HABER MERKEZİ

Okan Gaytancıoğlu, konuşmasında şunları söyledi: “Anlıyoruz ki hazinede para yok. ‘Artık taksitle ödeyelim, peşin öderseniz indirim yapalım.’ gibi 14'üncü, 15'inci, 16'ncı ve 17'nci maddelerde var. Yani hazine arazilerine gözünüzü diktiniz, lojmanlara gözünüzü diktiniz, ‘Bunları satalım.’ diyorsunuz. Niye bunların içerisinde ‘Kullananlara kolaylık sağlayalım ya da çiftçilere bedelsiz devredelim.’ diye maddeler yok? Yok, çünkü sizin öyle bir derdiniz yok. Hazine arazileri fazla, siz daha da fazlalaştırdınız. Bilmiyorum, bundan dört sene önce bizim de karşı çıktığımız Devlet Su İşlerine teslim edilen bir Toplulaştırma Yasası da geçti. Yapamaz dedik, Toprak Reformu Bölge Müdürlükleri toplulaştırmayı yapar dedik. Siz, personelini de aldınız Devlet Su İşlerine verdiniz ama yapamıyorlar. Devlet Su İşleri de gitti, ihale açtı. Şimdi, köylere 2 genç çocuk geliyor, laptopu açıyorlar, haritalar çıkartıyorlar, ona buna arazileri veriyorlar. Vatandaş itiraz ediyor, 3 tane itiraz etme hakkı var. ‘Toprak toplulaştırması’ adı altında vatandaştan araziler kesiyorsunuz. Bu araziler sayesinde ne oluyor biliyor musunuz? Her köyde en az 500 dekar, 1.000 dekar hazineye arazi katıyorsunuz. Yani siz toplulaştırma yapmıyorsunuz, aslında kamulaştırma yapıyorsunuz. Yani bu da bir şekilde gasp. Hazine arazisi yaratıyorsunuz. Sonra ne yapacaksınız? Tabii ki yandaşlarınıza satacaksınız. Kim alacak bunları? Biz diyoruz ki ekenler biçenler alsın” dedi.

Halen ekilmeyen 35 milyon dönüm arazi olduğunu ifade eden Okan Gaytancıoğlu, “Ucube projeler geliştiriyorsunuz, diyorsunuz ki: ‘Yani boş olan arazileri vatandaş eksin, biz ona yüzde 75 tohum desteği verelim.’ Arkadaşlar, böyle bir proje yapıyorsunuz ama vatandaşta ne traktör var, hadi traktör olsa da traktörüne alabilecek mazot var mı? Mazot kaç para? Hadi mazotu buldu; gübre atabilecek mi? Gübre kaç para? Siz bunları hiç bilmiyorsunuz. Türkiye bir gıda krizine gidiyor. Bakın, daha önceden de çok defa uyardık; her hafta bir ürünü konuşuyor medya. Neyi konuşuyor? Geçen hafta şekeri konuştu, ondan önce eti konuştu, ekmeği konuşuyor, meyve sebzeyi konuşuyor. Yani neden konuşuyor? Tamamen plansızlıktan, tamamen üretimi ve üreticiyi desteklememekten. Madem ki buraya bir torba yasa getirdiniz, hazine arazilerini de kapsıyor. Hazine arazisini işleyenlerin başına bir şey geldiği zaman... Ne geldi? Doğal bir afet geldi, dolu yağdı örneğin; sigorta kapsamında mı? Hayır. Vatandaşın arazisi var, onun yanında da bir hazine arazisi var, vatandaş ikisini de işliyor, birini sigortalayabiliyor, diğerini sigortalayamıyor. Madem öyle, bu torba yasanın içerisine böyle bir madde koysaydınız, o zaman biz de destek verseydik. Deseydik ki: ‘Evet, hazine arazisini işleyen vatandaşın tarlasına dolu yağdı, yangın oldu ya da başka bir sel oldu; bu da sigorta kapsamına alınsın, TARSİM kapsamına alınsın.’ Bunu yapmıyorsunuz, neden yapmıyorsunuz? Ben de bilmiyorum, bu son derece yanlış. Bakın, Türkiye'nin en büyük sorunu üretimsizlik, üretimi planlayamama. Siz hiçbir şekilde geleceği öngörmüyorsunuz, ucube projelerle günü kurtarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız, bildiğiniz bir tek şey var: ‘Gümrük vergilerini sıfırlayalım.’ Sıfırlaya sıfırlaya ne hâle geldik? 150 dolarlık buğday 450 dolar oldu, 350 dolarlık ayçiçeği 900 dolar oldu. Siz bunları neden öngöremiyorsunuz? Biz söylüyoruz. Ne yapmak lazım? Çözüm tek; sadece çiftçiyi desteklemek lazım. Destekleme bütçesini artırın diyoruz, siz ‘Yok.’ diyorsunuz ama ondan sonra Genel Başkanınız çıkıyor, diyor ‘Müjde! Destekleme bütçesine 3,2 milyar koyduk.’ Bize de diyor ki: ‘Ey Ce-Ha-Pe, haberiniz var mı?’ Var kardeşim, biliyoruz ama bu destekleme bütçesini çiftçi ne zaman kullanacak? 2022 bütçesi biliyorsunuz, seneye kullanılacak yani 3,2 milyar destek yapıyorsunuz ama çiftçinin cebine girmiyor. Yani destekleri zamanında ödemiyorsunuz, her şeyiniz, bütün her şeyiniz kesinlikle plansız, günübirlik politikalarla insanları yönetiyorsunuz. Artık Türkiye'nin gündeminde açlık var, açlık!”