Yazının başlığını görenler ne denek isteyeceğimi az-çok anlamışlardır... Daha zeki olanlar ise “Ali Koç, Saros Körfezi’ni müzeye mi getirmek niyetindesin?” şeklinde düşünmüş olabilirler... Öyle bir gücüm ve yeteneğim yok ama böyle düşünenler pekte haksız sayılmazlar... Çünkü Saros Körfezi’ni değil ama Saros Körfezi’nde yaşayan canlı ve cansız pek çok ürünü Kent Müzemize getirmeyi önereceğim elbet.
Korudağ Ormanları’nın yeşili ve Saros Körfezi’nin mavisi ile Van Kedisi’nin eşsiz gözlerini hatırlatan Keşanımızda kurulmakta olan Keşan Kent Müzesi’nde, Saros Körfezi'nin büyük bir haritasının yer aldığı bir köşede, Saros Körfezi’nden toplanacak çanak-çömlek, çakıl taşı, kiremit parçası kale taşı gibi cansız deniz ürünleriyle; midye kabuğu, denizyıldızı, denizkestanesi, sünger, karides, istiridye kabuğu ve her türden balık çeşidi gibi canlı deniz ürünlerinin mumyalaştırılmış kalıntılarının sergilendiği “Saros Körfezi Ürünleri” köşesinin oluşturulmasının, gerek Saros Körfezi’nin tanıtılmasına, gerekse çocuklarımızda var olan merak duygularını ve çevreyi koruma anlayışlarını geliştirmelerine katkı sağlayacağı düşüncesindeyim... Çocuklarımız, gördükleri bu değerlerin korunması gereken çevre değerleri olduğunu duyumsayacak ve böylece yaşadıkları çevrenin, yaşadıkları ülkenin, hatta içinde var oldukları dünya gezegeninin, bütün zenginliklerini, ekolojik dengeleriyle birlikte korunup yaşatılması gereken ortak değerler bütünü olduğunu algılayacaklardır…
En azından onlarda var olan bu duygu ve düşüncelerin daha da güçlenmesine katkı sağlanmış olunacak, buldukları bu tür değerlere sahip çıkma anlayışları daha da gelişecektir. “Saros Körfezi Ürünleri” köşesine, bölgemizde bulunan yaban hayvanların dondurulmuş heykellerini de eklemek mümkündür. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne kırk yıl hizmet etmiş bir Fen Bilimleri Öğretmeni olarak, gözlem ve deneyimlerimden çıkardığım sonuç budur...
Karar elbette ilgililerin ve yetkililerindir. Bana bu konularda makale ve şiir yazdıran neden bu anlayışa sahip olmamdır. Sözü uzatmadan, önerimi bir Saros şiirimle noktalamak isterim.
---------------------------------

Şehitler Körfezi Saros


Ben Ege'nin en temiz, en yeşil körfeziyim
Doğa'nın tarih ile kaynaştığı yerdeyim
İstiridye içinde mavi bir inci gibi
Trakya'dan Ege'ye bakar mavi gözlerim!
Ben, suyunu sürekli temizleyen körfezim
Bu yüzden okşar gibi eser benim meltem'im.
Soykırımcı güçlerin demir pençelerini
Mehmetçik'in, suyuma döktüğü yerlerdeyim
Ege'den Marmara'yı ayıran yarımada
Kanla-canla yazılmış kutsal tarih defterim
Her sayfası destandır, her sayfası Mehmet'im
Arıburnu… Conkbayır... Kanlısırt… Kemalyeri…
Yüz binlerce şehitle süslenmiş bahçelerim!
Karşıdan, gece-gündüz ben onları gözlerim
1915'te yoktu hiç ören yerim
Oysa şimdi, Ege'de bir dünya cennetiyim
Güneyli'den Enez'e uzanan bir tak gibi
Boynumu aydınlatır yeni tatil köylerim
Erikli… Yayla... Enez… En büyük incilerim!
Gelin telleri gibi ışıldar sahillerim
Mavi gül rengindedir ılık sularım benim.
Beni görmediyseniz, mutlaka görün derim
İyot kokularıyla boy verir kekiklerim.
Gün boyu beste yapar dallarda, serçelerim
Renk cümbüşü içinde parlarken mavi sular
Gönül mekân şaşırır, der ki ben cennetteyim!
Her gün sahili okşar tertemiz mavi elim
Cennet gökleri gibi açık mavidir göğüm.
Nur'uyla can verirken tüm körfeze güneşim
Binlerce güneş gibi açar ayçiçeklerim.
Yaşmağım meşe,-çamdır, suyum da temiz
………………benim.
Kilimime-halıma motiftir çiçeklerim.
Cennet bağına kokar koylarım, tepelerim.
1915'te değiştirdim adımı
Ben artık Saros değil,

…Şehitler Körfezi’yim!