CHP’nin 35. kurultayı hafta sonu gerçekleştirildi. Kurultayın ilk gününde CHP Kurultay delegeleri Genel Başkanı seçerken Pazar günü de Parti Meclisi’ne girecek olan 60 kişi için oy kullandı. Kılıçdaroğlu, Cumartesi yapılan seçim sonucu bin 248 delegenin 990’ının oyunu alarak CHP’nin yeniden Genel Başkanı seçildi.

GAYTANCIOĞLU PARTİ MECLİSİNE ADAY OLDU

CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu da 60 kişilik Parti Meclisi’ne aday oldu. 378’inci sırada aday yarışına giren Gaytancıoğlu’nun Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinde olduğu öğrenildi. Gazetemizin baskıya girdiği saatlerde Parti Meclisi seçimi devam ettiğinden kesin sonuçlar ile ilgili geniş bilgiyi yarınki sayımızda bulabilirsiniz.

CHP Keşan İlçe Başkanlığı’ndan CHP’nin 35. Kurultayına katılım olurken, Gaytancıoğlu ve Bircan, Edirne ve ilçelerinden gelen partililere ev sahipliği yaptı.

İŞSİZLİKLE MÜCADELE EDECEĞİZ

990 oyla CHP’nin Genel Başkanı seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlık seçimi için oyunu kullanmasının ardından yaptığı değerlendirmede ise “Yeni bir sayfa açacağız Türkiye’de. Demokrasiyi, özgürlükleri getireceğiz. İşsizlikle mücadele edeceğiz. Yoksulun, fakirin, fukaranın, garip gurebanın partisi olacağız, onların haklarını savunacağız” diye konuştu.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Ankara Arena Spor Salonu’ndan ayrılırken, kurultayın güvenliğini sağlayan polis memurlarına da aracından inerek teşekkür etti ve anı fotoğrafı çektirdi. “Günün en güzel fotoğraflarından biri oldu” diyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, tek tek ellerini sıktığı polislerle, “Soğuk havada dışarıda görev yapıyorsunuz. Bu saate kadar yorduk sizleri. Teşekkür ediyoruz. Kendinize iyi bakın ailelerinize saygı ve sevgilerimi iletin lütfen iyi akşamlar” diyerek vedalaştı.

35. OLAĞAN KURULTAY SONUÇ BİLDİRGESİ
Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, ülkemizi çok partili hayata taşıyan ve Türkiye’ye sosyal demokrasiyi getiren üç büyük devrimin altına imza atmıştır. CHP bu geçmişiyle Türkiye’nin tarihsel dönüşümünün öncü partisidir. CHP Türkiye’yi Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği “çağdaş uygarlık düzeyine taşıma” iddiasının siyasal örgütüdür.
Türkiye’nin bugün ihtiyacını duyduğu dördüncü devrim ise “Özgürlükçü Demokrasi’’dir. İlk üç devrimin sahibi olan CHP, Türkiye’yi “Özgürlükçü Demokrasi”ye ulaştırma kararlılığındadır. Kurultayımız, bu kararlılığın dönüm noktasıdır ve bildirgemiz dördüncü devrimin ana hedeflerini içermektedir.
Dördüncü devrim “Diktatörlük” hedefini somutlaştırmaya çalışan baskı rejiminin en büyük korkusudur. Bu nedenledir ki toplumun tüm kesimlerine yönelik sindirme politikalarını uygulamaya koyan siyasi iktidarın önündeki tek kurumsal engel, gücünü devrimci ruhundan alan Cumhuriyet Halk Partisi ve partimizin fedakâr kadrolarıdır. CHP’nin kendisi dışındaki toplum kesimlerini de kucaklayarak vereceği “Özgürlükçü Demokrasi” mücadelesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni içinde bulunduğu çıkmazdan kurtaracak tek yoldur. Bu yol, siyasi iktidarın tek tipleştiren, kendisi gibi düşünmeyenleri suçlu ve hain ilan eden, çoğulculuğu reddeden uygulamalarına karşı, farklı kimliklerin barış ve kardeşlik ilkesine bağlı kalarak yaşamasını amaçlayan, yeni bir geleceğe Türkiye’yi ulaştıracaktır.
Bu çerçevede 35. Kurultay’ımız önümüzdeki dönemin hedeflerini aşağıdaki şekilde belirlemiş ve bütün parti örgütüne bu doğrultuda çalışma görevi vermiştir:
1) “Parti Devleti Düzenine” son verilecek, saydam ve hesap verebilir bir hukuk devleti kurulmalıdır.
2) Yargı, siyasetin ve her türlü güç odağının kontrolünden kurtarılmalı, “özel güdümlü” yargı uygulamalarına son verilmeli, yargı bağımsızlığı tam olarak sağlanmalıdır.
3) Darbe hukuku ve onu tahkim eden tüm düzenlemeler kaldırılmalı, hak ve özgürlükler hiçbir ayrım yapmaksızın tüm yurttaşlarımız için kesin güvence altına alınmalıdır.
4) Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasaları, milli iradenin kusursuz temsilini sağlamak üzere değiştirilmeli, lider sultasına son verilerek milletin vekilini milletin seçeceği, halkın iradesinin Meclis’te baraja takılmadan temsil edilebileceği demokratik siyaset rejimi getirilmelidir.
5) Kuvvetleri tek elde toplamaya dönük girişimler boşa çıkarılarak, kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter demokrasi güçlü ve etkin kılınmalıdır. Parlamento güçlendirilmeli, parlamento üzerindeki her türlü vesayete son verilmelidir.
6) Merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk paylaşımı, halkın ihtiyaçlarını gözeterek, en üst düzeyde katılım sağlanabilecek şekilde belirlenmelidir. Yerel yönetimler güçlendirilmeli, bu doğrultuda ilk adım olarak Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı üzerindeki şerhler kaldırılmalıdır.
7) Cumhurbaşkanlığı makamı, Anayasayı çiğneyen pozisyondan kurtarılmalı, Anayasal sınırlar içine çekilerek, demokratik süreç içerisinde anayasaya saygılı bir Cumhurbaşkanı’nın göreve gelmesi sağlanmalıdır.
8) Düşünce ve ifade özgürlüğü, örgütlenme, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlükleri başta olmak üzere temel hak ve özgürlükler önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
9) Aileden başlayarak, hayatın her alanında ve devlette her türlü otoriterleşmeye son verilmelidir. 
10) Basın özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalı, tutuklu gazeteciler ayıbına son verilmeli, medya 4. kuvvet olarak anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
11) Kürt sorunu salt güvenlikçi politikalarla çözülemez. Toplumsal barış, yalancı çözüm süreçleri ile inşa edilemez. Etnik köken ve inanç temelinde siyaset kıskacına alınmış olan sorun, barışın toplumsallaştırılmasını hedefleyen Üçüncü Yol Perspektifi ile aşılmalıdır. Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde, milletin temsil edildiği TBMM zemininde toplumsal uzlaşma ve ortak akıl ekseninde çözülmelidir.
12) Laiklik, inançların ve yaşam tarzlarının güvencesidir. Devletin tüm inançlara saygılı, tüm inançlara eşit mesafede olacağı bir laiklik anlayışı güçlü bir şekilde kurulmalıdır.
13) Her türlü ayrımcılığa ve ekonomik, toplumsal, siyasal eşitsizliklere karşı topyekûn mücadele edilmelidir. Hak ve eşitlik temelinde kadınlar ve gençler desteklenmeli, engellilere ve toplumun dezavantajlı kesimlerine fırsat eşitliği sağlanmalıdır. 
14) Kalkınmayı yalnızca zenginleşme olarak anlayan yaklaşıma son verilmeli, insani kalkınma öncelikleri gözetilmelidir. Yüksek teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli üretim yapan, kalkınmanın merkezine insanı koyan, güçlü ekonomi ile zengin bir refah toplumu yaratılmalıdır. 
15) İnsanı, çevreyi ve doğal yaşamı yok sayan, para kazanma hırsını her türlü toplumsal, insani değerin önüne koyan üretim anlayışına son verilmelidir. Küresel ısınma ve çevre kirliliğine karşı ekonomide dönüşüm ve sürdürülebilirlik sağlanmalıdır.
16) Sosyal devlet kurulmalı, hak temelli uygulamalarla zenginliğin adaletli paylaşımı ve sosyal adalet sağlanmalıdır. 
17) Eğitim reformuyla, aklın ve bilimsel düşüncenin egemen olduğu, bilgi çağını yakalamış, evrensel değerlerle donatılmış bir eğitim sistemi kurulmalı, eğitim kalkınmanın temeli ve motor gücü olarak çağdaş bir anlayışla ele alınmalıdır.
18) Üniversitelerin üzerindeki iktidar baskısı kaldırılmalı, akademik özgürlüğün temel koşulları sağlanmalıdır.
19) Sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmak her yurttaşın anayasal hakkıdır. Ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmeti sağlayan, sosyal adaleti temel alan bir sağlık politikası inşa edilmelidir.
20) “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi ekseninde, yayılmacı ve maceracı tuzaklara düşmeden, komşularla iyi ilişkileri esas alan, AB üyeliğini hedefleyen, inanç ve mezhep odaklı siyaseti dışlayan bir dış politika oluşturulmalıdır.
21) Ülkenin her yerinde huzur ve barışın tesis edildiği, terör saldırıları karşısında vatandaşların can güvenliğinin sağlandığı, insan haklarına saygılı bir güvenlik politikası oluşturulmalıdır.