İnsanlar aklına gelen her türlü düşünceyi sorgusuz, sualsiz kabul ederler. Aklımıza gelen bu düşünceleri mantık süzgecinden geçirmeyiz aslında. Olumlu düşünceler, güzel hayaller iyidir, fakat olumsuz düşünceler? Bazen bir şeyi düşünmekten kaçındığımız da aslında daha çok düşünürüz. Size Kırmızı bir elma düşünmeyin dediğimde aslında direkt olarak kırmızı bir elma düşüneceksiniz. Aklınıza kötü bir düşünce geldiğinde kendinize şu soruyu sorun; ‘Bu düşüncenin doğru olduğuna inanıyor muyum?’. Birçoğunuzun vereceği cevap elimde değil düşüncemin her zaman için doğru olduğuna inanıyorum ve o bana ne emrediyorsa onu yapıyorum. Eğer ki panik atak geçireceksem şu ortama girme diyorsa girmiyorum, çocuğuna zarar vereceksin diyorsa evdeki bıçakları topluyorum dediğinizi duyar gibiyim. Zaten tüm psikolojik rahatsızlıkların temelinde bu yatmaktadır. Düşüncelerimizin bize emir vermesi ve bizim gerçekleştirmemiz. Şimdi size bir örnek vereceğim; İşlemediğiniz bir suçtan dolayı mahkemeye çıktınız ve karşınızda bir hâkim var onu suçsuz olduğunuza ikna edeceksiniz. Ne dersiniz? Ben suçsuzum hâkim bey, kanıtlarım var o saatte orada değildim, araştırılmasını talep ediyorum. Peki, hâkim size şöyle dese? Ben sizin suçlu olduğunuzu hissediyorum. Kabul eder miydiniz? Tabii ki hayır. Aklımız böyle durumlar karşısında çok iyi çalışıyor ve karşı çıkıp araştırılmasını talep ediyoruz. Peki ya olumsuz düşüncelerimize bu durumdaki gibi karşı kanıtlar bulup niye olumluya çevirmiyoruz? Biz kendimize olumsuz düşüncelerimizi kabul edip müebbet veriyoruz aslında. Biz psikologların Bilişsel Davranışçı Terapi süreci içerisinde Bilişsel yeniden yapılandırma adını verdiğimiz tanıma uygun bir örnektir bu. Dolayısıyla şunu yap, bunu yap gibi diktatör söylemlerin üstüne gitmek doğru değildir. Olumsuz düşüncelerinizi gerekirse kağıt kalem alıp sorgulayın, yetmediği yerde bir uzman psikoloğa veya psikiyatriste gitmenizi tavsiye ederim.

Mail:[email protected]