1. Öfkenin ön belirtilerini tanıyarak öfkeyi durdurmak: sinirleneceğinizi hissettiğiniz durumlarda, tepkinizi daha aza indirmek için, içinizden belirli bir sayıya kadar sayıp beklemek ya da ortamdan uzaklaşıp, bir süre yalnız kalıp düşündükten sonra harekete geçmek faydalı olacaktır.
  2. Ailenizden öğrendiğiniz doğru olmayan davranışları değiştirmek: anne babalarınız sizlere en iyi örnek olabilmek için ellerinden geleni yapsalar da, yanlış yaptığını fark ettiğiniz bazı davranışları muhakkak olmuştur, ebeveynlerin de her zaman mükemmel olması mümkün değildir, kimi zaman kendilerini kontrol edemediği zamanlar olur. Özellikle saldırganlık ve şiddet eğilimli davranışlar aileden ya da yakın çevreden gözlemlenerek öğrenilir. Geleneksel aile yapısında şiddetin bir terbiye yöntemi olarak kullanıldığı düşünülse bu kesinlikle yanlıştır, şiddet karşınızdaki kişinin davranışını değiştirmede ya da ona istediğiniz bir davranışı kazandırmada etkili bir yöntem değildir. Olaylar karşısında sürekli, öğrenmiş olduğunuz eski yöntemleri uygulamak yerine, duruma uygun yeni alternatif yollar üretebilmede esnek olmalısınız.
  3. Grup baskısına karşı koymak: bazı durumlarda ait olduğunuz gruplardan farklı düşüncelere sahip olabilirsiniz. Örneğin arkadaş grubunuz bir futbol maçı izlerken küfür ediyor, saldırgan davranışlar sergiliyor ise sırf gruptan dışlanmamak için aynı yanlış davranışları sergilememeye özen göstermeniz gerekir.
  4. Bazen degistirmek yerine kabullenmek gerekir: sevdiğiniz kişiyi sizin istediğiniz gibi olması için sevmek yerine, kendi olduğu için sevmeye benzer bu. Çocuğunuzu başarılı olduğu sınavlarda takdir edip, başarısız olduğunda suçlayıp azarlamamak gerekir. Her insan eşsizdir ve sürekli sadece sizin isteyeceğiniz davranışları sergileyen insanlarla karşılaşmak mümkün değildir. İstediğiniz davranışlara yöneltmek için öfkeli davranmak tam tersi yönde sonuçlar doğurabilir.
  5. Olayları Kişiselleştirmemek ve Genelleştirmemek: yukarıda verdiğim örnekten devam edelim çocuğunuz sınavdan düşük not aldığında; "zaten başarısızsın, zaten hep düşük not alıyorsun" tepkisi yerine, sadece o zamanki durumu değerlendirip, birlikte buna sebep olan etkenler üzerine konuşabilirsiniz. Ya da eşinizin işten yorgun geldiği bir gün sizle beklediğiniz kadar ilgilenmemesi, bu durumu geçmişte yaşadığınız diğer problemlerinizle birleştirerek büyük tartışmalara girmenize sebep olmamalı, yalnızca o günkü rahatsızlığınız dile getirilmelidir. O anki soruna odaklanın ve farklı düşüncelerin zihninizi karıştırmasına izin vermeyin. Sorunu iyi tanımlayın ve birlikte çözüm alternatifleri üretmeye çalışın.
  6. "Ben" diliyle konuşmak: tartışma esnasında sürekli "ama sen şunu yaptın, sen zaten hep böyle birisin" yargıları yerine, "bu davranışın beni şu yüzden kırdı, bunun üzerine biraz konuşmak istiyorum" şeklinde ılımlı bir yaklaşım, problemi daha kolay çözmenizde faydalı olacaktır. Duygularınızı daha doğru şekilde ifade etmeye özen göstermeniz, karşı tarafın sizin ne hissettiğinizi anlamasında oldukça önemlidir.
  7. Çatışma adabına uymak: karşılıklı konuşma ve fikir beyan etme süreci başladıktan sonra, sakinliği ve saygıyı korumak gerekir. Haklı olduğunuza inandığınız zamanlarda da hakkınızı savunmak, karşı tarafa sesinizi yükseltebileceğiniz ya da hakaret edebileceğiniz anlamına gelmez. Zira öfkenizi kontrol edemediğiniz durumlarda, bazen haklı olsanız bile, yanlış kelimeler kullandığınız için haksız duruma düşebilir, yeni bir sorunun çıkmasına ortam hazırlayabilirsiniz.
  8. Mükemmeliyetçilikle baş etmek: bazen iş yerinizde sizle aynı işi yapan iş arkadaşınızın sizinle aynı özveriyi göstermedigini düşünüyor olabilirsiniz. Ya da çocuğunuzun sizin onu görmek istediğiniz kadar başarılı olmayı hedeflediği bir spor branşı ya da sınav hedefi olmayabilir. Sizin başkaları üzerindeki  mükemmel algınız ve beklentileriniz onların hayat hedefleri ile uyuşmuyorsa bu konuda ısrar etmenin ve çatışma yaratmanın anlamı yoktur. Kişisel özgürlüklerine müdahale etmeyin.
  9. Keyif verici etkinliklere de yer vermek: Moralinizin çok bozuk olduğu ya da çok öfkeli olduğunuz günlerde kendinizi uzun süre sosyal hayattan geri çekip, tüm vaktinizi sorun hakkında düşünmeye harcamamalısınız. Bir süre kafanızı rahatlatabileceğiniz aktiviteler yaptıktan sonra, sorunu farklı yönlerinden görmeniz, farklı bakış açılarına ihtimal vermeniz daha mümkün olacaktır. 
  10. Affedebilmeyi öğrenin: sorun yaşadığınız kişi sık görmediğiniz, hayatınızda önemli bir yeri olmayan biri ise, sadece sorunu halledip tekrar görüşmemeyi tercih edebilirsiniz. Ancak sorun yaşadığınız kişiler yakın çevrenizde ve ilişkinizi devam ettirmek istediğiniz kişiler ise, birlikte çözüme ulaşıp karara bagladıktan sonra, sürekli aynı konu üzerinden gerginlik yaratmamaya dikkat etmelisiniz. Affedebilmenin, karşılıklı güven duygusunun tadına varın. Geçmiş ve gelecek yerine şimdiye odaklanın…