Bugünde emekli öğretmen Hasan Komanlı’dan eğitmen olan babası Ali Komanlı ile devam edelim.

Sordum Komanlı’ya.

Eğitmen kimdir?

Eğitmenler Kurtuluş Savaşı sonrası kazanılan vatanımızın ve Cumhuriyetimizin ilk aydınlanmacılarıdır yanıtını aldım.

Devamında,

Eğitmenler unutulmuş değerleri anlaşılamamış halk kahramanlarıdır tanımlaması ile koydu noktayı.

Her iki değerlendirme etkileyiciydi. Ancak, ikincisi bana çok vurucu geldi.

Neden?

Devlet kendilerine verilen tarlaları emekli olduktan sonra veya görevlerini çeşitli nedenlerle bıraktıklarından sonra geri almış. Bu uygulama onların değerlerinin anlaşılamadığının belgesidir.

Ali Komanlı hem Arapça hem Latin harfleriyle okuma yazma bilen bir köy aydını. Cumhuriyet’e ve Atatürk’e bağlılığını arkadaşı ile çektirdiği fotoğraf koyuyor ortaya.

(Ali Komanlı’nın önünde Hasan Komanlı)

Askerden geldikten sonra Lüleburgaz’a bağlı Evrensekiz köyüne eğitmen kursuna gidiyor. Kepirtepe’nin kuruluşunda bedenen çalışıyor. Çalışan büyüklerine su dağıtıyor. Bu bilgi yazımın girişindeki Eğitmen Kursları Köy Enstitüleri’nin alt yapısını oluşturdu tezimi ve değerlendirmemi destekliyor. Bu açıdan önemli bir örnek olarak gördüğüm için aktarıyorum.

1938 yılında göreve başlıyor. Kendisine verilen tarla sonradan geri alınıyor. Tarla köy tüzel kişiliğine kalmış. Kursa gitmezden önce askerlik görevini Ankara Bala ilçesi Jandarma bölük komutanlığı yazıcısı olarak yapmış.

Elindeki Eğitmen Kılavuzuna göre eğitim öğretim yapan Ali Komanlı Türkmen Köyü’nde tarlalarını ekip biçerek köylüye örnek olmuş bir çiftçiydi aynı zamanda. 10 lira aylıkla başladığı mesleğini 20 lira aylıkla devam ettirdi. 40 lira aylık aldığı dönemde emekli olmuş.

Eğitmenler neden unutuldu yaklaşımıma Hasan Komanlı’nın verdiği yanıt düşündürücü.

Eğitmenler Köy Enstitülerin yanında ikinci sınıf eğitimci durumuna düştüler şeklinde.

Ali Komanlı’nın derslerini çevredeki stajyer öğretmenlerin izlediğine vurgu yapan oğlu Hasan Komanlı’nın okuma yazmanın yanında matematik, Hayat Bilgisi dersleri açısından babasının başarılı bir eğitmen olduğu yönünde değerlendirmelerini aldım.

Gerçekten de Keşan köylerinde eğitmenler epey sayısal anlamda varlar.

Onlara köylerimiz ne kadar sahip çıktı.

Yoksa mezarlıkların derinliklerindeler mi. Kaçının adı köylerin bir noktasına sokağına meydanına verildi.

En çarpıcı olanı Yenimuhacir’de. Eğitmen Mehmet Seyhan adına bir sokak veya cadde adı olmadığı bilgisine ulaştım.

Neden çarpıcı?

Yenimuhacir’i ikişer dönem iki öğretmen yönetti. Biri Sosyal Demokrat diye kendini tanımlaya partiden. Diğeri muhafazakâr partidendi.

Onlar köylerinin örnek insanlarıydı. Bir kaçına yetiştim. Kılık kıyafetlerine saç sakala son derece özen gösterirlerdi. Cumhuriyet’in bu aydınlanmacıları hak ettikleri yeri ve değeri almalılar.

Keşan ve Enez’de hizmet etmiş olanların isimlerini yazacağım. Unutulanlar mutlaka olacak. Amacım bir mum yakmak. Bu değerleri topluma anımsatmak.

Eğitimin Çilekeşi Eğitmenler

Günümüzde her şey kısa sürede unutuluyor. Cumhuriyet’in ilk eğitimcileri eğitmenler unutulmamalı. Yaşadıkları ve hizmet ettikleri köylerde onlara ait ne varsa önlerine eğitmen eki getirilerek söylenir. Eğitmen Yusuf’un evi. Eğitmen Mehmet’in tarlası. Eğitmen Hüseyin’in bahçesi örneklerinde olduğu gibi.

Tümü özlük haklarını kullanmadan ayrılmışlar veya ayrılmak zorunda bırakılmışlar mesleklerinden. Emeklilik hakkına kavuşanlar azınlıkta. İlkokul diplomalarını bile mesleklerinin son yıllarında aldılar. İçlerinde uzun süre hizmet edenler var. Çoğu buruk biçimde uzaklaşmış mesleğinden. Özellikle 1950 DP ile başlayan süreçte kıyıma uğramışlar.

Bu kıyıma uğramalarında teftiş yapanların rolü olmuş. Kendilerinin teftişleri başöğretmenlerden ilköğretim müfettişlerine geçince bu süreç hızlanmış. Keşan bölgesinde Bekir bey, Mehmet bey isimli baş öğretmenler teftişlerini yaparlarmış. İlköğretim müfettişleri kendileri ile ilgili olarak “yetersiz” tesbitleri ile infazlar yapmışlar gibi genel bir kanı var.

Amacım geçmişten geleceğe bir mum yakmak. Cumhuriyet’in ilk aydınlanmacılarını anımsatmak. Köy Enstitülerinin alt yapılarını hazırlayanları anmak. Eğitmen uygulamasının yöremizde ciddi biçimde ele alınmasının gereğine inananlardanım.

Göreve başlayıp görevden ayrılmak zorunda bırakılanlar, emekli olanların kendilerine verilen toprakların geriye alınmasının nedenleri merakımdır.

Onlarca yılını devlet hizmetine adamış bu isimsiz kahramanların on dönüm topraklarının geriye alınması şık olmamıştır.

İlkokul’da bir, iki ve üçüncü sınıfları okutan başarılı eğitim öğretim hizmeti yapmış bu meslek erbabı gerekli saygınlığı hak etmişlerdir. Onlar doğayı ve insanı eğiten, yaşatmak için savaşım beren neferlerdir.

Mecidiye Eğitmen Mmestan’ı, Boztepe Eğitmen Hasan’ı, Karahisar Eğitmen Hüseyin’i, Beyköy Eğitmen Halim’i, Kılıçköy Eğitmen Salim’i unutur mu? köylerde zaman zaman anımsanırlar.

Türkmen Köyü Eğitmen Ali Komanlı’yı, Büyükdoğanca Eğitmen Recep Gülen ve Mehmet Sakallı’yı, Akçeşme Nuri Kahraman’ı unutmaz. Yine Yenimuhacir Eğitmen Mehmet Seyhan’ı, Karacaali Basri Gülcü’yü, Karlıköy Eğitmen Hazım Başkır ve Hasan Demirkıran’ı, Kozköy Hüseyin Tanık’ı, Karasatı Hakkı Karaman’ı nasıl unutsun. Hepsinin bıraktığı izler ve anılar bu köylerde yaşar.

Şüphesiz tümüne ulaşmak zor. İlk akla gelen ve öğrenebildiklerim yukarıdaki isimler.

Enez bölgesinde cehaletin koyuluğunda köylerde nöbette eğitmenler vardı. Çavuşköy’de Hasan İşbilir. Işıklı (Arnavutköy)’da Aziz Kılıç. Abadurrahim’de Yunus eğitmen. Karaincirli’de Yusuf Akdeniz. Sayabildiklerim dışındakilerinsana hizmetlerini bırakıp göçtüler.

Bize düşen görev onları anımsamak. Anılarına neler yapabiliri düşünmek. Yetkililere önermek.

Öneriyorum:

Eğitimci Belediye tanımlaması yapan sn Helvacıoğlu ne der.

Kent müzesinde eğitmenlerin “Eğitmen Kılavuzu”nu temin yoluna gidip sergilemek.

Yakınları ile temas ederek özel eşya veya fotoğraflarını sergilemek.

Sonuçta eğitmenlerle ilgili bir köşe oluşturmak.

Ülkemizin ilk okuma yazma öğreten insanlarına geçmişte hak ettikleri değeri Keşan Kent Müzesinde vermek.

Öğretmenler gününde bir kaçının mezarına ziyarette bulunmak kendilerine verilen önemi ortaya koymak açısından önemlidir. Öğretmenler günü kutlama programında böyle bir madde yer almalı diye düşünüyorum.