SONGÜL KONAR

Küresel ısınmanın sonuçlarından birinin can ve mal güvenliği riskini arttırdığını belirten Erkin, taşkın koruma ve kontrol yapılarının daha fazla önem kazandığını vurguladı. Taşkın kontrol yöntemlerin doğru uygulandığı sürece akarsu vadisine alüvyon getirdiği için besleyici olduğunu vurgulayan Erkin, son dönemlerde gündeme gelen taşkınlar ile nehrin kirli sularının tüm ovaya yayılarak zararlı hale gelmesi söyleminin gerçekçi olmadığını söyledi.

“SU YÖNETİMİ ÖNEM ARZ ETMEKTE”

Son çeyrek yüzyılda küresel ısınma sonucu değişikliğe uğrayan iklimin, Türkiye’de ve bölgemizde de etkisini gösterdiğini belirten Erkin sözlerine şöyle devam etti: “İklim değişikliğinin gösterdiği etkiler, sosyal ve ekonomik açıdan zarar vermekte, can ve mal güvenliği riskini arttırmaktadır. Bu zararlardan biri de yoğun bölgesel yağışlar ve sel afetleridir. Yağışlar ve selle beraber akarsu yatakları fazla suyu taşıyamamakta, taşkınlara sebep olmaktadır. Durum böyle olunca, taşkın koruma ve taşkın kontrol yapıları daha da önem kazanmaktadır. İnşa edilen taşkın koruma ve kontrol yapıları, menba ve mansap şartları akarsu vadisinde fayda sağladığı gibi bazen zarar verdiği de görülmektedir. Bu yüzden Meriç ve Ergene havzalarında su yönetimi önem arz etmektedir. Bilindiği gibi akarsu ovalarının ana su kaynağını, havza içindeki derelerin beslediği derelerin oluşturduğu akarsudur. Bu dereler fazla yağışlarda akarsuyun yatağından çıkması ve suların ovaya yayılmasını da sağlar. Bazen anormal yağışlarda bu durum taşkınlara sellere sebebiyet verebilir. Bu durum genellikle en fazla altı gün sürmektedir. Taşkınlar, korunma ve kontrol yöntemleri doğru uygulandığı sürece akarsuyun vadisine havzadan alüvyon ve sürüntü getirdiği için ovayı besleyici olarak fayda sağlamaktadır. Burada en önemli nokta aşırı yağış ve kar erimelerinden sonra ovadaki suyun makul sürede boşalmasını sağlayacak ‘’mansap’’ şartlarının sağlanması yani akarsu ve dere yatağının ve drenaj kanallarının rüsubatla dolu olmaması şarttır.”

“BUĞDAY EKİLİ ARAZİLERE ZARAR OLMA İHTİMALİ OLABİLİR”

Ergene yatağı Uzunköprü’den menbaya doğru genellikle doğrusal istikamette yeni yatak açılarak 2004-2008 yılları arasında ıslah edildiğini belirten Erkin: “Yeni açılan Ergene yatağı, erozyon ve sürüntülerin taşınmasıyla birkaç yıl sonra, Meriç’e bağlandığı noktadan menbaya doğru Saatağacı köyüne kadar kısmen dolmuştur. Meriç debisi arttığında ve Ergene havzası yağışları fazlalaştığı zaman yağış suları ovaya yayılmakta ve yağışlar kesildikten birkaç gün sonra sular beklenen süreden daha uzun sürede ovadan çekilmektedir. Bu durum sık tekrarlanırsa buğday ekili arazilere zarar olma ihtimali olabilir” şeklinde konuştu.

“İNCELEME YAPILIDAN DİLLENDİRİLMESİ KAFALARI KARIŞTIRIYOR”

Yaklaşık 30 yıldan beri bölgenin hatta ülkenin sorunu haline dönüşen Ergene kirliliğinin çeşitli şekillerde gündem de tutulduğunu söyleyen Erkin, konunun ilgili bakanlıkça yatırım programına alındığını belirterek“Fakat konunun çözümlenme çaresi olarak, arıtılacağı söylenen sanayi suları Marmara denizine derin deşarj edilme yolu seçilmiştir. Bu konu ayrı bir sorun yaratacaktır. Son yağışlar dolayısıyla Ergene nehri taşkını yerel ve ulusal basında değişik yorumlarla konu oldu. Özellikle Ergene ovasının tamamen kirlendiği görüşleri yerel ve ulusal basında yer almıştır. Kirli suların ovaya yayılarak ağır metallerin arazilere yayıldığı görüşü ileri sürülmektedir. Ne yazık ki bu konu, detaylı incelenmeden, su ve toprak numuneleri alınıp analiz edilmeden dillendirilmesi kafaları karıştırmaktadır. Tabi ki sağlıklı ürün yetiştirilmesi çok önemlidir. Kesin sonuçları olmadan yapılan açıklamaların, Bölge üreticisine zarar verebileceği unutulmamalıdır. Herkesin bildiği gibi, günümüzde tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların ürünlerdeki kalıcı etkisinin zararı akıldan çıkarılmamalıdır” dedi.

“TAŞKINLARIN OVALARA TOPRAĞIN BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ KATKISI VARDIR”

Hüseyin Erkin, Mayıs ve Kasım ayları arasında, sanayi bölgelerinde ki yeraltı sularının çekilerek proses suyu olarak kullanılıp Ergene yatağına bırakılması ile ortalama debisi (5-6) m3/s olarak katığını kaydederek: “DSİ tarafından Ergene nehri üzerindeki akım-gözlem istasyonlarından alınan su numuneleri ile aylık olarak analizler yapılmaktadır. IV. sınıf su niteliğinde olan bu suların maalesef iyileştirilmesi arzu edilen nitelikte olamamıştır. Kış ve ilkbahar aylarında fazla yağışlı zamanlarda Ergene ovası birkaç günde olsa 200 m3/s üzeri debilere ulaşmaktadır. Tabi ki ovanın tamamının suyla kaplanmasının sebeplerinden biri olan yatağın dolması, diğeri de Meriç debisinin yüksek olması durumunda Ergene akışının hidrolik olarak frenlenmesidir. Aslında taşkınların ovalara toprağın beslenmesi açısından önemli katkısı vardır. Taşkınlar aynı zamanda ova toprağının yıkanarak drenajını da sağlamaktadır. Buda akarsu vadilerinin bereketli olmasının avantajını sağlamaktadır. Ortaya atılan, yağışlarla artan debi sonucu oluşan taşkın zamanın da nehrin kirli sularının(5-6 m3/s) tüm ovaya yayılarak zararlı hale gelmesi söylemi çok gerçekçi değildir.(300-400)m3/s debi ye ulaşan Ergene nehri ovasında kirli suların etkisi eser miktarda olacaktır. Keşke bu durum dönem içinde birkaç kez tekrarlansa da ova toprağı yıkanıp drene olabilse. Ovada tarım yapan eski çiftçilere sorulsa bu durumun teyidi kendilerinden alınabilir. Tabi ki bölge yaşayanlarının tümü, Ergene kirliliğinin çözümlenerek ovalarının eskisi gibi verimli olmasını arzu etmektedir. Uzun bir zamandır yapılan bir hatada, Ergene ovasını besleyen dereler üzerine yapılan baraj ve göletlerin dip savaklarından dere yatağına baraj ve gölet yapılamadan önce dereden akan miktara yakın doğal akış suyu bırakılmamasıdır. Bunun mutlaka doğal yaşam ve ekolojik dengesi için yapılması şarttır. Sonuç itibarıyla, fazla yağışlarla oluşan taşkın sırası ve sonrasında Ergene nehri üzerindeki DSİ akım gözlem istasyonlarından ve ovadaki YAS gözlem kuyularından alınacak su numuneleri, ovanın değişik bölgelerinden alınacak toprak numuneleri sonuçları incelenip görülmeden yorum yapmak doğru olmaz kanaatindeyim. Ne tekim bölgemizde uzun yıllar başarıyla hizmet eden DSİ Bölge müdürlüğü teşkilatı bu konuda çalışma başlatarak su ve toprak numuneleri alarak Ergene yağış taşkınları etkilerinin durumu incelenmektedir. Analiz sonuçları umarım kısa süre sonrasında açıklanır. Tabi ki Ergene yatağının, Meriç nehrine bağlandığı noktadan menbaya doğru temizlenmesine başlanması da Ergene ovası için son derece önemlidir.”