Üniversitede okuduğumuz yıllarda  saygıdeğer hocamız Prof. Dr. Sahip Tellioğlu’ndan  koyunculuk dersini almıştık.

Saygıdeğer hocamız o yıllarda dersi anlatır iken ülkemiz koyunculuğunu ve de bölgelerimize göre koyun ırkları hakkındaki değerlendirmesi o gün beni etkilemişti. Koyunculuk konusu  gündeme geldiğinde hocamızın mevcut koyun varlığımızı ve de koyun ırkları konusundaki değerlendirmesi unutulacak gibi değildi. Bu konudaki sözleri hala kulaklarımızı çınlatmaktadır.

Hocamız, ülkemiz koyun varlığı ve de koyun ırkları hakkındaki değerlendirilmesinde;  Kıvırcık ırkının et lezzeti ile birlikte süt verimi ile de Trakya bölgesi ile özdeşleştiğini ve de güney Marmara bölgesi şartlarının ırkı olduğu, Ak Karaman ve de Mor Karaman ırklarının İç Anadolu ve de Doğu Anadolu şartlarının koyun ırkı olduğu, özellikle süt verimi bakımından da İvesi koyun ırkının Güney Doğu Anadolu’muz şarlarının koyunu olduğu değerlendirmesi hafızalarımızdan silinmemiştir. Bunların yanında Karadeniz kıyı şeridinin koyun ırkının Karakaya, Ege bölgesinin Dağlıç ve yine Ege kıyı şeridinde ikizlik oranın yüksek olan Sakız koyunu ırkları ile birlikte yine bazı bölgelerimiz şartlarında yetiştirilen diğer ırkların olduğu belirtmekle birlikte Merinos ırkının ise ülkemiz şartlarına uygun bir ırk olmadığını ifade etmiştir.

 Mevcut koyun ırklarımızdan ülkemiz mera ve bakım şartları dikkate alındığında koyun başına 40-50 kg süt alınmaktadır. Ki İvesi ırkında bu verim 90- 150 kg arasında olan süt ırkı olduğu bilinmektedir. Kıvırcık ırkının ise et lezzeti ile bilinmekle birlikte yerli ırklarımızın ortalama çanlı ağırlıklarının 50 ile 60 Kg arasında olduğu görülmektedir.  Ancak yün verim ve kalitesinin verimlerinin ise 2 ile 3 Kg arasında  halı tipi yün özelliklerinde olduğu literatür kayıtlarından da görülmektedir.

Ülkemiz iklim, Mera ve de bakım şartları dikkate alınmadan mevcut yerli ırklarımızın yün kalitesini düzeltmek amacı ile Merinos ırkının ülkemize getirilmesi planlanmış ve de getirilmiştir. Saf ırk olarak getirilen merinoslar ülkemiz şartlarına adaptasyonları sağlanamamıştır. Akabinde melezleme projeleri ile de ülkemiz şartlarında bazı bölgelerde melez ırklar elde edilmiştir.  Nitekim hangi bölgede hangi koyun ırkı ile melezlenmiş ise ona göre de isim almıştır. Karacabey Merinosu, Konya Merinosu, Tahirova  koyunu gibi.

Yıllar itibari ile yapılan çalışmalar neticesinde yünün kalitesinde herhangi bir iyileşme olmadığı  yün veriminin 1 kg civarında artığı, ancak mera şartlarımızın şartlarından dolayı da bu da verime pek olumlu yansımamıştır. Kısmen karkas artışı olmakla birlikte et kalite özelliğinde sapmaların olduğu görülmüştür. Kaldı ki süt verimi de kısmen artmış ise de üretim ise olumsuz etkilenmiştir.

Merinos ırk özelliği itibari ile öncelikle kumaş tipi özelliğinde yüne sahip bir ırktır. Geniş mera şartlarında yetiştirilerek yün zayiatının minimum olduğu ve koyun başına ortalama olarak 5 kg ve üzerinde yün üretiminin yapılması şartlarında yetiştirilen bir işletmecilik anlayışı ile yapılması gereken bir işletmeciliktir. Merinos işletmeciliğinde et üretimi ikinci planda kalmaktadır. Süt üretimi ise düşünülmemektedir.

Saygıdeğer hocamızın öğrencilik yıllarımızda mevcut koyun ırklarımız ile merinos ırkı özelliklerini değerlendirir iken hocamızın bilimsel anlamda haklılığı  ne kadar gerçek ise de, diğer bir gerçek ise yıllarca “yerli hayvancılığımızı ıslah edip geliştireceğiz” söylemleri şarkılarda türkülerde söylenen nakaratlardan öte gidilmediği görülmektedir. Bu konuda örgütler kurulmuş, teşvikler verilmiş ve de hala verilmektedir. Ancak yine de ithalat hep çözüm görülmüştür.

Nitekim sayın bakanımızın Trakya bölgesi gezisi esnasında Genç Çiftçi Projesi kapsamında yine merinos ırkı koyunların ithal edileceği öğrenilmiştir. Bu konuda da Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGM) görevlendirilmiştir.  Ayrıca Trakya Bölgesinin hayvancılık üretim merkezi olacağı müjdesi de sayın bakanımız tarafından tekrarlanmıştır.

Başta genç çiftçilerimize ve de ülkemize hayırlara vesile olsun. 26.10.2016