RÖPORTAJ: BÜLENT SAYLAM

HABER: MEHMET AYTAÇ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ton başına 6 bin 50 TL ve TMO ofislerine ürün teslim eden üreticiler için ton başına 1000 TL prim desteği şeklinde açıklanan buğday alım fiyatlarını değerlendiren Mustafa Bezbaş; “Her işte olduğu gibi burada da kafa karışıklığı var. 1000 lira prim şuraya verirsen şöyle, buraya verirsen böyle diye. Girdi oranları 4 kat arttı. Mazot fiyatları ciddi olarak masraf oldu. Ben söyledim, ton başına 1 lira kalır çiftçiye. Hesabını yapsın herkes. Bir de şimdi bu malı sattık. 3 liradan gübre alıp alt taban gübresini atmıştı insanlar. Bir dahaki yılda üretimi yaparken taban gübresini 12 liradan atacak insanlar. İnsanların canı esas bu yıl buğday ekerken yanacak” dedi.

“DESTEKLEME OLMAZSA ÇİFTÇİNİN ÜRETİM YAPMASI MÜMKÜN DEĞİL”

Buğday fiyatlarının yetersiz kaldığını söyleyen Bezbaş, şöyle konuştu: “8 lira bekliyorduk biz.

Olması gereken de 8 lira. Üretim yapıbilmesi için, çiftçinin üretime dönebilmesi için buğday fiyatlarının 8 lira olması gerekiyor. 8 lira olmadı, 7 lira oldu. Serbest piyasada ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Dünya piyasalarında buğday fiyatları yükseliyor. Tabi buğday fiyatlarının belirlenmesinde Ukrayna'daki buğdayların dünya piyasasına girip girmeyeceği de belirleyecek buğday fiyatlarını. Çünkü şu anda Ruslar izin vermiyor Ukrayna buğdayının ihraç edilmesine. Şu anda biliyorsunuz, Karadeniz'i bütün mayınladılar ve gemiler çıkamıyor. Bu da dünya piyasalarında buğday fiyatlarının yükselmesini sağlıyor. Buğday stratejik bir ürün. Buğdayın iki yönü var. Birincisi ekmek fiyatlarını çok ciddi anlamda etkilediği için hükümetler buğday fiyatlarının artmasını istemiyor. İstemiyor ama işte üreticinin de yaşaması lazım. Yeniden üretime devam etmesi lazım ve bunun yani üreticinin başka şekilde eğer bu arttırılamıyor ise başka şekilde desteklenmesi lazım. Desteklerin artık güncellenmesi lazım. Ama buğday fiyatları 8 lira olsa bile üreticinin tekrar üretime dönebilmesi için bizim gübre desteklerini artırmamız lazım. Gübreyi en azından birkaç yıl çiftçi kendine gelene kadar % 50 gübre desteği ve % 50 mazot desteği uygulanması lazım. Başka türlü çiftçinin ayağa kalkması mümkün değil. İnsanların tekrar tarım yapacak hale gelmesi mümkün değil. Yaşlandı nüfus ve ciddi bir sıkıntı yaşıyor. Şu anda en ciddi sektör tarım sektörüdür.”

“DESTEKLERİN ARTIK TEK BİR KALEMDE TOPLANMASI LAZIM”

Trakya Birlik tarafından yağlık ayçiçeği için fark ödemesi yapılacağını da değerlendiren Bezbaş; “Ayçiçeği fiyatları çok arttı. Alıştan sonra ayçiçeği alış fiyatlarından sonra çok artış var. Ben yetersiz buldum açıkçası. En azından Trakya Birlik’in 3-3 buçuk lira bandında bir fark ödemesini beklerdim. Ama tabi kendilerince bir maliyet hesabı vardır. Yani orada da şimdi o kurulun içinde muhasebede yapan arkadaşların bu açıklamayı yapması lazım. Ama ben üretici olarak yetersiz buldum” şeklinde konuştu. Bezbaş, şöyle devam etti: “Ayçiçeği fiyatları 6 liradan 18 liraya kadar çıktı, üç kat arttı. Yani 5 buçuk 6 liraydı harmanda, 18 lira oldu. Bu fiyatlardan Trakya Birlik yağ sattı. Ürünü ya döndürüp sattı. Yani sürdürülebilirlik açısından üreticinin iştahlanması, sevinmesi, Trakya Birlik’e bağlılığının artması açısından en azından 3 lira fiyat verilseydi, üretici için de çok anlamlı olurdu diye düşünüyorum. Ama biz hep yani günlük olaylardan, sürdürülebilirliği hiç hesaplamıyoruz. Şu noktanın altını özellikle çizmek istiyorum, sürdürülebilirlik yok artık. Artık bu desteklerin de tek bir kalemde toplanması lazım. Veriyorsun desteği tarla sahibine gidiyor. Adam icarla işliyor, vermiyor ona. Onun da bir faydası yok. Tapuya destek verilmesi bitsin artık. Ürüne destek verilsin. Adam sahte fatura kesiyorsa at içeri, denetimini yap. Ürüne destek verilmesi lazım. İşleyen adama destek verilmesi lazım.”

Bazı ürünlerin stratejik ilan edilmesi gerektiğini de vurgulayan Bezbaş; “İnciri, kayısıyı, Antep fıstığını, fındığı stratejik ürün ilan edersek Türkiye'nin yani ihracatı 22 milyar dolar seviyesine çıkar. Stratejik ürün ilan edeceksin, fiyat belirleyeceksin. Belli bir oranın üzerinde satmayacaksın” dedi.

Bezbaş, şöyle devam etti: “Bir sürü ürünün şu anda dünyada ihracatına izin vermiyorlar. Bizde bir fiyat belirleyebiliriz. Mesela dersin fındık 3 dola. Toprak Mahsulleri Ofisi 3 dolardan alır fındığı, senden alırlar. Talep eden adam alacak bunu bu senden. Türkiye, dünya fındık üretiminin% 70’ini karşılıyor. Burada üreticiden yana olmak lazım. Dünyada çok büyük tarımsal kuruluşlar var, 100 milyarlarca dolara, hatta trilyonlarca dolara hükmeden yöneticiler var. Bunların yöneticilerinin Türk tanımından uzak tutulması lazım. Mutlaka o onların çıkarlarını gözetiyor. Onların çıkarları için hareket ediyorlar ve burada da olan Türk çiftçisine oluyor.”

“KÜÇÜK ÇİFTÇİYİ KORUYACAK BİR SİSTEM YOK”

Türk tarımının 50 yıldan beri ihmal edildiğini belirten Mustafa Bezbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çiftçiler hep isteyen kişiler olarak görülmüş. Dünya çiftçiyi destekliyor, çiftçiye destek veriyor. Buzağı doğuyor, 300 euro destek veriyor. Kuzu doğuruyor, kuzuya destek veriyor. Bizde yok ki. Bizim verilen destekler, belli projelerle 25 lira 30 lira. Hala 22 lira veriyorlar koyun başına. Desteklerin güncellenmesi lazım üretim açısından. Dünya piyasasında gıda fiyatlarının da yükselmesi ile birlikte tarım önem kazanacak. Çiftçilikte kim para kazanacak? Dayanma gücü olan çiftçi para kazanacak. Küçük çiftçiyi koruyucu bir sistem yok. 80 dönüm buğday ekiyor, yapmış 20 ton buğday, 10 ton ayçiçeği bu adam ürünü anında satıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bit uygulaması var. Buğdayı teslim edin, 3 lira vereceğim diyor. işte onun olması lazım. Harmanda çiftçi malını satmak zorunda, acil paraya ihtiyacı var. 1 sene beklemiş ürün için. İşte orada ona müdahale lazım. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin orada al kardeşim teslim ettiğin gibi sana 4 lira peşin veriyorum, 1 ay sonra da aynı o sistemle ortalamaya göre paramı ödeyeceğim demesi lazım.”

Bezbaş, sözlerinin sonunda her zaman yatırımcının yanında olmaya devam edeceklerini belirterek; “Biz hep üreticinin yanında olmaya devam edeceğiz. İnşallah Tarım Bakanı olduğumuzda da bunları çözeceğiz, 2023’te bu işleri hep birlikte çözeceğiz” dedi.