa makul karşılanacakmış gibi başvurulan bu tavırlar eksikli, defolu demokratların göstergeleridir.

 ***

Malum bildirinin bir suç sayılabilecek içeriği olup olmadığını iddia edecek değilim. Umurumda da değil. Suç aranıyorsa nasıl olsa bir çaresi bulunur. Pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağı olan 65 yaş üstü kişilerin kaleme aldığı bu bildiriyi ciddiye alıyor muyum, katılıyor muyum? O benim bileceğim bir iş. Ama katılmasam bile bir parça da olsa demokrat olmaya gayret eden biri olarak bu bildirinin ayıplanmasını, suç sayılmasını içime sindiremiyorum.

***

Volter söylemiş mi söylememiş mi bilmem ama Fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile veririm” sözü, demokrat olmanın ilk adımıdır. Bunun AMA’sı MAMA’sı olmaz. “İyi ama siz zamanında şöyle demiştiniz ya da dememiştiniz” gibi kahvehane türü  yaklaşımlarla, topu taca atarak olayı değerlendirmek demokrasi yoksunluğu ya da zafiyetidir..

Ülkemizin pandemiden de öte en önemli sorunu demokrasi eksikliğidir.  Rahmetli Erdal İNÖNÜ’nün dediği gibi “Yarım cumhuriyet, çeyrek demokrasi olmaz”. Olmuyor…