SONGÜL KONAR

İnsanların üretimden koparak köyden kente göç ettiğini söyleyen, Gaytancıoğlu tarıma ayrılan bütçenin de yetersiz olduğundan bahsetti. Gaytancıoğlu, özellikle pandemi döneminde gıdanın öneminin arttığını vurgularken, üretime yönelik politikalara geçilmesi gerektiğinin altını çizdi.

“İNSANLAR HAYVANCILIK YAPMAK İSTEMİYOR, ÜRETİM YAPMAK İSTEMİYOR”

Türkiye’de Üretim planlaması olmadığı için tarımla uğraşan, kesimin zor durumda kaldığını belirten Gaytancıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ciddi bir pandemi ile karşı karşıyayız. Hükümet bunu yönetemedi. Dünya gıdanın tarımın, bitkisel proteinin, hayvansal proteinin önemini anladı. Türkiye'de hala bu yok. Bugünlerde her şeyden insanlar fedakârlık yapıyor ama boğazından yapmıyor. Kıyafet almıyor, tatil zaten yapamıyor. Yani bütün alışverişlerini kesti ama gıdasını kesmiyor. Gıdayı üretenlerin çok iyi durumda olması lazım ama böyle bir şey yok. Bir yıldır süt fiyatı 2 lira 30 kuruş. Ulusal Süt Konseyi’ne baskılar yapıldı, 2 lira 80 kuruşa çıktı ama yeni başladı, daha üreticinin eline geçmiş değil. Bu süre içerisinde yem fiyatları aşırı derecede arttı. Yemin içinde ne var derseniz, ayçiçeği küspesi var. Fiyatı yüzde 100’lerde artış yaptı. Soya var fiyatı yüzde 100’lerde artış yaptı. Buğday var fiyatı yüzde 80 artış yaptı. Mısır var yüzde 80 artış yaptı. Birde bunlar maalesef ithal. Yani bütün dünya tarımın önemini anlamış, çiftçisine destek vermişken, bundan et üreticisinin de süt üreticisinin de buğday, arpa, yulaf, çavdar, mısır, çeltik, soya, tütün, şeker pancarı üreticilerinin de kazanması gerekirken maalesef bizim çiftçimiz tarım kredi borcunu düşünüyor, Ziraat Bankası borcu düşünüyor, özel banka borçlarını düşünüyor, aracı tefeci düşünüyor. İnsanlar hayvancılık yapmak istemiyor, üretim yapmak istemiyor. Morali bozuk. Destek almıyor.  Düşünebiliyor musunuz, destekleme bütçesi geçen seneki rakamla aynı. Geçen sene 22 milyar TL idi. Bu sen 23 milyar TL’ye çıkardılar. Olması gereken en az 66 milyar lira TL.  En azından 10-15 milyar lira artırın bari. Birazcık çiftçiye destek olun bu dönemde.”

“İNSANLAR SANAYİNİN OLDUĞU YERLERE GİDİYOR”

Vatandaşların köyden kente göç etmeye başladığını dile getiren Gaytancıoğlu,“Çiftçi Üretsin ki sanayide bununla birlikte çalışsın. Yağda dışa bağımlıyız, ette dışa bağımlıyız. Haliyle çiftçilerde diyor ki, ya ben bu dönemde para kazanmayacaksam, ne zaman kazanacağım, borcumu ne zaman ödeyeceğim? Üretim yapmak istemiyorlar. Köyden kente göç etmek istiyorlar. Zaten rakamlar bunu gösteriyor. 2002 yılında 2,8 milyon ÇKS kayıtlı çiftçi ve ailesi varken, şimdi 1,9 milyona düştü. Yani 1 milyon çiftçi ailesi tarımdan kopmuş. Bu 5 milyon kişi yapar. Demek ki bunlar köyden kente göç etmiş. Zaten 2020 yılı verileri açıklandı. Edirne’de de nüfus azalması var. Keşan’da çok fazla yok ama Uzunköprü’de ver. Edirne merkezde var. İnsanlar sanayinin olduğu yerlere gidiyor. Asgari ücretli olsun, biraz üzerinde olsun fabrikalarda iş bulmaya çalışıyorlar. Gençler çiftçilik yapmak istemiyor çünkü babalarının ailelerinin durumlarını görüyorlar. Yeniden düzgün bir şekilde üretimin planlanması, çiftçinin desteklenmesi gerekir. Başka çözümü yok. Çiftçinin ciddi anlamda borcu var. Borcunun hafifletilmesi gerekir. Borcunun faizinin silinip anaparanın bölünmesi gerekir. Uzun vadeye yayılması gerekir. Çiftçinin cebine destek olunması gerekir ki üretsin, çiftçinin başka bir düşüncesi olmasın. Yani sadece en kaliteli sütü nasıl üretirim? En iyi buğdayı nasıl yetiştiririm? Bunu düşünmesi lazım. Son bir yılda sadece üre gübreye yüzde 80’e yakın zam geldi.  Bunun ham maddesi azot. Onun da en önemli kaynağı doğalgaz. Türkiye doğalgaz ithalatçısı bir ülke. Azotu amonyağa çeviren üreyi elde edebileceğiniz fabrikaların yatırımları yapılmamış. Özelleştirilmiş hepsi. Bunu da devletin yapması lazım. Devlet tarım piyasalarından tamamen çekilmiş, çiftçi başıboş bırakmış. Dolayısıyla üreticide perişan” dedi. 

“HÜKÜMET CEZA YAZARAK BÜTÇE AÇIĞINI KAPATMAYA ÇALIŞIYOR”

Vergilerin ve zamların arttığını kaydeden Gaytancıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:“Hayat pahalılığı çok yüksek. İthalatçı politikalar devam ettiği sürece Türkiye üretim ekonomisine geçmediği sürece açığı kapatmak için her şeyi zam ve vergilerle çıkarmaya çalışıyor. Görüyorsunuz, her köşe başında 1 trafik polisi var, her şeye ceza yazmaya çalışıyorlar. Maske takmayana ceza yazmaya çalışıyorlar. Tamam,  bunlar iyi şeyler ama bunları ağır cezalarla değil, ikna ederek yapmak lâzım. Caydırıcılık böyle olur. İnsanlara eğitim vererek yapılır. Hükümet, insanlara her şeyden ceza yazarak bu bütçe açıklarını kapatmanın bir yolunu bulmaya çalışıyor.”