BÜLENT SAYLAM

Aydın, basına yaptığı açıklamada 2023’te gerçekleştirilecek genel seçimi; Türkiye tarihi açısından herhangi bir seçim olarak görmediklerini, aynı zamanda bir referandum olarak gördüklerini kaydederek, Türkiye’nin bu seçimle medeniyet tercihini ortaya koyacağını söyledi.

SOL parti Merkez Yürütme Kurulu üyesi Yaşar Aydın ve Mehmet Aydoğan dün saat14.30 sıralarında SOL Parti Keşan İlçe Başkanlığını ziyaret etti. Ziyarete SOL Parti Keşan İlçe Başkanı Erol Durmaz, yönetim kurulu üyeleri ve partililer katıldı.

Türkiye genelinde il ve ilçe örgütlerini ziyaret ettiklerini dile getiren SOL Parti Merkez Yürütme Kurulu üyesi Yaşar Aydın, basına kapalı toplantı öncesi ülke gündemine dair açıklamalarda bulundu.

TEK ADAM REJİMİNİN YIKILMASI İÇİN BÜTÜN GAYRETİMİZLE ÇALIŞIYORUZ

Aydın, Türkiye gündemiyle ilgili yapacakları ile ilgili istişarelerde bulunduklarını söyleyerek açıklamasına şöyle başladı: “Sizin de bildiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyet tarihinin en kritik seviyeyi görüyor. 100 yıllık Cumhuriyet tarihi belki de bir dönüm noktası yaşayacak. Önümüzdeki Mayıs ya da Haziran'da yapılacak seçimde SOL Parti olarak biz bütün gücümüzle bu seçimde Erdoğan rejiminin, kurulan tek adam rejiminin yıkılması, rejimine son verilmesi konusunda bütün gayretimizle çalışıyoruz. Bütün gayretimizle mücadelenin parçası olacağız. Bu dönemde hem SOL Parti olarak hem Türkiye'deki sol ilerici sosyalist güçleri olarak büyük bir sorumluluğumuzun olduğunun farkındayız. Genel seçimi Türkiye tarihi açısından herhangi bir seçim olarak değil, aynı zamanda bir referandum olarak görüyoruz. Bu seçim bir sandık sonucu yaratmayacak. Türkiye'nin medeniyet tercihini ortaya koyacak. Ya özgür, eşit demokratik bir ülke tercihi konusunda inisiyatif alacak ya da bugünden daha karanlık siyasal islamcı rejimin ablukası altında emekçinin sömürüldüğü Bartın'da yaşadığımız gibi öldüğü bir ülke olacak ya da yüzünü daha aydınlık bir geleceğe doğru çevirecek.”

ERDOĞAN’A KARŞI; EMEKTEN, SOLDAN DEĞERLERİ SAVUNAN ADAYLA BİRLİKTE MÜCADELE ETMEK ÖNEMLİDİR

Yaşar Aydın, genel seçime giderken SOL Parti’nin adaylık konusundaki düşüncelerini şöyle açıkladı: “SOL Parti olarak esas olarak inisiyatif aldığımız şey, Erdoğan karşısında emekten, soldan bu değerleri savunan tek bir adayla ortak bir adayla birlikte mücadele etmek; Erdoğan karşısına adaylık tartışmasından çok kimin emekten soldan toplumun taleplerinden yana nasıl bir anlayışla seçime gideceği her şeyden bu çok önemlidir. SOL Parti olarak bütün ülkeyi bütün örgütümüzü dolaşarak toplumun emekçilerinin taleplerini sahaya yansıtacak, eylemlerle sokakta kendini ifade edecek bu toplumsal muhalefetin diğer aktörlerine sokağı, mücadeleyi tek adam rejimine son verecek eylemlere çağrı yapmayı sürdürmeye devam edeceğiz.”

EMEKÇİLER KENDİ KADERİNE SAHİP ÇIKMALI

SOL Parti Merkez Yürütme Kurulu üyesi Yaşar Aydın, Amasra’daki grizu patlaması sonucu 41 madencinin ölümü ile sonuçlanan olay ile ilgili soruyla açıklamasını şöyle sonlandırdı: “Bizim açımızdan bir kaza değil. Her şeyden önce katliam, tıpkı Ermenek'te, Soma'da daha önce yaşanan katliamların bir benzeri. İşletmelerin özel sektöre verildiği, hiçbir denetimin yapılmadığı, bir süreçte bütün bu faciaların olması kaçınılmaz. Hatırlarsınız Soma'dan sonra hem meclise gelen hem muhalefetin sendikanın gündemine gelen iş güvenliği konusunda çeşitli yasalar meclise kadar geldi. Orada tartışıldı, hatta karara bağlandı. Ama iktidarın özel yetkileriyle işçinin sağlığını öne çıkaran bu kararların uygulanması sürekli ertelendi. O ertelemeler olmasaydı bugün 41 arkadaşımız belki de yaşayacaktı. Türk-İş Başkanı'nın açıklamasında o havzayla ilgili ciddi şikayetler olduğu da ortaya çıktı. Erdoğan'ın dediği gibi bu kader değil. Tam da Erdoğan rejiminin emekçiye reva gördüğü rejimin sonucudur. Bu anlamıyla öfkeliyiz, üzüntülüyüz. Bartın'da Amasra'da yaşanan katliamların yaşanmaması için de bu rejimin yok edilmesi engellenmesi, yenilmesi gerektiğinin altını çizelim. Bu rejim olduğu sürece bu neoliberal politikalar yağmacı düzen olduğu sürece emekçiler işçiler ölmeye devam edecek. Erdoğan da buna kader diyecek. Kendini zırhlı araçlarla kaderine meydan okurken işçileri çıplak elleriyle madene yollayacak. O yüzden emekçiler kendi kaderine sahip çıkmalı ve orada bir daha bunu yaşamamalı.