Soğuktu üşüyordum yirmi dört ocaktı
Kanlı bir sabahtı ve bir mum sönmüştü, ortalık kararmıştı
Namlunun içine kalem sokmuştuk beraber, ulu orta
İnsani hakkımız olarak görmüştük savaşmamayı
Hiç olmadığı kadar karanlıktı o sabah Ankara
Zalim bir pusuydu körlüğün kulak arkasında
Aydınlıktı gözleri uğurumun, mumları kırdılar karardı ortalık
Kırmızı yağmıştı kar o sabah, gözlük bir yanda kalem bir yanda
Parçaladılar umudunu geleceğimin, anahtar ölüme çevrilmişti
Korkmadık hiç korkulan gerçekleri haykırdık, susamazdık
Kovulduk dokuz köyden ve onuncu köy mezarımız oldu
Yağmura düştü umutlarımız, sel olup aktık “ey halkım“
Salkım saçak parçalandık, pazardı hiç olmadığı kadar karanlıktı Ankara
Ve Ankara bir daha hiç o kadar soğuk olmadı, çığ düştü uğurlarıma
Toprağa düştük tek parça değildik lakin, eğilmedik
İnsan eliyle yapılmış Azrail esir aldı bedenimizi
Düştük, çok şükür memleket toprağına kavuştuk
Toprak buz tuttu, “ey halkım” unut artık bizi…
Osman Coşkun