Birçok “önemli günde” olduğu, 5 Haziran Çevre Günü de gibi laf olsun diye sembolik olarak anılan günlere dönüştürüldü. Her yıl olduğu gibi bu yıl da, parlak ve cilalanmış açıklama ve paylaşımlarla geçiştirilmemelidir.

SU, HAVA ve TOPRAĞA ASLA DOKUNMA!

Ülke genelinde birçok yerde yaşandığı gibi yaşadığımız bölge Trakya topraklarının da, uluslararası bazı şirketlerin, tröstlerin kimyasal kirliliklerinin ve etrafa dağılan pisliklerinin savunulduğu bir alana dönüşmesini kabul etmek mümkün değildir.  Topraklarımızdan geçen tüm enerji nakil hatlarının vereceği zararları bir an için hayal edin. 

Uzun yıllardan bu yana, kimyasallar dahil her türden kirliliğe maruz kalan ve Trakya’nın can damarı olarak değerlendirilen Ergene Nehri ile ilgili, yetkililerin defalarca verdikleri vaatlere ve sözlere rağmen kirlilik Trakya’da yaşayan insanlara, tüm canlılara ve üretim alanlarına zarar vermeye devam etmektedir. 

Oysa Yıldız Dağları’ndan tertemiz, pırıl pırıl doğan Ergene Nehri, üç ilin topraklarında kollarıyla birlikte oluşturduğu Ergene Su Havzasıyla bölgenin can damarıdır. Çok ciddi kostik ağırlıklı kimyasal kirlenmenin ve diğer zararlı atıkların önüne geçilemediği için her alanda kirlenme yaşanmıştır.

Ergene Nehri, Arda ve Tunca’yla birleştikten sonra Meriç ile birleşerek Ege Denizine dökülmektedir. 

Sadece Ergene Nehrinden kaynaklanan kirliliğin vardığı boyutu bir düşünün, hayal edin! Bir de yeni geleceği söylenen enerji nakil hatlarının geçmesiyle Trakya topraklarının ve dolayısıyla buradaki yaşamın ne hale geleceğini düşünün. 

Şairin dediği gibi: “Kendi topraklarında mülteci...”