SUYA YAZI YAZMAK

Yerel yönetimler şehir, ilçe, köy ve kasaba halkının genel ortak gereksinimlerinin giderilmesi için halk tarafından seçilen kişiler tarafından oluşturulan tüzel kişiliklerdir. Günümüzde yerel yönetimlerin rolleri genel ortak ihtiyaçların giderilmesinin ötesine geçmiştir. Kentin geleceğe hazırlanması, kent kimliğinin oluşturulması ve kent kalkınma modellerinin oluşturulması da çağdaş yerel yönetim anlayışının olmazsa olmazlarıdır. Bu göreve talip olacak kişilerin de bu ağır yükün altından kalkacak donanımda ve birikimde olmaları gerekir. Ancak bu da yeterli değildir. Bir partiye angaje olsalar bile seçildiklerinde kentin çıkarlarını merkeze alacak şekilde tarafsız, hızlı kararlar alacak şekilde dinamik, çıkar guruplarına direnecek kadar gözü pek ve kararlı olmalıdırlar.

Genel seçimlerle aynı anda yapılmadığı takdirde yerel seçimlerin iki yüzü vardır. Belediye başkanlığı seçimi kente hizmet edecek en uygun kişiyi seçmek üzerinedir. Adayın kimliği ve projeleri parti kimliğinin de önüne geçebilir hatta geçmelidir. Bu yüzden doğru adayı belirlemek her parti için son derece önemlidir. Oysa İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi seçimleri hükümet için güven oylaması niteliğindedir desek yalan olmaz. Merkezi hükümete mesajların verildiği seçimlerdir belediye meclisi seçimleri.

24 Haziran baskın seçiminden farklı olarak 31 Mart seçimleri zamanında yapılmaktadır. Aralık ayına gelmemize rağmen yurdun hiçbir tarafında halkta bir coşku yaratılamamıştır. Ülke sorunlarının ağırlaştığı bu dönemde iktidar açısından seçim sürecinin düşük perdeden yönetilmesi kendi lehine olabilir. Ancak ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz yanında iktidar partisinin sahip olduğu belediyelerin çoğunda büyük sıkıntıların olduğu aşikârdır. Seçimlere doğru adaylarla girmek, halka yeniden umut olmak açısından önemli bir fırsattır. Ancak muhalefet açısından büyük şehirler dahil gündem oluşturacak, halkı heyecanlandıracak isimler hala ortada gözükmemektedir. Geç kalınmakta olduğunu düşünmekteyim.

Enez özelinde ise seçim çalışmaları için çok geç kalınmıştır. Enez merkez yaklaşık 4500 nüfusa sahip ve yine yaklaşık 3000 seçmeni olan bir ilçe merkezidir. Dolayısıyla iller bankasından aldığı pay 4500 nüfusa göre hesaplanıyor. Enezin kaderini de yaklaşık 3000 seçmen belirliyor. Oysa yaz aylarında Enez sahilinin nüfusu 30 bini aşmaktadır. Yazlıkçıların yaşadıkları sorunlar nedeni ile şu anki yerel yönetime sıcak bakmadıkları da bilinmektedir. Enez’in sorunları sahil kesiminin yaşadığı sorunlardan ayrılamaz. Yerel yönetime aday olanlar sahil kesimini de düşünmek zorundadır. Öncelikli olarak da yazlıkçıların ikametlerini Enez’e alınması hem Belediye katkı payının artmasına hem de Enez’in sorunlarının çözümüne katkıda bulunacaktır. Yazlıkçıların sadece %20’sinin ikametini alması bile 6000 kişi demektir ki bunun en az 3000’i seçmen niteliğindedir. Konu ile ilgili maalesef Kartopu Derneği dışında çaba gösteren olmamıştır. Mesela CHP yaz döneminde etkin bir çalışma gösterse hem seçimi garantileyebilir hem de gelecek dönem belediye katkı payı artacağından projeler için kaynak yaratabilirdi. Büyük bir fırsat kaçırılmıştır.

Halen Enez’i yönetmeye 6 CHP, 2 AKP, 1 bağımsız ve 1 de parti belli olmamasına rağmen aday olacağını ilan eden 10 kişi bulunmaktadır. Demek ki en az 4 kişi bu seçimlerde yarışacaktır. Bir CHP’li aday ve bağımsız adayın (onlar da kısmen ve jenerik olarak sosyal medyada sayfalarında paylaştıkları kadar) dışında ortaya proje koyan da bulunmamaktadır. Muhtemelen projelerini açıklamak için hepsi adaylıklarının kesinleşmesini beklemektedirler. Partili aday adaylarının kendi ilçelerinde değil il merkezlerinde huzura çağrılarak mülakata tutulmaları, mevcut aday adaylarının bizzat halka kendilerini beğendirmeleri gerekirken Ankara’yı mesken tutmaları da garipsenecek bir durumdur. Bu elbette aday adaylarının eksiği değildir. Partilerimizin demokrasiyi ne kadar içselleştirdiklerinin göstergesidir. Hele bir de partilerin kesin aday belirleneceklerden yüklü miktarda bağış talep ettikleri yönündeki söylentiler var ki, umarım gerçek değildir.

Adaylar belli olduktan sonraki seçim süreci yine eskisi gibi devam edecekse adaylar bu kez satın alınabilir oylar için harcama yapmak zorunda kalacaklardır. Bugün herkes bilmektedir ki ciddi miktarda oyun yönü ya iş ya temsil garantisi veyahut da nakdi ödemelerle belirlenmektedir. Sahil kesimi aktif olarak devreye alınabilse idi bu oy ticaretinin de etkisi azaltılabilirdi.

Herhalde Aralık ayında tablo iyice netleşecektir. Adayların Enez’i nasıl yönetecekleri, projelerinin neler olduğunu ve nasıl bir Enez düşlediklerini öğreneceğiz. Kendilerini ciddi maddi sorunlar beklemektedir. Ancak Enez’in para harcanmadan da çözülecek çok sorunu bulunmaktadır. Bu gömleği kim giyecekse mazeret değil, çözüm üretmek zorundadır. Sorunların değil, çözümlerin mimarı olmalıdır. En önemlisi de Enez’in sadece bugününe değil geleceğine de hizmet etmelidir.

Sözün özü; Enez’in kendi egosunu ve yakın çevresini tatmin edecek bir yöneticiye değil, geleceği halkla kuracak bir cesur yüreğe ihtiyacı vardır. Gözü yemeyen hiç girmesin.