Merhaba Dostlar,

Ben Necmi Duygulu. Sizlerden biri, emekli sınıf öğretmeniyim. Okumaya ve yazmaya çalışan, hasbelkader yayınlanmış birkaç kitabı olan, kendine – henüz – yazar ve şair sanını yakıştıramayan bir kardeşinizim.

“Nerelisin?” diye soranlara “Keşanlıyım”, “Kimlerdensin?” diye sual edenlere – şairin dediğince – “Veli’nin oğluyum” diye cevap veriyorum. (Yukarı Zaferiye Mahallesi’nin eski muhtarlarından merhum Veli Duygulu)

Yaklaşık otuz yılımı devletime ve bu güzel milletin çocuklarına hizmet ederek, derslik tozu soluyarak, çocuk cıvıltılarını içimde – benliğimde duyarak geçirdim. Görevimi layığı ile yapıp yapmadığımı – şüphesiz – Allah bilir ama vicdanımı sorguya alıp tartıya çıkardığımda içimin rahat olduğunu anlıyor ve derin bir iç huzuru duyuyorum. Şimdilerde emeklilik günlerimin tadını çıkarıyorum.

Bizim, Öğretmen Okulu çıkışlı insanımızın çok önemli bir özelliği vardır. Diğer pek çok özelliğinin yanındaki bu özellik; Kendini asla rahat bırakmamasıdır. Bizim kuşağın sevgili dostları mutlaka bir meşgale bulur yapacak, bir uğraş bulur uğraşacak ve kendini yoracak. Ben, kardeşiniz de uğraşacak,  tatlı yorgunluklara dalacak ve yatağına yorgun ama mutlu girecek iş olarak yazmayı seçmişim.

Neden yazmak?

Başkalarını bilmem ama yazmak benim için bir hayat biçimi, doğal bir davranış, yapmazsam kendimi eksik hissedeceğim bir eylem. Her sabah bilgisayar başında buluyorum kendimi ve eh artık, Allah ne verdiyse yazıyorum. O klavyenin her bir tuşu öylesine dostça gülümsüyor ki bana, her birini defalarca okşamadan edemiyorum. Sonuçta, kâh bir şiircik çıkıyor ortaya, kâh bir parça öykü. Kendimi kâh sevinçlerin ve mutlulukların kol gezdiği hayal ülkelerinde buluyorum, kâh hüzünle ıslanıyor gözlerim. İster sevinçlerle, ister hüzünlerle dolu olsun yazdıklarım, mutlanıyor, deşarj oluyor ve rahatlıyorum.

Sevgili Dostlar,

Şimdi de sizlerleyim. Keşan’ımızın bu seçkin gazetesinin, MEDYA KEŞAN ailesinin bir ferdi olmanın keyfini yaşıyorum. Yine yazıyorum. Yazıyorum ama sizin karşınızda yazıyorum bu defa. İnsanı insana, insanla ve insanca anlatmaya çalışıyorum.

Beni, yani edebi kişiliğimi sevebilir, yazdıklarımı beğenebilir ve okursunuz. Ya da buradaki varlığımı gereksiz bir çaba ürünü ve sayfa işgali gibi değerlendirebilirsiniz. Bu, zamanın göstereceği bir olgudur ve sizlerin kararı olduğu için sonuna kadar saygı duyarım.

Evet, efendim, bundan sonra zaman zaman karşınızda olacağım ve sizlerle edebiyat sohbetleri yapacağım. Herkese yeniden ‘merhaba’ diyorum. Olabilecek sürçülisan için şimdiden affınızı diliyorum sevgili dostlar.

Görüşmek üzere.