AYGÜL KONAR

14 Mayıs 2020 Perşembe günü, “14 Mayıs Çiftçiler Günü” dolayısıyla ‘Evde Kal’ programına konuk olan Şen, Öztürk ve Yetim salgın döneminde tarımı ve çiftçileri konuşurken, çiftçilerin sorunlarını ve taleplerini konuştular.

HAYVANCILIK VEYA ARAZİDE YAPILAN TARIMDA KEŞAN’DA ÇOK İYİ DURUMDAYIZ”

Programın ilk konuğu olan Hasan Şen, her zaman, her koşulda olduğu gibi üretmeye devam eden, sofraları boş bırakmayan fedakâr çiftçilerin 14 Mayıs Çiftçiler Günü’nü kutladı ve Keşan’daki hayvancılık ve sebze-meyve tarımı ile ilgili şunları söyledi: “Keşan, tarımın her kesiminde, her dalında olan bir bölge. Buğdaydan çeltiğe, arpa, mısır, meyvecilik olsun bu konu da üretim yapan 550 bin dekar arazisi mevcut olan bir ilçe. 2020 yılında buğday ekili alanımız 230 bin 500 dekar. Bundan üretim olarak beklentimiz, 115 bin ton verim olması. Çeltik ekimi, 30 bin dekar, bundan beklentimiz 27 bin ton. Arpa, 22 bin dekar. Mısır 850 dekar. Çiftçi mısırı dane olarak üretiyor. Ayçiçeğinde de tahmini olarak 260 bin dekar ekim var. Tarım olarak çeşitliliğimiz, arazilerimizde verimimiz iyi. Bunu yanında meyvecilik konusunda 2 bin 500 dekar bir badem 2 bin 750 dekar ceviz alanımız da mevcut. Bazı köylerimizde sebzecilik var. Edirne ili genelinde 160 bin büyükbaş hayvan var. Bunun 28 bini Keşan ve köylerinde mevcut. Yine il genelinde 355 bin küçükbaş hayvan mevcut. Bunun 100 bin adedi Keşan ve köylerinde. Keşan’da şu anda Türkiye’nin sayılı Ticaret Borsası bünyesinde Keşan Belediyesi’ne ait olan mezbaha var. Mezbahada Türkiye’nin A sınıfı mezbahalarında birisi. Bu da Keşan’ın bir nevi gururu. Tarım Orman Bakanlığı bünyesinde Tarım İlçe Müdürlüğümüz tarafından küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara küpe hizmeti veriyor. Mera ıslah çalışmalarımız var. Tarım Orman ve İl Müdürlüğü bünyesinde ilkbahar mevsiminde mera gübrelemesi yapılıyor. Tarımın her kesiminde, hayvancılık veya arazide yapılan tarımda Keşan’da çok iyi durumdayız. Çiftçilerimiz zaten bilinçli. Keşan’da şu anda Ziraat Odası’nda 15 ila 16 bin arasında üye sayımız var. Üyelerden 4 bin 500 kişisi ÇKS (Çiftçi Kayıt Sistemi) Dosyası yaptırabiliyor.Bu sayı Trakya’da hemen hemen birinci. Keşan’da faal olan çitçi sayımız her yıla göre değişmekle beraber 4 bin ile 5 bin sayısı arasında geziyor. ÇKS yaptıran çiftçilerimiz her yıl değişiyor. Keşan’da çok büyük bir üye potansiyeline sahibiz. Odamızda 3 tane Tarımsal Danışmanı arkadaşımız var. çiftçilerimiz istedikleri zaman Keşan Ziraat Odası’na gelip onlara mümkün olduğu kadar hizmet etmeye çalışıyorlar.” 

“KORONAVİRÜS TARIMIN ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA ÖNE ÇIKARDI”

Sezon hakkında değerlendirmelerde bulunarak devam eden Hasan Şen, “Koronavirüs tarımın önemini bir kez daha öne çıkardı. İnsanlar, yaşamlarını idame edebilmeleri için ne yola, ne köprüye, ne de cep telefonuna ihtiyacımız yok. İlk önce tarım ürünleri kendi yaşamlarımızı idame edebilmesi için kişiler markete gittiği zaman ilk önce gıda maddelerine hücum etti. Gıda daha çok önem kazandı. Bölgemizde buğday, ayçiçeği ve çeltik ekimi fazla. Hayvancılığımız kötü durumda değil. Bölgeye hizmet eden A sınıfı bir mezbahamız var. Bizim sıkıntımız girdi maliyetlerinde. Masraflarımız biraz fazla. Sulu tarım yapan bölgelerimiz var. Bölge olarak gölet ve baraj yönünden zenginiz. Çiftçimiz çalışmalarına devam ediyor” dedi.

“DESTEKERİN ZAMANINDA ÖDENMESİ BİZLE İÇİN ÖNEMLİ”

Desteklemeler ile ilgili de konuşan Şen, “Şu anda yağlı bitkilerin desteklemelerini bekliyoruz. Ülke ekonomisine geri dönüyor. Çeltik, ayçiçeği ekimleri başlıyor. Azot, gübre, tohum ihtiyacı var. bu para piyasada dönüyor. Bize verilmiş olan para tekrar ülke ekonomisi içinde katma değer olarak dönüyor. Desteklerin zamanında ödenmesi bizle için önemli” diye konuştu.

Daha sonra programın konuğu olan Lalapaşa Ziraat Odası Başkanı Taner Öztürk, tarım ve çiftçilerin durumundan bahsetti.

“ÇİFTÇİLER ÖDEYEMEDİKLERİ BORÇLARI TARLA SATARAK KAPATIYORLAR”

Öztürk, konuşmasında, “Geçtiğimiz seneye göre aşırı döviz ve faiz yükselmeleri çiftçileri çok zor bir durumda bıraktı. Bu yıl bir de yağışlarda kıt oldu. Üzerine koronavirüs de geldi. Aslında çiftçilerin sorunları bir ya da iki senelik değil. Türkiye Cumhuriyeti, 60’lı yıllardan sonra yanlış politika ile başlayan ürünlerini topluyor. Çiftçilerin şu anda kısa, orta ve uzun vadede çözülmesi gereken çok acil problemleri var. Çiftçilerin rakamsal olarak yüzde 90’ı Ziraat Bankası’na, Tarım Kredi’ye ve özel bankalara borcu var. Çiftçiler ödeyemedikleri borçları tarla satarak kapatıyorlar. Bu sorunların acilen çözülmesi lazım. Son 10-15 yılda mazot ve gübre fiyatlarının artışı oranı ile ürün artışının oranları çok düşük kaldı. Kazanç her zaman düştü. Hayvancılık, 365 gün yapılan bir tarımdır. Fiyat istikrarının olmaması ve şartların iyi olmamasıyla büyük bir göç oldu. kooperatifleşmeyi genişletmemiz lazım. Yapısal sorunları geliştirmemiz lazım. Birliklerin yeniden organize edilmesi lazım. Çiftçiler de kooperatiflerde siyasi çekişmeleri bırakıp, birlik olmaları lazım” dedi.

“GENÇLERİ TARIMA, HAYVANCILIĞA, ÜRETİME DÖNDÜRMEMİZ LAZIM”

Öztürk’ten sonra programa bağlanan Mustafa Bezbaş, çiftçilere çözüm önerilerinde bulunarak, “Edirne tüm bölgemizin, Türkiye koşullarında çok iyi üretim yapan bir tarım bölgesi. Doğal koşulları, verimli arazileri olan ciddi anlamda çeltik üretimin olduğu bölge. Ülkemiz, büyükbaş işletmelere değil, küçükbaş işletmelere destek vermeye başladı. Bu da tarımın geleceği aslında. Dünya baştan küçük ve orta işletmeleri yok etti. Şimdi tekrar küçük ve orta ölçekli işletmelere döndü. Şükür ki Türkiye’de küçük ve orta ölçekli işletmeler var. Bizde sıkıntı insan yok. Gençleri tarıma, hayvancılığa, üretime döndürmemiz lazım. İthalat tercih edildi, bu da uzun vadede insanların üretme isteğini kırıyor. İthalat olmamalı. Eğer insanlar çözüm önerisi istiyorsa üretim yapmalılar. Üretimle rekabet etmeliler. Tarım ürünleriyle bu dengeyi sağlayabilirler” dedi.

Çiftçi-Sen Yürütme Kurulu Üyesi Mehmet Ali Yetim de, çiftçilerin sorunlarını ele alarak şunları söyledi: “Şirketlerin önü açılarak çiftçiler yok ediliyor, boğuluyorlar. Bir yanda şirketler, bir yanda köylüler var. Çaresizlik var. Devletin tarıma bakış açısının değişmesi lazım. Büyükşehir Belediyeleri artık kendi pazarlarını, üreticiden ürünleri direk alarak satış alanları kurmayı düşünüyorlar. Bu hem üretici hem de tüketici açısından çok yararlı.”

“ŞİRKETE VERDİĞİN DEĞERİ, ÇİFTÇİYE VERMİYORSUN

LİDAŞ sistemine karşı mesafeli olduklarını ifade eden Yetim, “Devlet bize değil onlara destek veriyor. Ama bize diyor ki; sen bize malını ver. Sana 6 ay vadesiz para verelim. Malını orada koruyacaksın. Çiftçilerin yüzde 80’i zaten ürününü harmanda satıyor. Kimsenin artık ambara da ihtiyacı kalmadı. 45 köyün ortalama 5 er bin dönüm tarlası olsa, 200 dölüm yapar. Keşan’ın yarısına buğday ekilmiş olarak ele alsak, 50 bin ton yapar. Zaten Keşan’dan 50 bin ton dolar. Bundan sonrasını ne yapacaksın? Şirkete verdiğin değeri, çiftçiye vermiyorsun. Burada maalesef bize süslenip püslenip bir şeyler konuluyor önümüze ama gelecek senelerde acısını çekeceğiz. Toprak Mahsulleri Ofisi dediğimiz, çiftçinin kara gün dostudur” dedi.

“BUĞDAYA VERİLEN DESTEK YÜZDE 22”

Buğdaya verilen desteğin yüzde 22 olduğunu belirten Mehmet Ali Yetim, “Çiftçiye buğday 1.650 lira diyorsun hemen akabinde gübreye 300 lira zam yapıyorsun. Zaten bunu sen elimizden alıyorsun. Verilen sözlerin tutulması lazım. Hükümet mazotun yarısı benden, yarısı senden dedi. Ne oldu? Geldi mi? Gelmedi! Sen bana destek vermiyorsun, A şirketi, B şirketinden tohumları alırsan yarısı senden yarısı benden. Ona vereceğin desteği bana ver. Bu şirketler çiftçiyi ezmekten başka sana ne kazandırıyor? Kendi tohumumuza destek vermiyorsun, şirketin sattığı tohuma destek veriyorsun. Trakya’da 400 bin dönüm şirketlere satıldı. Bu ne kadar acı bir tablo. Ayrıca vurgulamak istiyorum, desteklemelerin hasat zamanı verilmesi lazım. Çiftçiler sattıkları malın karşılığını alsınlar, desteğini alsınlar. Köylüler borcuna sadık insanlardır. Borcu varsa uyku uyuyamazlar. Borcu varsa aldatmayı bilmez. Desteklemeleri vermezseniz aileleri aldatırsınız.” şeklinde konuştu.