Otoriter sistemlerde devletin oligarşik kurumları üzerinde baskı uygulanır. Türkiye bu süreci geride bıraktı, geldiği nokta tek sözcükle ifade edilebilir.

            Nedir?

            Totaliter sistem. Totaliter sistemlerde insanların günlük yaşantılarına kadar müdahale edilir. Başbakan insanların çocuk sayısına bile karışır oldu. İçecekler üzerinden dinsel kuralları referans gösterecek noktaya geldi. Bu uygulamalar totaliter sistemlerde geçerlidir.  Gezi parkı olarak adlandırılan tepkiler aslında otoriterleşmeden öte totaliterleşmeyedir.

            Benim dediğim olur. Yasakları koyarım. Yaklaşımlarıyla her defasında cumhuriyet dönemini karalıyor. İktidar olmanın sorumluluğunu taşıyamıyor. İktidar olmanın sorumluluğu toplumsal muhalefeti dikkate almaktır. Başbakan çapulcu olarak değerlendiriyor muhalefet edenleri.

            “Halk yetti gari” dedi. Biriken öfke herkesi birleştirdi. Gezi parkı bir semboldür. Bu noktadan hedef koymak gerekir.

Nedir bu hedef?

İki ayyaşın çocukları ülkeyi bu iktidardan kurtarmak olmalıdır.

Türkiye bugün dünyaya olumsuz görüntü veriyor. Yansıyan gaz, su, biber gazı bulutları hoş görüntüler değil. Evlerden gelen tencere tava sesleri ev kadınlarının isyanıdır.

Halk direnişi başlamıştır. Bu sese kulak verilmesi gerekir. Bu ses ötekileştirilen, kutsalları cumhuriyetin değerlerine kara çalanlara tepkidir. Bu ses konuşma hakları ellerinden alınanların sesidir. Bu ses gaz sıkılarak ülke yönetme anlayışına direncin sesidir. Bu ses Taksim’e sahip çıkmaktır. Çünkü AKP’nin Taksim Meydanı’nın bazı kesimler için ifade ettiği anlamdan rahatsızlık duyduğu bir gerçektir.

Taksim bir semboldür. Emek cephesinin ifadesidir. İktidar şunu iyi bilmelidir artık hiçbir şey eskisi olmayacaktır. Taksim bundan sonra daha çok Atatürk, daha çok cumhuriyet, daha çok işçi sınıfı, daha çok eylem, daha çok demokrasi alanı olacaktır. Yaşanan onurlu direnç dalga da Türkiye’yi sarıyor. Taksim artık Laik Cumhuriyettir. Daha da çok Mustafa Kemal ve Demokrasi demektir. Daha çok “Temel hak ve özgürlüklerin” kullanıldığı alandır.     

Demokrasi güçleri ve emek cephesi açısından güce ve şiddete başvurmadan kullanılan savaş alanıdır. Alanda şu anda polisin müdahalesi kabul edilemez. Gaz, su, biber gazı olarak anımsamaktan taksim alanı kurtarılmalıdır.

Gezi parkına kışla; polis su, gaz ve biber gazı ile mi inşa edilecek? Halkı yok sayanların kafasında bu olsa gerek. İnsanların incinen gururlarının anlamlı cevap olarak bu eylemleri koymalarından iki sonuç çıkarılabilir.

Bunlardan birincisi insanlar korkularını aşmışlardır. İktidarın inşa ettiği “Korku imparatorluğu” iflas etmiştir.

En önemlisi ise ikinci sonuçtur. Toplumsal refleks harekete geçmiştir.

Harekete geçmeye hazır bir toplumsal refleks gezi parkı sembolü ile volkan gibi patlamıştır.