SONGÜL KONAR

Şen, düşen yağışların, çiftçiyi bir nebze de olsa rahatlattığını söyledi.  

“MEVCUT OLAN GÖL VE BARAJLARI SONUNA KADAR KULLANDIK”

Son yağan yağışların sevindirici olduğunu ifade eden Hasan Şen, sözlerine şöyle devam etti: “Kuraklık birden bire oluşan bir şey değil. Bilinçsiz su kullanımı, yılda toprağa düşen yağış miktarı da kuraklığı etkiliyor. 2020 yılı bitti, geçen yıl yağışlar olabildiğinden daha az oldu. Bu, bizim bölgemizin üst kesimlerinde daha fazla hissedildi. Bizim bölgemizin hissetmemesi de barajları kurutana kadar kullandık. İlkbaharda yağan yağışlar bizim bölgemizi fazla etkilemedi. İlkbaharda düşen yağışlar ektiğimiz bitki açısından o zaman çok etkili olmadı. Mevcut olan göl ve barajları sonuna kadar kullandık. Bunun eksikliğini 2021 yılında çok görecektik. Son yağan yağışlar, Keşan bölgesini ve içme suyunu da karşılamaya yardımcı oldu. Kadıköy Barajında su seviyesi çok düşüktü. Bu bilinçsiz kullanımdan da kaynaklandı. Son yağışlar bölgemiz açısından kafamızdaki soru işaretlerini bir nebze de olsa rahatlattı. Tabi kuraklık tamamen bitti diye bir şey söyleyemeyiz. Yağan yağışlarda en az yağış düşen yer yine Keşan oldu. Keşan’da metrekareye 64 metreküp yağış var. Bu biz üreticiler açısından yine sevindirici bir şey. Toplumumuzun yağış beklentisi vardı. Kuraklık demek bir nevi pislik demek, mikrop demek. Bu yağışların devam etmesini temenni ediyoruz. Şu anda söylemler kar yağacağı yönünde. Aslında kışın kar olmazsa olmazımız. Biz bunu geçen yıl gördük ama havada. İnşallah bu yıl uzun soluklu kış geçiririz. Hareket halinde mevsim hep ileriye doğru gidiyor. Bölgemizde mevsimleri ilkbahar ve sonbahar değil, yaz ve kış olarak yaşıyoruz.”

“BUĞDAY İÇİN HAVALARIN SIFIRIN ALTINI SEYRETMESİ LAZIM”

Düşen yağışların, havaların soğumasını sevindirici olduğunu fakat buğdayın don ve kırağıya da ihtiyacı olduğunu dile getiren Hasan Şen, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Havaların soğuması bizim için sevindirici. Buğday kışlık bir ürün. Kışın havalar bu şartlarda devam ederse buğday haşere ve ot yönünden çok sıkıntı yaşar. Bu da çiftçiye maliyet demektir. Önceki yıllarda çiftçilerimiz buğdayına ot ilacı harici böcek ilacı atmıyordu. Çiftçinin her araziye çıkışı artı maliyet getiriyor, verimi etkiliyor. Arazideki buğday şu anda kendini kurtarmış vaziyette. Havaların böyle gitmemesini temenni ediyorum. Çünkü buğday kışlık bir bitki olduğu için şimdiden büyümemesi gerekiyor, uykuya yatması gerekiyor. Bitkinin topraktan bir şey almaması gerekiyor. Buğdayın soğuması lazım. Bu bölgenin buğdayı yılda 500-700 saat ayaz görmesi lazım. Ayaz görmeyen buğday zamanından erken geliştiği için mart ayında kardeşleme döneminde çok çabuk başak çıkarıyor. Bu da verim kaybına sebep oluyor. İklim değişikliğinden dolayı şubat ayında buğdayın başak çıkardığını gördük. Bu da iklimin ılık geçmesinden kaynaklı. Buğday için havaların sıfırın altını seyretmesi lazım. Sıcaklığın en az bir ay kadar 8 derecenin altında olması lazım. Bu haşereyi de buğdayın erken aldanmasını da önleyecek. Bazı üretici arkadaşlarımız havaların iyi gitmesi yüzünden tarlasına gübre attı, bitkiyi toprakta güçlendirmesi için. Ocak aynının ortasında böyle bir hava olması çiftçiler açısından iyi değil. Sadece ekili olan buğday için değil, ilkbaharlık bitkinin hazırlanması için de çok önemli. Sadece yağış değil, don ve kırağıya da ihtiyacımız var.”