AYGÜL KONAR

Danışmanlar, bu sararmaların pek çok yaprak bitinin yaydığı virüse benzediklerini belirtirken, virüsün bitkilerin birbirine temas etmesi sırasında, tohum ve polen taşınmadığını kaydetti.

“EN BÜYÜK BELİRTİSİ BOĞUM ARALARININ KISALMASI İLE ORTAYA ÇIKAN CÜCELEŞMESİDİR”

Virüsün tarladaki belirtilerinden bahseden danışmanlar, “Buğday başaklanma dönemine girerken çoğu yerde alan alan sararmalar, bitki boyunda çökmeler gözlenmeye başlandı. Bu sararma pek çok yaprak bitinin yağdığı virüse benzemektedir. Virüs bitkilerin birbirlerine teması, tohum ve polen ile taşınmaz. Tarlada ki belirtileri besin ve su eksikliğine benzemektedir. Belirtileri bitkinin bulunduğu dönem, çeşidi ve çevresel faktörlere bağlı olarak değişmektedir. En büyük belirtisi boğum aralarının kısalması ile ortaya çıkan cüceleşmesidir. Cüceleşme, baş oluşturmayacak kadar şiddetli olabilir veya bulaşık olmayan bitkilerden çok dikkatli bakılmayacak kadar belli olmayabilir” ifadelerini kullandı.

“BİTKİYE BULAŞAN VİRÜS 3 HAFTA SONRA GÖZÜKMEYE BAŞLAR”

Bulaşık bitkilerdeki belirtilerin yaşlı yapraklardaki renk değişimi olduğunu söyleyen danışmanlar, açıklamalarının devamında, “Renksizleşme enfeksiyondan 1-3 hafta sonra başlar. Yani bitkiye bulaşan virüs bitkideki renk değişiminin hemen gözükmeyip 3 hafta sonra gözükmeye başlanması demektir. Bitkide ne zaman renk değişimini gördüysek 3 hafta öncesinde bulaşmış oluyor virüs. Virüs vektörleri (taşıyıcısı) yaprak bitlerini uzaklaştırırsak bitkinin enfekte olmasını engellemiş oluruz. Diğer belirtileri arasında yaprakların kıvrılması, sertleşmesi, testere dişli yapraklar, başaklanma ve çiçeklenmede azalma, kısırlık, danelerin dolmaması, az ve küçük dane oluşumu ve dolayısıyla ürün kayıpları yer almaktadır. Kayıplar ürün çeşidine göre, ekim zamanına göre ve bulaşık bitkilerin sayısına göre değişmektedir. Tarla kontrollerinde geç ekilen ekinlerde bu belirtilerin çok az olduğunu görmüş olduk” dediler.

“ÇEŞİT SEÇİMİNDE BÖLGEMİZE UYGUN YENİ ÇEŞİTLER TERCİH EDİLMELİ”

Açıklamalarına virüsle mücadele yöntemlerinden bahseden danışmanlar, son olarak şunlara yer verdi: “İlk sıraya kültürel önlemleri yazmalıyız. Küresel ısınmanın sonucu olarak bölgemizde iklim değişikliği yaşanmakta olup çeşit seçiminde bölgemize uygun yeni çeşitler tercih edilmeli, virüs ve hastalıklara dayanıklı olmalıdır. Aşırı ve erken gübrelemeden kaçınmalıyız. Yaprak biti popülasyonun yoğunluğundan kaçınmak için kasım ayının ikinci haftasından sonra ekim yapmaya başlamalıyız. Kesinlikle anıza ekim yapmamalıyız. Ekim nöbeti mutlaka uygulamalıyız. Tarlaya üst üste buğday ekmekten veya buğday üstüne arpa, yulaf gibi bir başka tahıl ekmekten kaçınmalıyız. Sık buğdaylarda yaprakbitlerinin bitkiden bitkiye taşınması kolaylaşarak hastalık için uygun ortam sağlanmış olur. Tarla kenarlarındaki yabancı otlar ile mücadele edilmelidir. Yaprakbitlerine barınak görevi gören bu yabancı otlarla mücadele edilmezse virüsler varlığını sürekli koruyacak ve hastalık her yıl artacaktır.”