HABER MERKEZİ

Referandum çalışmalarını sürdüren CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal Edirne’ye geldi. İlk olarak Belediye Başkanı Recep Gürkan ile bir şehir turu atan belediyenin yaptığı hizmetleri gören Baykal daha sonra Saraçlar Caddesinde toplanan coşkulu kalabalığa hitap etti. Sloganlar arasında sahneye çıkan Baykal’ın konuşmasından önce toplantıya katılan Belediye Başkanları tanıtıldı. Baykal’ın mitingine Edirne Milletvekilleri Okan Gaytancıoğlu, Erdin Bircan, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, Havsa Belediye Başkanı Oğuz Tekin, Uzunköprü Belediye Başkanı Enis İşbilen, Süloğlu Belediye Başkanı Mehmet Ormankıran, İl ve ilçelerin yöneticileri, eski milletvekilleri ile meslek kuruluş temsilcileri katıldı. Sloganlar arasında Edirne’de olmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Baykal sözlerini şöyle sürdürdü, “Bana bu güzelliği yaşatan Edirnelilere minnettarım. Bu görüntüler Edirne’ye yakışıyor. Sizlere teşekkür ediyorum. Edirneliler bilindiği gibi seçim yok bu heyecan niye. Bunun bir sebebi olmalı. Pazar olmasına rağmen meydanı doldurdunuz ben de seve seve Edirne’ye geldim. Benim Edirne’de olmanın özel bir anlamı var. Burada göğsümüzü kabartan özellikler var buranın 9 tadı bir başka.  Burası Osmanlının bir başkenti. Burası ülkemizin Avrupa’ya açılan penceresi. Belediye Başkanı ile şehri dolaştık. Çalışmalarınızı gördüm. Kendisine teşekkür ediyorum. Bu arada Fatih Sultan Mehmet ‘in bir sözü verildi. Bunu sizlerle paylaşıyorum. Fatih diyor ki “ İnsanlara dinin ne,namazın var mı, oruç tutuyor musun gibi Allah’ın soracağı soruların sorulacağı yerine İnsanlara aş, ne ihtiyacın var, bir sorunun var mı; gibi sorular sorulmalı” diyor. Fatih Sultan Mehmet’in o dönemde bu uyarıyı yapmak ancak muhteşem bir anlayışın etkisi olabilir. Bu sözün mermere yazılmasını herkesin ibret almasını istiyorum. Bu bir medeniyet anlayışıdır. Ayni şekilde Edibali’nin de önemli bir sözü vardır o da der ki. “Milleti yaşat ki devlet yaşasın” diye uyarıda bulunur. Devlet milletin devleti olacaktır. Buraya geldik çok önemli bir konuyu görüşmemiz gerekir. Diğer işlerin telafisi olur. Bazı konuların telafisi olamaz. Bu da onlardan biri. Burada yapılan hatanın vebalini çocukların torunların çeker. Ben buraya siyasi parti sözcüsü olarak gelmedim. Fakat ben CHP’liyim. Bu partili olmakla iftihar ediyorum. Partimiz sadece ülkeyi düşmandan kurtulmasına katkı yapmadı demokrasimizin yerleşmesine de katkı yaptı. Çevremize bir bakalım huzurlu bir ülke var mı? Bunların arasında demokrasiyi savunan tek ülke Türkiye Cumhuriyeti. Çünkü bu ülkenin temeli sağlam. Atamız Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan herkesi eşit olarak değerlendirmiştir. Atamız halkın düşüncesini her zaman ön planda tutmuştur. Düşmanı Anadolu’dan milletin kararlığı ile kovduk. Atamız her zaman millet iradesini ön planda tutmuştur” dedi.

Baykal daha sonra Osmanlı Devletinin kuruluşu sonrası gelişmeleri değerlendirip daha sonra düştüğü duruma dikkat çekti. Baykal kurtuluş savaşında halkı ön planda tutarak kurtuluş savaşını kazandığını belirterek, “Kurtuluş savaşı önderleri her zaman milletinin emrinde olmuştur. Halk bu kurtuluşa destek vermiştir. Tüm engellemelere rağmen ülkemizde parlamentoya dayılı demokrasi bugüne kadar devam etti. Ben bunları konuşmak istiyorum bunu bir partili değil bir vatandaş olarak konuşuyorum. Alanda bir parti bayrağı yok ben endişelerimi dile getirmek için yurdun dört bir yanını dolaşıyorum. Seçimle gelenler bir gün gider bu demokrasinin gereğidir. Kimler geldi geldi geçti. Bunları millet getirdi millet götürdü. Her gelen iktidar bir şeyler yaptı onu takdir ediyoruz. Şimdi tüm yetkileri bir kişinin elinde toplanması isteniyor. Yeni anayasaya baktık ve sorduk bunu kim hazırladı dedik kimse kabullenmedi. Milletvekilleri Anayasa maddelerini okumadan imzaladı. Bu anayasa değişikliği ile 90 yıllık meclis üstünlüğü ortadan kalkıyor mecliste Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir yazısı vardır. Onu yok ediyorlar. Millet egemenliği sona eriyor. Millet devreden çıkıyor. Milletin kaderi tek kişiye bırakılıyor. Bu seçim 2019’da yapılacak insanlarımız fani ne olacağımızı bilemeyiz halkın iradesi ipotek altına alınamaz geleceğimiz için endişeliyiz. Milletin kaderi bir kişiye başlanamaz. Böyle bir anayasa olmaz aşiret düzeninin de bir kuralı vardır. Millet Meclisinin önemli bir görevi vardır halkın sorunlarını meclise iletir. Orada tartışılır ve kanunlaşır. Bu devre dışına bırakılıyor. Bir kişinin kararı ile gerçekleşiyor. Fetva verilir gibi ülke yönetilemez. Böyle olursa millet bölünür ve ayrışır. Şu anda yasalar çıkarılmışken tartışılıyor ondan sonra kanunlaşıyor. Şimdi ise bir kararname ile yasalaşacak, ona hesap soran olamayacak. Getirilen yasa ile memurların güvencesi kaldırılabilir memurlar sözleşmeli yapılır buna karşı çıkan olacak mı? Bir de işçilerin kıdem tazminatını fona devrediyor dense ne olacak. Halkın bu konuda hesap sorması ancak 5 yıl sonra olabilecek. O zamana kadar kim öle kim kala. Bir de Suriyeli dört milyona yakın kişiyi vatandaş yapıp maaş bağlıyorum dense bu konuda karşı çıkacak bir merci yok. Bakanlıklar yeni yönteme göre kaldırılabilecek. Orada çalışanlar işsiz kalacak, yeni bakanlık kurulabilecek. Onun ötesinde ülke eyaletlere bölünebilir. Bunlar halktan gizleyerek yapılabilir. Bu anayasada tuzaklar var. Yasa belirtildiği gibi 18 madde değil, bunlardan etkilenene yüzlerce madde var. 80 milyonluk bir ülke tek kişiye bırakılır mı? Kendi yaşamımızda düşünelim Bir yerin tapusunu yakanlarımıza dahi vermeyiz. Buna rağmen Ülkenin tapusu bir kişiye verilmek isteniyor. Biz milletimizin tapusu milletimizin diyoruz, O tapu kimseye verilemez özellikle bir kişiye verilemez. Ben çok badirelerden geçtim Zincirbozanı gördüm benim beklentim yok ülkemizin geleceği için mücadele veriyorum. Bu yasalarla herkese tuzak var hatta iktidar partisine tuzak var. İktidar partisi de göz ardı ediliyor. Tüm partiler birlikte olursa ülkede huzur olur. Şimdi parti devleti haline getirilmek isteniyor. Başkan kendini yargılayacak olan yargı kurumlarını da kendisi seçiyor. Tüm idarecileri kendisi seçiyor. Ergenekon davalarında iktidar partisini uyardık dikkate almadılar sonuç ortada. Zamanın başbakanı bu davanın savcısıyım dedi ben kendisine ben de avukatıyım dedim. İktidar Ergenekon davasında kiralık ev arar gibi savcı aradılar. Buldukları savcı şimdi nerede. Dolmabahçe’de konuşulanlar verilen sözler ne oldu. Habur’da neler yaşandı özel muhakeme kuruldu devlet görevlileri tarafından teröristler törenle karşılandı. Ülkeyi bu kadar facia yaşatan insanlar dost gibi karşılandı. Güneydoğu halkı PKK nedeniyle en büyük acıyı yaşadı onlarca şehit verdik. Şehirlere patlayıcıları yerleştirdiler. Bunlar görülmedi. Önemli facialara dikkat çektim ki bu kişilere tekrar görev verilirse başımıza nelerin geleceğini belirtmek istedim. Bu yaşananların çok azı yaşansa başka ülkelerde iktidarda kalamaz. 2010 yılanda referandum’da okyanus ötesinden gelen talimatla mezarda olanlara da oy verilmesi istendi. Şimdi o günler aklıma geliyor. Onun sonunda 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Bu kadar hatayı yapanlara ülke teslim edilir mi? Bu yasa geçerse kimin başına ne çorap örüleceği belli değil. Bakıyorum Bir taraftan Cumhurbaşkanı, başbakan ve kamu kurum temsilcileri evet propagandası yapıyor. Bu paralar devletin parası kendi ceplerinden harcama yapmıyorlar. Bizler ise imece usulü kendi imkânlarımızla Bu çalışmayı sürdürüyoruz. Bizlere terörist olarak tanımlıyorlar. Siz terörist misiniz Bana terörist diyenlerin alnını karışlarım” dedi. Daha sonra Deniz Baykal’a çiçek ikram edildi.