"Bir kişiye yapılan haksızlık, tüm topluma karşı işlenmiş bir suçtur.

Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur."

Gazeteci Uğur Mumcu (Rahmetle)

“3310’dan tüm birimlere. Diyarbakır halkına eziyet edeni yakarım!”

Şehit Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan (Rahmetle)

Saçmalıklar

En son 4 Ocak’ta yazmışım…

Epey zaman geçmiş… İşimi boşladığımdan değil…

Bu ara programlar yoğun, yetişmeye çalışıyoruz…

Bir de araya giren bazı “saçmalıklar” vardı…

Bir bakıma iyi oluyor böyle şeyler…

Kendinle hesaplaşıyorsun… Gerekiyor bazen…

Neyse… Her şeyin bir zamanı var…

Diyelim…

Geçen yirmi günde neresinden tutsan elinde kalacak, alıştığımız “saçmalıklara” bakalım…

Nereden başlayalım?

Meselâ bir zamanlar Edirne Benim Şehrim adında yazdığı “şaheserin” meşhur 73. sayfasında…

Edirne’deki fetö “kutsalı” Üç Şerefeli Cami’nde kıldığı sabah namazında kendisine eşlik edenlerden…

“Ahmet Kahraman abim” ve “İbrahim Okur kardeşim” diye bahsettiği…

“Aziz hocam” diye seslendiği…

Aynı zamanda AK Parti’den milletvekili ve belediye başkan adayı olan…

Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç Dr. Mustafa Hatipler’in…

Keşan Belediyesi’nin açtığı yazarlık mektebinde…-kimin aklına geldiyse?-

Keşanlı çocuklarımıza “eğitim” veriyor olması…

(Ahmet Kahraman ve İbrahim Okur’un kim olduğunu merak edenler, Sayın Helvacıoğlu’nun “her yazdığına inanmayın” dediği Google’den açıp bakabilirler. İnanıp, inanmamak size kalmış)

(Ayrıca Hatipler’in yine Edirne’den milletvekili aday adayı olmak istediği bilinirken, bu yazarlık mektebi hocalığı işi de AK Parti içinde bir “mesaj” olarak çift tikle “görüldü✔✔”)

Meselâ…

Edirne Valisi’nin, Keşan Belediyesi’ne “armağan” ettiği…

Sokak lambalarının yanmadığı bir kenara…

Belediyenin fen işleri müdürü gibi…

Hastane Caddesi düzenlemesinde “etkin rol” üstlenmesi…

Aynı zamanda AKP İl Başkanı’nın ise…

Vali kıvamında bir edayla…

Yüzyılın vizyonu, yüzme havuzunu…

Bitmezlere kalan Santiago Bernabeu Stadı “yatırımlarını” incelemesi…

(Keşan Atatürk Stadı idi değil mi? Af edersiniz karıştırdım)

Meselâ AK Parti Beğendik Belde Başkanı’nın…

Belde Belediye Başkanı’na siyaseten “vuracağım” diye…

Atanamayan öğretmen olmasına…

“Biz sana çakma öğretmen demiyoruz” demesi…

(Öğretmen, öğretmendir. Atanamamak, Afrika ülkelerinde olur…

Hatta bazılarında o bile olmaz…)

Meselâ…

Hırsızlığın “pik” yaptığı Keşan’da…

“proje” söylemleriyle meşhur…

Yenimuhacir-Keşan yolunun önlem olarak “kapatılması”

(Sanırsın terör bölgesi…)

Meselâ…

Milet iş, aş beklerken…

OSB vaatleriyle kazanılan yerel seçimde…

Dikiş-nakış kurslarının işsizlik sorununu şak diye bitireceği “öngörüsünde”

Odalar ve Milli Eğitim “elbirliği” ile…

Belki iş bulurum ümidiyle kursa yazılan zor durumdaki insanların…

Manşet, manşet reklam edilmesi…

(İşsizliğin ne olduğunu iyi bilirim. Hiç değilse bu konuda samimi olun.

İnsanların, hükümetinizin yanlış politikaları yüzünden yaşadıkları bu zor zamanlarda…

Siyasi malzeme haline getirmeden onlara iş imkânlarını yaratın…

Biz de alkışlayıp, bunu manşetlere taşıyalım.)

AK Parti milletvekilinin…

Hırsızlık olayları için “şikâyet edin”

Doktor açığı için “gençler tıp okumuyor”

Elektrik faturalarındaki soygun için “itiraz edin”

Market raflarındaki yangın için “almayın”

Diyerek…

Her sorumluluktan tereyağından kıl çeker gibi sıyrılıvermesi…

Tüm sorunların kaynağını pandemiye ve dünyadaki akaryakıt fiyatlarına bağlarken…

Tekrar gibi olacak ama insanların geçim, iş ve aş dertleri varken…

Hükümet Konağı, emniyet binası, dalış köyü, kent meydanı, Hastane Caddesi’ni dert edinmesi…

“Neden?” diye sorduğumuzda…

Bunları “hizmet” gibi gösterip, “nereden geldiğini sorgulamayın” cevabı…

(Belediye işini yapsın, hükümet işini yapsın demek istiyoruz…

Diyorlar ki, “hizmet getiriyoruz”

Tabi ki destek olacaksınız, daha önce de yazdık (22 Ekim 2021)…

Ama sayılan hiçbir işin… Halka direkt bir faydası yok…

Halk geçinemiyor… Bina değil, insanca yaşam istiyor.)

Genel Başkan Yardımcısı gelerek açıklamalar yapan CHP’de…

Bazı “parti büyükleri”nin gazetecileri tavuk kovalar gibi “kışkışlaması”

(“Keşan’da seçim neden kaybedildi?” diye sorulmuştu…

Cevabı da verilmiş oldu…)

Gibi, gibi, gibi…

Vardır daha…

Gözümüzden kaçan, unuttuğumuz…

“Yöneticiler”,  sürekli “nasıl daha iyi saçmalayabilirim” diye yarış ediyor…

Hepsinde bir telaş, bir koşturmaca…

Kimse nefes almıyor…

Şöyle bir etrafına…

En önemlisi de aynaya dönüp bakmıyor…

Toplum mu?

Az ama etkin bir kısmı her duruma müsait, halinden memnun…

Yeter ki işi yürüsün…

Çoğunluğu ise…

Umarım bundan sonraki seçimlerinde… Saçmalamaz.