Çok “uzman” kişiler tarafından sürekli gündemde tutulan şeker konusuna, bayram öncesi, biraz da bilimsel açıdan bakmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Sakkaroz, glukoz, glikoz, fruktoz, şeker şurubu vs. oldukça kafa karıştırıcı terimler haline geldi ve maalesef “reçel yemeyin, bal yemeyin, bayramda tatlı yemeyin hatta meyve yemeyin” gibi komik öneriler sunanlar tarafından sıklıkla ve yanlış olarak kullanılmaya başlandı. Öncelikle karbonhidrat nedir sorusunun cevabını vermemiz gerekiyor. Tüm canlılar için büyük önem taşıyan karbonhidratlar temelde bitkiler tarafından üretilen ve biz insanların günlük kalori tüketiminin %80’e yakınını oluşturan besin bileşenleri olarak tanımlanabilir. Yani karbonhidrat tüketmeden canlıların yaşamsal faaliyetlerini devam ettirmesine imkan yok diyebiliriz. Günlük hayatta kullandığımız veya varlığını bildiğimiz birçok madde, örneğin nişasta, çay şekeri ve selüloz, karbonhidratlar grubunda yer alıyor ve bir hesaplamaya göre dünyadaki organik maddelerin %75’i karbonhidratlardan oluşuyor. Biz “şeker” deyip geçiyoruz ancak doğada çok farklı şeker çeşidi mevcut. Meyve şekeri, süt şekeri, pancar şekeri, üzüm şekeri hep farklı maddeler. Glikoz kelimesi “genel şeker” anlamında kullanılan bir kelime ve bu saydığım tüm şekerleri ifade ederken kullanılıyor. Glukoz ise “üzüm şekeri” olarak biliniyor, bilimsel olarak da böyle kabul ediliyor. Fruktoz “meyve şekeri” anlamına geliyor, üzüm dışındaki birçok meyvenin temel şekeri diyebiliriz. “Sütteki şekere” laktoz adı veriliyor ve süt dışında bir gıdada bulunmuyor. Sakkaroz esasında bizim “çay şekeri” veya “sofra şekeri” olarak bildiğimiz ve şeker pancarı veya şeker kamışından üretilen şeker. Bu saydığım maddelerin tamamı doğal olarak oluşan şekerler, yani dünyada yaşam başladığından beri insanların tükettiği maddeler. Peki, sorun nerede?

İnsanlar yıllarca dengesiz beslenip, hareketsiz yaşayıp, mevsiminde sebze meyve tüketmeyip bir şekilde hastalandığında suçlayacak bir şey aramaya başlıyorlar. Ardından da en yakınına baktığında gördüğü ekmek, şeker, hayvansal yağ vs. gibi bir maddeyi suçlu ilan etmek kolaylarına geliyor. Bunu bilen “uzmanlarımız” da hastaların tam duymak istedikleri şeyi söyleyerek sempati topluyorlar. “Suçlu reçel ayağa kalk!”. Çay şekeri olan sakkaroz, glukoz ve fruktozun doğal olarak birleşiminden oluşan bir madde ve az önce yazdığım gibi şeker pancarı ve şeker kamışında bulunuyor. Bu bitkilerin işlenmesi neticesinde üretilen ve bizim kullandığımız çay şekeri %99 sakkaroz içeriyor. Yani içerisinde doğal olmayan bir madde yok diyebiliriz.

Şeker şurubu konusu ise biraz karışık. Mısır, patates, şeker pancarı gibi yoğun karbonhidrat içeren bitkilerden bir takım işlemlerle yüksek tatlılıkta glukoz, fruktoz veya bunların karışımı olan sıvı şekerler elde edilebiliyor. Bu üretim asit, baz ve sıcaklık etkisiyle yapıldığında ucuz yoldan tatlı bir şurup elde ediliyor ancak sağlık üzerine kanıtlanmış bazı zararları var. Eğer enzimler kullanılarak yapılırsa tamamen doğal ve sağlıklı bir üretim oluyor. Tabi tüketici olarak hangi yolla üretim yapıldığını bilemediğimizden, şeker şurubu içeren ürünlerden uzak durmayı tavsiye etmem gerekiyor.

Daha önceki yazılarımda belirttiğim kural yine devreye giriyor: “Her madde zehirdir, zehir olmayan madde yoktur. Zehir ile ilacı birbirinden ayıran dozdur”. Şeker ve şekerli ürünleri de gereğinden fazla tüketmek sağlık üzerine olumsuz etkilere sebep olabilir. Şekeri hiç tüketmemek de özellikle bol enerji gerektiren, örneğin düşünmek gibi, aktiviteleri sekteye uğratabilir. Şeker ihtiyacınızı meyveden, baldan, reçelden, pekmezden, çay şekerinden veya bayram tatlısından karşılamak size kalmış.

Sevgiyle ve bilgiyle kalın.