** 10 yıl önce dekarı bin TL’den alıcı bulamayan araziler, şu anda dekarı 6 bin TL’ye verilmiyor

** Kiraz üreticileri İlhan Taban ve Ahmet Karaca, meyve yetiştiriciliğinin gelecek vadettiğini söyledi

** Çeribaşı kirazının kilosu geçen yıl 5,25 TL’den pazarlandı

 

Neşe TOSUN

 

Enez’e bağlı Çeribaşı Köyü’nde kiraz yetiştiriciliği yapan üreticilerle görüştük. 2005 yılından bu yana kiraz yetiştiriciliği yapılan Çeribaşı’nda, alınan verimden sonra çilek yetiştiriciliğine de başlandı. Çeribaşı köyü, bölgede meyve yetiştiriciliğinde marka olma yolunda ilerliyor.

Çeribaşı’nda kiraz yetiştiriciliği yapan İlhan Taban ve Ahmet Karaca, üreticilere meyve yetiştiriciliği yapmaları konusunda da çağrıda bulundu.

Kiraz yetiştiriciliğine 2005 yılında 1,5 dönümlük arazide 120 kiraz ağacı dikerek başladığını bildiren Taban, 2007 yılında da 3 bin dönüm araziye tamamlayarak, fidan sayısını 240’a çıkardığını söyledi. Aynı yıl bir önceki dikimden 150-200 kilogram civarında verim aldıklarını belirten İlhan Taban, 2008 yılında da 23 dönümlük araziye devlet destekli banka kredisi kullanarak kiraz ağacı dikimi gerçekleştirdiğini bildirdi.

Taban, “Devlet destekli kredi kullanarak 23 dönümlük araziye gerçekleştirdiğim ağaç dikimi için cebimden bir lira çıkmadı. 4-5 yılda da kendini amorti etti.” dedi.

Meyvelerin geçirgen, kumlu ve meyilli toprakları sevdiğini ve gerek Çeribaşı köyünde gerekse bölgede bu yapıda bir toprağın hakim olduğunu ifade eden İlhan Taban, “Ancak ben bu işe başlarken toprağın verimliliğini göz önüne alarak başlamadım ve bilgim de yoktu. Kiraz ağacı ekmemin sebebi anneannem 50 sene önce bahçemize 10 tane klasik kiraz ağacı dikmişti ve kiraz yapmadığına hiç tanık olmadım. Ne budama ne ilaçlama yapıldı ancak kendi kendine kiraz verdi. Ben de bundan ilham alarak başladım. Toprağın verimliliğini ise sonradan yaptığımız inceleme ve araştırmalarda öğrendik.” şeklinde konuştu.

600 DÖNÜM ARAZİDE KİRAZ AĞACI EKİLİ

Kiraz yetiştiricisi Ahmet Karaca da Taban’dan 2 yıl sonra kiraz yetiştiriciliğine başladığını ve şu anda bölgede toplam 600 dönümlük arazide kiraz yetiştiriciliği yapıldığını belirtti.

Karaca, kiraz yetiştiriciliğinin Çeribaşı’dan sonra Vakıf, Yenice, Küçükevren ve Büyükevren köylerinde yapıldığını kaydetti.

Karaca ve Taban, yetiştirdikleri kirazın pazarlama problemi olmadığına da işaret ederek, “Geçen yıl kilosunu 5,25 TL’den verdik. 100 ton kiraz üretsek alıcısı var. Şu anda hasat zamanı bir firma gelip ürünümüzü alıyor ancak daha çok yetiştirsek daha fazla firma gelecek ve rekabet de olacak.” dedi.

10 DÖNÜM ARAZİSİ OLANIN AYLIK GELİRİ 2 BİN TL

2 kiraz ağacından alınan verimin 1 dekarlık alana ekilen buğdaya karşılık geldiğini dile getiren İlhan Taban, şunları ifade etti:

“Bölge üreticisi meyveciliğe yönelsin. 1 dekar araziye ektiğin buğdaydan 400 kilogram verim alırsın ve karşılığı 70 TL’den 280 TL yapar. Bir kiraz ağacı ise 20 kilogram kiraz yapar ve iki ağaçtan 40 kilo kiraz alırsın. 5 TL’den de 200 TL yapar. Bir de önemli olan tesisi kurmaktır. Fabrikayı herkes çalıştırır ama karar vermek ve bu işe girmek önemlidir. Zaten kurulduktan sonra bir hasat döneminde işçiye ihtiyacın vardır. Diğer zamanlarda işçiye gereksinim yoktur. İnsanlar aylık 1500 TL maaşla çalışıyor. Şu anda 10 dönüm arazisi olan ve kiraz diken bir kişinin aylık geliri 2 bin TL’nin altına düşmez. Aynı devlet memuru gibi sabah 08.30’da tarlasına gelsin, 17.30’da evine gitsin. İsterse cumartesi ve pazar günleri hiç uğramasın.”

ALTERNATİF ÜRÜNLERE YÖNELİNMELİ

Hayvancılık ve tarımda girdilerin yüksek olduğunu ve üreticinin para kazanamadığını belirten Karaca da, “Eğer para kazanamıyorsan, para kazanacağın alternatif ürünlere yönelmek zorundasın. Sulu tarımda 2 bin dönüm arazin varsa totalde para kazanırsın. 500 bin TL alırsın ama bunun zaten 300 bin TL’si masraftır ve üreticiye 200 bin TL kalır. Ancak küçük üreticinin tarım ve hayvancılıktan para kazanması çok zor.” diye konuştu.

Çeribaşı kirazının Lapseki kirazından daha kaliteli olduğunu da öne süren İlhan Taban, “Lapseki’de deniz olduğu ve hakim rüzgar kuzey estiği için tuzlu su bahçelere vuruyor. Tuzlu su ve nem de kirazı yumuşatıyor. Bizim buralarda ise hakim rüzgar kuzey estiği ancak deniz almadığı için kirazımız sert kalıyor. Bölgede yetişen kirazın çapı ise 2.6 ila 2.8 aralığında.” dedi.

ARAZİLERİMİZ DEĞERLENDİ

Kiraz yetiştiriciliği ile birlikte bölgedeki arazi fiyatlarında da fahiş bir yükselme olduğunu kaydeden Taban, şunları söyledi:

“Bundan 10 yıl önce dekarı bin TL’den arazi satamıyorduk. Şimdi ise 6 bin TL’den alamazsınız. Ben ise yerlerimi 20 bin TL teklif etseler, vermem. Kiraz yetiştiriciliğinde alınan verimle arazilerimiz de değerlendi ve bu bizleri oldukça memnun etti.”

İlhan Taban, ihracatçılara seslerini yine kendileri duyurduklarını belirterek, 4 yıl önce Lapseki’ye ürününü kendisinin götürdüğünü ancak 2 yıldan bu yana da firmanın hasat zamanı gelip kantar kurduğunu ve ürünü yerinde aldığını söyledi.

ÖZKAN: BÖLGENİN ÖNÜ AÇIK

Aynı gün Çeribaşı Köyü’ne gelen ve kiraz bahçelerinde inceleme yapan Alara Fidan Üretim ve Pazarlama A.Ş.’nin Satış Müdürü Halil İbrahim Özkan, 2 yıldır bölgedeki kirazı aldıklarını ve memnun olduklarını ifade etti.

Kiraz yetiştiriciliğinin gelecek vadettiğini söyleyen Özkan, “Bölgenin ayrıca bir avantajı da Çanakkale, İzmir, Denizli ve Manisa’daki kiraz hasadının sonuna, Isparta ve Afyon’daki kiraz hasadının başlamasından 1 hafta öncesine denk geliyor. Bu boşluğu doldurduğu için de avantajlı bir bölge. Şu anda buradan alım yapan tek firmayız ancak daha çok ekim yapılırsa daha çok firma gelir ve rekabet de artar. Lapseki’ye bazen 15-20 firmanın geldiği oluyor. Burası yeni bir bölge ve biraz insanımız tembel! Birden yönelmiyorlar. Birileri yapacak, görecekler, olursa onlar da yönelecekler. Ama sanıyorum ki birkaç yıl sonra randımana geçilecek. Önü açık bir bölge olarak değerlendiriyorum.” şeklinde konuştu.

TARSİM SAĞLIKLI İŞLEMİYOR

Son olarak üretici İlhan Taban, arazilerin sigortalanması konusunda serzenişte bulunarak, TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu)’in sağlıklı işlemediğini öne sürdü.

Arazilerinin hiçbirinin sigortalı olmadığını çünkü %20’nin altında oluşan hasarın ödenmediğini belirten Taban, “4 bin TL’ye tarlanı sigortalatıyorsun ancak bir sel, afet olduğunda eğer tarlanda %15 ya da %19 oranında zarar varsa bunu karşılamıyor. Peki bu hasar tespitinin kriteri neye göre belirleniyor? Burada bir muamma var. Ben 10 bin TL sigorta bedeli ödeyeyim ama zararım yüzde kaç oranında çıkarsa bu bedel ödensin. İster %10 zarar olsun ister %50. Bu zararın karşılığı oran dikkate alınmadan ödenmeli. Böyle olmayınca da üretici tarlalarını sigortalamaktan vazgeçti. Çünkü emsallerini üretici arkadaşlarımızda gördük.” dedi.

Ahmet Karaca ve İlhan Taban, bölgede ayrıca kiraz yetiştiriciliğinden sonra çilek üretiminde de önemli mesafe katedildiğini belirtti.