*İnönü, Atatürk ve Kurtuluş okullarının acilen yıkılması gerek

*Denetimli serbestlik yasası sandıkta ters tepki yaratacak

*Bazı dernekçiler vatandaşı yanlış yönlendiriyor

*Oy uğruna kötülük yapıyorlar

BÜLENT SAYLAM-MEHMET AYTAÇ

Medya Keşan Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Bülent Saylam ve Medya Keşan Editörü Mehmet Aytaç tarafından hazırlanıp sunulan Medya Cafe, yine yoğun bir ilgiyle izlendi.

Programda ilk olarak TÜİK tarafından yayınlanan adrese dayalı nüfus sayımına göre Keşan merkez nüfusun yıllara göre değişimi konuşuldu.

EN YÜKSEK ARTIŞ YENİ MAHALLE’DE

Bülent Saylam’ın verdiği bilgilere göre Yeni Mahalle, 2007’den beri Keşan’da nüfusu en çok artan mahalle olarak dikkat çekti. 2007 sayımında nüfusu 1770 iken 2020’de bu sayı 6358’e çıktı. Belediye Meclisi’nde hizmet aksaması gerekçesiyle bölünmesi tartışılan İspat Cami Mahallesi ise nüfus artışı en düşük mahalle olarak göze battı. 2007’de 11 bin 755 olan mahalle nüfusu, 2020’de 12 bin 418 oldu. Aytaç, bu durumu “Aslında bu veri, nüfus artışı değil, nüfus düşüşüdür. Yılda 50 kişi artış, bence sıfır artıştır” diye yorumladı.

“CEVAP HAKKINI KULLANDI”

Programda, İspat Cami Mahallesi muhtarlık binasının teslim töreninde konuşan Keşan Belediyesi Mustafa Helvacıoğlu’nun, prefabrik bina alınmasına yönelik Aytaç’ın yaptığı eleştirilere cevap vermesi de konuşuldu. Saylam’ın konu hakkında sorduğu; “Bu konu hakkında senin bir yazın, eleştirilerin var. Tamamen buna atıf yapan sözler söyledi. Ne dersin?” şeklindeki sorusunu Aytaç; “Normaldir. Bir cevap verme hakkı doğmuştu. Bunu kullanmış oldu. Biz işimizin gereğini yapıyoruz. Durumu kişiselleştirmediğimiz, sevgi ve saygımızı kaybetmediğimiz sürece bunlar olacak, bu işin cilveleri bu” şeklinde cevapladı.

“SADECE HİZMETİ DÜŞÜNÜYORUZ”

Daha sonra programa Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Muhtarı Bayram Ali Kalfalar katıldı. Kendisinin bugüne kadar hizmetten başka bir şey düşünmediğini söyleyen Kalfalar, “Biz sözümüzü iki etmedik. Sadece hizmeti düşünüyoruz. Bu güne kadar karınca kararınca hizmet ettik. Eleştirilerimiz de oldu ama hiçbir zaman alternatifsiz eleştiri yapmadık. Kimseye karşı da bir kinimiz bir husumetimiz olmadı. Keşan bizim çünkü insanlar bizim çocuklar bizi” dedi.

“YENİMESCİT’TEN YÜZDE 60 ORANINDA VATANDAŞ MAHALLEMİZE GELDİ”

Bülent Saylam’ın, “Sosyal yardımlaşma toplantısından geldiniz. Biz siz gelmeden önce mahalle nüfuslarına baktık. Mustafa Kemal Paşa’nın nüfusu 2007’de 4 bin 489 iken 2020’de 6 bin 545 olmuş. Ne dersiniz?” şeklindeki sorusunu yanıtlayan Kalfalar şunları söyledi: “TOKİ’nin mahallemiz sınırlarından olmasından dolayı artış gözlendi. Yenimescit Mahallesi’nden yüzde 60 oranında vatandaşımız geldi bize. Cumhuriyet ve Yukarı Zaferiye mahallelerinden gelenler oldu. Gecekondu önleme çalışması kapsamında Atatürk Mahallesi adıyla bilinen ama resmiyette böyle bir isim olmayan yer bize eklendi. Mesela resmiyette Yörük Mahallesi diye bir yer de yoktu. O dönem Mustafa Kemal Paşa Mahallesi olarak belediyeye müracaatımızı yaptık. Meclis kararıyla oy birliğiyle bu mahalle oluştu.”

“50 KİŞİ 65 BİN KİŞİNİN HUZURUNU BOZUYOR”

Mehmet Aytaç’ın “Keşan’da geçtiğimiz ay yapılan huzur toplantıları vardı. Mahalle muhtarları ve asayiş ekipleri ve vatandaşlar bir araya gelip, özellikle artan hırsızlık olayları nedeniyle görüştüler. Sizlerin muhtarlar olarak özellikle denetimli serbestlik yasasından dolayı şikâyetleriniz vardı. Nedir şu anda durum?” sorununa cevap veren Kalfalar, şöyle konuştu: “Biz muhtarlar olarak bu serzenişi gösterirken biz kendimizden kaynaklanan bir ey değil. Bize gelen duyumlar ve yaşadığımız olaylar çerçevesinde söyledik bunu. Olaylar had safhaya geldi artık. Bu işleri yapanlar belli. En fazla 50 kişiyi geçmezler. Ama 50 kişi 65 bin kişiyi huzursuz ediyor. Tabi bu da yasalar çerçevesi içinde emniyetimiz üzerine düşüne yapıyor. Canla başla çalıştıklarını, iç içe olduğumuz için biliyoruz. Demek ki yasada bir sıkıntı var. Ben bunu Fatma hanıma da (Aksal) iki sefer söyledim. Bu denetimli serbestlik size büyük ihtimalle sandıkta ters tepki yapacak diye söyledim. Çünkü burada yürütmenin başı sizsiniz. İnsanlar artık huzursuz. Ben yasa konusunda uzman değilim ama yaşadığım olaylar çerçevesinde ve bunları yaşayan insanlar, artık bu yasanın olmadığını algılıyor. Yani olay oluyor, alınıyor, tekrar çıkıyorlar. Bunu gören arkadakileri de demek bir şey yapılmıyor diye düşünüp cesaretleniyor. Bir de benim anlayamadığım bir nokta şu. Adam soyuluyor, eşyaları alınıyor, bilezikleri çalınıyor. Hırsız yakalanıyor ama çalınan geri alınamıyor. O zaman ben adaleti nasıl algılayacağım. Zararımı kim karşılayacak benim. Hırsızlığı yapanların yaşı küçük deniyor, çocuk deniyor. Ama bu çocukların vasileri var. Başka yerde vasisini buluyorsunuz da hırsızlık da mı bulamıyorsunuz ya da sorumlu tutamıyorsunuz? Yasa bizi nerede engelliyor? Bunları düzeltmek lazım. Bu da milletvekillerinin işi. Ben milletvekilleriyle görüşüyorum. Keşan iyi bir sonuca gitmiyor. Keşan’ın geleceği de burada, yol olması da burada. Eğitimsizlik, mesleksizlik, işsizlik var.”

“BİZİ DİNLEMİYORLAR, KİMİ DİNLİYORLAR?”

“Sosyal yardımlaşmadan yıllık hemen hemen 3 milyon TL’ye yakın para dağıtıyoruz. Eğer bir aileye öğrencisi nedeniyle yardım yapılacaksa öğrencinin devamı istenmesi lazım. Eğer öğrencinin devamı yoksa yardımın kesilmesi lazım. Devlet bu parayı eğitime devam etsin diye veriyor. Bizim üzerimizde kara bulutlar var, bunları kaldıralım. Biz itildik diyoruz sürekli. Pazaryerinin yüzde 65 esnafı roman vatandaşlardan oluşuyor. Bu insanlarımız itiliyor olsa o zaman Keşan halkı alışveriş yapmazdı onlardan. Ufacık bir şey oluyor, yürüyün kaymakamlığın önüne diyorlar. Peki, sana bu gücü kim verdi? Hangi hakkını senin gasp ettiler de yürüyorsun? Yürüyüş yapacaksak hep beraber yapalım varsa eğer eksiklerimiz. Herkes onlara yardımcı oluyor. Kaymakamlık, belediye başkanlığı, sosyal yardımlaşma herkes yardım etmeye çalışıyor. Ama biz bazı şeyleri yapmayın dediğimizde bizi dinlemiyorlar. O zaman bizim kanaat önderliğimiz de ortadan kalkıyor. Bizi dinlemiyorlar ise bir başkalarını dinliyorlar. Onları tespit etmek lazım. Bunlar kim, bu insanları nereye sürüklüyorlar? Keşan’da bu durum iyiye gitmiyor. Zaman içerisinde bu tehlikeli boyutlara ulaşacak. Çok güzel insanlarımız var romanların içinde. Onların hatırına bu kahrı çekiyoruz. Birileri dernekçilik yapıyor. Tamam dernek olmak güzel ama bu dernek devlete baş kaldırma yeri değildir. Birileri organize oluyor. Eğitimde, meslekte neden organize olamıyoruz?”

“İNÖNÜ, ATATÜRK VE KURTULUŞ OKULLARININ YIKILMASI LAZIM”

Kalfalar, Bülent Saylam’ın; “İl milli eğitim müdürü geldi geçenlerde Keşan’a Mahalle sınırları içindeki okullarda sorunlar nelerdir?” sorusuna şu cevabı verdi:

“Ben sayın müdüre 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde Keşan’a geldiğinde kendisini karşıladım. Dedim ki, Keşan’a sık sık geliyorsunuz, Allah razı olsun. Sorunlu olmayan okullara 4-5 sefer gidiyorsunuz ama sorunlu okullarda sizi daha hiç görmedik diye söyledim, cevap alamadım. Ben kendisine şube müdürleri aracılığıyla kendisine sitem ettim. Benimle görüşeceğini söyledi ama maalesef geldi ve gitti. Benim mahallem sınırlarım içinde 7 tane okul var. Ben sorunları basın yoluyla tartışmayı sevmiyorum ama İnönü okulunun durumu artık ayyuka çıktı. İnönü, 1966 yılında yapılmış bir okul. Sayın kaymakamımız da geçenlerde bir ziyarette bulundu. Bir rapor hazırlanıyor herhalde. İnşallah sağlıklı bir sonuç olur. Okul artık ufalanıyor. Milli eğitim müdürümüz çok güzel bir çözüm bulmuş anladığım kadarıyla. Balkon altlarını çesanla örmüşler, depremi de engellemişler herhalde. İnönü okulunun yıkılması lazım. Yıkıldığı zaman da kot farkından dolayı bir iki kat kazandığını düşünüyorum. Atatürk okulu da aynı şekilde atıl durumda kaldı. Bu iki okul aynı yerde olabilir. Bunların altına yemekhane ve yatakhane olmak şartıyla yapılabilir. Çünkü çocuklarımız zeytine gittiler. Ben geçenlerde Endüstri Meslek Lisesi’ne gittim. 100’e yakın roman çocuğumuz liseye gidiyor. Bu da beni çok sevindirdi. Diğer liselerle beraber bu sayı 250 civarında. Bu da güzel bir rakam. Fikret kardeşimiz (Kantar)  ile beraber yürüttüğümüz mücadelemizin iyi bir yere geldiğinin kanıtı. Ama bunların bir devamını getirmek lazım. Bunu uzman kişiler inceleyip karar vermeli. Muhtarlar ile görüşmeleri gerekiyor.”

“YÜZME HAVUZLARINA KULLANILACAK PARA İKİ TANE OKULA KULLANILABİLİR”

“Sayın Cumhurbaşkanımız muhtarlara bu kadar değer verirken, daire amirinin gelip de muhtarlarla görüşmeden gitmesi de hoş değil. Akın Buluş okulunda da sorunlar. Orada TOKİ bölgesiydi, gecekondular orada çoktu. Okul açılırken istinat duvarlarının mülkiyet kazıklarının çok üzerinde olması sorun. Orası çok geniş bir alan. Gecekondular yıkıldı ama sağ olsun belediye başkanımız talimat vermesine rağmen oradaki pislikleri hala atamadık. Orası uyuşturucu ile ilgili bir yatak haline geldi. Şimdi oraya kömür indiremiyoruz, kül atamıyoruz. Orada 3 kamyondan fazla kül çıkar. Bunu müdür bey geldiğinde gördü mü görmedi, gezdi mi gezmedi. Kurtuluş okulunun da yıkılması lazım. Orda da büyük sıkıntımız var. Orda da durum vahim. Tabi bunun için paradan bahsediyorlar ama istendiğinde para bulunuyor. Yüzme havuzlarına kullanılacak para iki tane okula kullanılabilir. Öncelikle eğitim sorunlarının halledilmesi lazım. Dönemin belediye Başkanı Mehmet Özcan’ın İnönü İlköğretim Okulu’nun yıkılmasına müsaade etmediğini duymuştuk. Okulun mülkiyetini belediyeye ait olduğu için kendisini ziyaret ettim. Durumu anlattım. Kendisi bana ‘hayır böyle bir şey söylemedim, okul bu ne demek izin vermemek’ dedi. Kendini eğitim için hiçbir zaman kapılarını kapatmamıştır. Bana ‘Orada 62 bin nüfusun hakkı var. Bana takas usulüyle emsal teşkil edecek bir yer verin. Yani ben size burasını vereyim siz de bana başka yer verin dedim’ dedi.  Böyle bir hakkı var, araştırdım doğrusu da bu. Sonra ben bunu Fatma hanıma ilettim. Artık yerel iktidar da sizsiniz.”

“ARTIK KEŞAN’DA AĞIRLIĞINIZI HİSSETMEK İSTİYORUZ”

“Artık elinizi kolunuzu tutan yok. Bu okulla ilgili daha fazla beni konuşturmayın. Mustafa Helvacıoğlu ile de görüştüm. O da bu okulun yapılmasını isteyenlerden. Adım atılması lazım artık. Ben kendilerine şunu söyledim. Dere Sokak’ta 6 dönüm bir yer var, okul alanı olarak ayrılmış imarda. Orası uymuyorsa burasını yap. Atatürk Ortaokulu ile beraber yapalım bu okulu. Atatürk Ortaokulunun olduğu yer de meydan projesi ile beraber değerlendirilsin. Bir taşla iki kuş olur. Hükümet sizsiniz, yerel de sizsiniz. Artık lütfen Keşan’da ağırlığınızı hissetmek istiyoruz. Öğrenci şehri olmayı düşünüyoruz ama yurtlarımız yetersiz.  Üniversitenin yanında 26,5 dönüm bir yerimiz var. Üniversiteye tahsis edilmiş. Görelim bunları biz de artık biz de halk olarak teşekkür edelim.”

“BAZI DERNEK YÖNETİCİLERİ İNSANLARI KANDIRIYOR”

Kalfalar, TOKİ konutları ile ilgili olarak Saylam’ın sorusunu da şu şekilde yanıtladı: “Şu anda devletin, sosyal konut anlamında buraya el atacağını düşünmüyorum bu şartlarda. Çünkü devlet, yapacağını yaptı. 736 konut yaptı Keşan’a. Az bir konut değil, 100 TL ödemeyle insanlar buraya yerleşti. Necdet Budak ile ikimiz bu fiyatı belirledik. 100 TL 1+1, 130 TL 2+1 daireler için aylık ödeme yapılıyor. Ama insanlarımızı yanılttılar. Şu anda 7 kişi düzenli ödedi. Biz de ödemeler de yardımcı oluyoruz. Sayın kaymakamımızın geldiğinde bu konuda çok güzel bir fikri vardı. Biz de onayladık. 3 ayda bir 450 olsun dedi. 3 aylık TOKİ’yi yatırsın 150 kendine kalsın dedik. 6 sene 7’şer ton kömür çıkarttık insanlarımıza. İnsanlara dediler ki, ‘para ödemeyin, size tapu vereceğiz biz’ diye söylediler. Siyasi beklentilerle bunları insanlara söylediler ve yanılttılar insanları. Biz de ‘yapmayın, zaten 100 TL ödüyorsunuz, ödeyemediğiniz yerde yardım isteyin bizden, devlet size yakacağınızı bile veriyor, gidin ödeyin kiranızı’ dedik. Dışarıdaki herkesin buna hakkı var aslında. İlk genelgede sigortalıların bu haktan yararlanması söz konusu değildi. Ben bir yazı paylaştım. Sigortalı kişi, birinin iki dudağı arasında. Güvencesi yok. Hiç değilse onlar da yararlansın istedim. Şu anda bu hak yok. TOKİ’nin Trakya yetkilisinden 1000 konut daha talep ettim kura çekiminde. Kendisi ‘tek tip oluyor bunlar 1080 olur dedi’ bana bunun sözü verildi. 2 ay sonra ölçümler yapıldı. Devlet çalışmalarını yaptı. Ama insanların yaptığı bu yanlışlardan dolayı şu an TOKİ’yi sokamıyoruz Keşan’a maalesef. Kendine dernekçi dediğimiz bazıları, vatandaşımızı siyasi rant elde etmek için kullandılar. Buna parti de sessiz kaldı. Oy uğruna kötülük yapıyoruz.”