HABER MERKEZİ

Anayasanın 2. Maddesi’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni bir sosyal devlet olarak tanımlamak olduğunu hatırlatan Ali Demirkıran, “Bu nedenle sosyal devlet ilkesinin gereği olan politikaların uygulanması ülkemiz için anayasal bir zorunluluktur. Sosyal devlet ilkesinin temel hedefi toplumun tüm kesimlerinin refah düzeyini asgari insanî standartlara yükseltmektir. Bu bağlamda devletin; eğitim, sağlık gibi alanlara yatırım yaparak, bu temel hizmetlerin her vatandaş için ulaşılabilir olmasını sağlamanın yanı sıra; istihdamı sağlayacak politikalar üreterek vatandaşlarının hayatını idame ettirebileceği bir ekonomik sistem inşa etmesi de gerekmektedir” dedi.

“SOSYAL YARDIM HARCAMALARININ  ARTTIRILMASI GEREKİR”

Türkiye’nin son 20 yılda sosyal harcamalarda önemli bir artış kaydetmesine rağmen, OECD ülkeleri arasında sosyal harcamaların gayri safi milli hasılaya oranı açısından 36 ülke arasında 33. sırada yer aldığını söyleyen Demirkıran, açıklamasına şöyle devam etti: “Sosyal koruma harcamalarının artırılması gerekmektedir. Sosyal devletten sadece yardım dağıtmak anlaşılmamalıdır. Eğitim, sağlık gibi temel hizmetlere nitelikli bir şekilde ulaşmak tüm vatandaşlar için bir hak, bunu sağlamak devlet için bir ödevdir. Üretim, sanayi, istihdam politikalarıyla desteklenmeyen bir sosyal yardım politikası pansuman tedbir olarak kalmaya mahkumdur. Amaç; yoksullara yardım etmek değil, yoksulluğu ortadan kaldırmak olmalıdır. Gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldırmaya yönelik politikalar hayata geçirilmelidir. Vatandaşlarımızın vergileriyle gerçekleştirilmekte olan sosyal yardımlar siyasi propaganda aracı olarak kullanılmamalıdır. Sosyal yardımlar ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlarımız için ulaşılabilir olmalıdır. Sosyal yardım harcamalarına ilişkin süreçler şeffaf bir şekilde yürütülmelidir. Tüm vatandaşlarının yardıma ihtiyaç duymadan yaşayabileceği istihdam olanaklarını ortaya çıkaracak üretim ekonomisine geçilmelidir. Sosyal yardımlar seçim dönemlerinde politik bir enstrüman olarak kullanılmamalıdır. Çeşitli afet ve olağanüstü durumlar sonrasında vatandaştan toplanan bağışların harcanması başta olmak üzere tüm süreçlere ilişkin kamuoyu açık bir şekilde bilgilendirilmelidir. Sosyal yardım süreçleri şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.”