Dün birkaç soru sorduk, yorumlar yaptık…

Bugün kaldığımız yerden devam edelim.

4- SAYAÇ ZORUNLU, “NEREDEN ALIRSAN AL”

Sayın Başkan ve yardımcıları, basın toplantısında ısrarla Erikli’de ön ödemeli su sayacı kullanılacağını söylediler. Eski sayaçlar mühürlenecekmiş, kanuni hakları varmış…

Keşan’da da bu uygulama var. Yeni aboneliklerde artık eski sayaçlar kullanılamıyor…

Su faturası tahsilâtı derdini ortadan kaldırmak adına mantıklı…

Ama daha önce de söyledik, meclis kararıyla zorunlu tuttuğunuz bir uygulamanın bedelini halka ödetemezsiniz…

Yani ön ödemeli sayaç zorunlu ama “biz satmıyoruz, istediğiniz yerden alın”  demek…

Bu bence olmadı.. Ki yatırım bedelini de halk ödüyor zaten…

Eski sayaçlar ise belediyeden alınabiliyordu…

Bunlar niye alınamıyor?

Siz yine satmayın, bedava da vermeyin…

Ama insanları da tüccarın eline bırakmayın…

Bu sayaçlar şu anda 1000 TL civarında…

Yaz aylarına girerken, döviz kuru ve talep patlaması ile ne olur bilemem…

Meclis’te ve komisyonda bununla ilgili de bir çalışma yapılabilirdi…

Yapılmamış…

5- %20 İNSANİ SU İNDİRİMİ İPTAL EDİLDİ,

YENİ SAYAÇLARA %30 SU İNDİRİMİ SAĞLANIYOR

Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Yakup Balcı, Kasım ayı meclis toplantısında bir önerge vermişti.

Özetle dedi ki; “Sayıştay, İSKİ’nin insani su kullanımı indiriminin,  kamu zararı doğurduğu raporunu verdi. Biz de yüzde 20 indirim uyguluyoruz. O yüzden aynı zarar bizde de olur. Kaldıralım…”

Meclis, tartışmaya gerek duymadan “hay hay” dedi…

İndirimi oy birliği ile getiren Meclis, oy birliği ile iptal etmiş oldu…

Tamam… İnsani su kullanım hakkı indirimi kamu zararı oluşturuyor ise…

Akıllı sayaç kullananlara %30 indirim kampanyası… Kamu zararı doğurmuyor mu?

6- EV KİRASI HESABI

Sayın Helvacıoğlu devam ediyor, diyor ki; “6,625.00 TL 6-7 günlük ev kirası…”

E tabi canım ne var bunda geceliğini 1,100 liradan verirsen, doğru…

50 personel çalıştıran, dünya kadar vergi verip turizmi geliştiren hotel, 750 TL…

Al anahtarı git, 1,100 TL… (Bu yaz 1,500’ü görür)

Turizmi emlakçının eline bırakmışız… Bodrum olmaktan falan bahsediyoruz…

Ya evini kiraya vermeyenler? Onların suçu ne?

Tarifede bu ayırım da yok…

Ama kanunlarda eşitlik ilkesi vardı değil mi?

Bana göre ise eşitlik, her zaman en büyük adaletsizlik olmuştur…

40 yıl çalışıp iki göz ev yapan ve evini ev olarak kullananlar ile…

Evi dükkâna çevirip, her sene bir ev parası kazananlara aynı tarife…

Olmaz abi…

7- KOMİSYON RAPORUNUN 6. MADDESİ’NDEKİ “UZMAN” KİM?

Mecliste onaylanan komisyon raporunun 6. maddesi ise bir hayli ilginç.

Diyor ki maddede; “Erikli halkından gelen su katılım bedelinin hakkaniyete ve hukuka aykırı belirlendiği yönündeki şikayet dilekçelerinin sağlıklı olarak değerlendirilip karar verilmesi adına ilgili proje dahilinde Erikli sahili su hattı dışında, başkaca güzergahlarda da su hattı çekildiği GÖRÜLEREK, su katılım bedellerinin kimler adına ve ne oranda (pay ve paydaşlarının) belirlenmesi hususunda belediye kanunu 24. maddesi 6. fıkrası uyarınca UZMAN KİŞİLERDEN rapor ve görüş alınmasına, alınacak rapor akabinde şikayet dilekçeleri hakkında karar verilmesine, alınacak rapor akabinde şikayet dilekçeleri ve bu doğrultuda katılım payı bedellerinin plan ve bütçe komisyonunca tekrar görüşülmesine kadar verilmiştir.”

Yani, uzman görüşü alınacak ve karara göre hareket edilecek…

Benim bildiğim uzman görüşünün hukukta bir geçerliliği yoktur.

Hukuk, mahkeme yoluyla işler ve mahkemelerce atanan “bilirkişi raporu” esas alınır…

Hatta bu bilirkişi raporu bile başlı başına tam delil sayılmaz…

Şimdi “uzman” görüşü alacaksınız da… Bu uzman kim?

Parayla tutulan özel bir uzmanın vereceği rapora halk ne kadar güvenecek?

Diyelim ki uzman, Erikli halkını haklı gördü ve raporu bu doğrultuda yazdı…

Ne yapacaksınız, bu kez Yayla ve Danişment halkına ne diyeceksiniz?

“Biz çok direndik sizden para toplamamak için ama bakın uzman böyle dedi” mi?

Sonra da Erikli halkından toplanan bedellerin bir kısmının iade süreci başlayacak…

Öyle mi?

Başkan diyor ya; “Geç kalırsanız bu yaz Erikli’de kaos olur” diye…

Haklı, bu yaz Erikli’yi kaos bekliyor…

Ama neden çıkacağını bilemiyorum, şimdilik…

8- BAŞKAN, MECLİSİ ATEŞE ATTI

Son maddeden anladığım şu ki…

“Biz tarifeyi, 7 ay önceki gibi onaylayalım…

Ama itirazlar için de bir uzman görüşü hazırlatarak… Durumu kurtaralım…”

Peki ya, Erikli halkından birileri….

Toplu olarak mahkeme yoluna gider ise?..

Ki bunun olacağı çok belli…

O zaman ne olacak?

Şu olacak…

Belediye diyecek ki;

“Burası mücavir alandır. Mücavir alana yapılan yatırımlar, ilçe merkezinde yaşayan vatandaşlar için planlanan yatırımları engelleyemez. O yüzden parayı Erikli halkından topladık. Bu karar da Meclis’ten oy birliği ile geçmiştir…”

Ha bu savunmayı mahkeme kabul eder mi? Bilemem…

Bunlar benim sadece öngörü ve yorumlarım…

Aksi hükümde, Meclis’in tamamen hukuksuz karar aldığı tescil edilmiş olur…

Bunun siyasi bedeli ne olur? Onu da zaman gösterir..

Gerçek şu ki Başkan, kararın oy birliği ile alınmasını bir şekilde sağladı ve kendisini olası bir hukuk sürecinde Meclis kalkanıyla koruma altına almış oldu…

Tabi bunların hiç biri yaşanmayabilir de….

Yani herkes ne kadar itiraz etse de; “uğraşamayız” deyip…

Geri adım atabilir… Ve bu defter de böylece kapanabilir…

9- 22 KASIM’DAN 16 ARALIK’A NE DEĞİŞTİ?

Sadece merak ettiğim şu…

Sayın Başkan, 22 Kasım’daki ikinci oturumda…

Millet İttifakı meclis üyelerini…

Yayın tarihi saptırılmış videolarla yargılayıp…

Demediğini bırakmamış iken…

Millet İttifakı’nı, iş bilmezlik ile Keşan’ın önüne engel olmakla suçlar iken…

Olayı, vatandaşların haksız para talebine itirazından çıkarıp…

Meclis üyelerine demediğini bırakmamış iken…

Hatta Sayın Başkan, muhalefet meclis üyelerini, Erikli halkını kışkırtmakla itham ederken…

Seviye ve üslubun yerle yeksan olduğu toplantıdan sonra…

Ne oldu da… 16 Aralık’taki olağanüstü meclis toplantısında…

Komisyon kararları, Meclis’te oy birliği ile şak diye geçiverdi?

Sorgusuz, sualsiz, sessiz, sedasız…?

SONUÇ

Bu konuda konuştuğum yazlığı olan kişiler, “biz bu parayı ödemeyiz” demiyor…

“Neden diğer yerlerin bedelini de biz ödüyoruz?” diyor…

Hakkaniyeti ve adaleti bulmak lazım diye düşünüyorum…

“Lüks” olarak adlandırılan mücavir alanlara hizmet götürürken…

Tabi ki belediyenin bundan en az seviyede etkilenmesi lazım…

Çünkü Keşan’ın 12 ay kahrını çeken insanlarımızın birçoğu…

Yazlıkların sefasını süremiyor…

Ancak yine de “belediyeciliğin”, bir gerekliliği ve sorumluluğu da olmalı…

Parayla satın alınan hizmeti, kimseye “büyük iş yaptık” diye yutturamazsınız…

Tarifler belirlenirken adalet sağlanmadı…

Evinde yaşayan ile evini kiraya veren ayırt edilmedi…

Aynı projeden diğer yerlere de (Yayla, Danişment) yatırım yapıldıysa…

Oraların mali yükümlülükleri pay edilmedi…

Erikli’de yaşamanın bir bedeli var elbet…

Devlet bile bu bedeli ödetiyor artık…

Parasını vermeden kumsala adım atılmıyor…

Herkes Erikli’nin ve diğer yazlık alanların…

Bir yerlerinden tutmuş…

Savanadaki aslan sürüsüne yakalanmış antilop gibi…

Kim neresinden ne koparırsa artık…

Neyse benim yazlığım yok…

Neden bu işe bu kadar kafa yordum? Bilmiyorum…

Olsun, işimizi yapmış olduk…

Yazdık, çizdik, sorularımızı sorduk…

Cevap gelir mi? Sanmam…

Herkes kabuğuna çekilir…

Sessizlik çöker gün batımıyla beraber…

Ve su akar yolunu bulur

“ACİL KODU” İLE ÇAĞRI

Aradaki paragrafların içinde kaynayıp gitmesin diye özellikle sona sakladım…

Tüm bu işlerin bedeli, çekilen 5 yıllık kredi ile ödeniyor…

Başkan çok ısrar etmiş, “20 yıl – 30 yıl çekelim” diye…

Meclis, faiz gerekçesiyle itiraz etmiş… 5 yıla ikna olmuş…

Meclis bu konuda haklıydı

Hiçbir Keşanlı, Erikli’ye ya da başka bir mücavir alana yapılan yatırımın faizini…

30 yıl boyunca ödemek zorunda değil…

Ki, anlaşıldığı üzere bu yatırımın bedelini…

Orada yaşayan halktan alacaksınız…

Peşin ödemelerin haricinde, taksitli ödemeler için teminat istenecek…

Yani Sayın Başkan’ın sürekli söylediği…

“Keşan’ın tüm kredi ve yatırım hakkını Erikli’ye kullandık” sözü…

Geçerliliğini yitirmiş oluyor…

Şimdi Meclis’e “acil kodu” ile çağrıda bulunuyorum…

Madem bu kararların tamamına imza attınız…

Artık ateşten gömleği giymenin zamanı geldi…

Tüm limitleri zorlayarak…

Alınabilecek en uzun vadede kredi alıp…

Keşan’ın ve esnafın derin bir yarası olan pazaryerinin üzerini kapatmak için…

Derhal harekete geçin…

Dağ başında sohbet etmeyi bırakın…

Ve Keşan halkının gerçek sorunları için kolları sıvayın…