BÜLENT SAYLAM

ERÇED, geçen Cumartesi Keşan’da Edirne Valisi Hüseyin Kürşat Kırbıyık başkanlığında gerçekleştirilen Saros Çalıştayı ile ilgili olarak geniş kapsamlı bir rapor hazırladı.

Raporda 5 ana başlıkla Erikli’nin sorun ve çözümlerine yer verildi. Keşan Belediyesine eleştirilerin bulunduğu raporda şu ifadelere yer verildi: “Dernek olarak daha önce de belediye ile görüş ve önerilerimizi paylaşmış olsak da sizleri de güncel durum konusunda bilgilendirme sorumluluğumuzu yerine getirme gayretinde olduğumuzu bilmenizi ister, Saros çalıştayı için hazırladığımız raporumuzu bilgilerinize sunar ve gereğini saygılarımızla rica ederiz.”

ERÇED’İN SAROS ÇALIŞTAYI RAPORU

ERÇED’in ‘Çevre, Sağlık, Gürültü Kirliliği, Turizm ve Ekonomi, Sokak Hayvanları’ başlıklarıyla sorun ve çözümlerin olduğu raporda şu ifadeler kullanıldı:

Erikli Sahilinde son yıllarda Keşan Belediyesi tarafından hizmet adı altında yapılan çalışmalar maalesef ki doğa ile insan arasındaki dengeyi bozmuştur. Yaz sezonu başladığında, 100 bini aşkın ziyaretçisi olan belde de İçme suyu getirme projesinin yarım bırakılması, kazılan yolların rehabilite edilmemiş olması, arıtmanın kapasitesinin yetersizliği hatta çoğu zaman çalıştırılmaması, sahillerin kiraya verilmesi gibi hayatımızı zorlaştıran elzem sorunlar baş göstermiştir. İşte bu dengenin yeniden tesisi amacıyla, tüm varlıkların varoluş gayesine uygun, toplumda çevre ve ahlak bilincini arttıracak yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre oluşmasına katkı sağlamak amacıyla ve her türlü çevresel kirlenme, doğal, kültürel ve sosyal değerlerin bozulmasını önlemek amacıyla Erikli Çevre ve Güç Birliği Derneği kurulmuştur. Kamuoyunun bilgilendirilmesi, uyarılması, bu kirletici ve kentsel yaşamı olumsuz etkileyen faaliyetlerin önüne geçmek için her türlü hukuksal yola başvurarak çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Sayın Valimiz Erikli’ler olarak ortaya koymuş olduğunuz üstün gayreti ilgi ve beğeni ile izlemekteyiz. Ancak Keşan Belediyesi tarafından basında ne kadar aksi yönde demeçler verilse, her şeyin ne kadar yolunda olduğu ya da olmak üzere olduğu belirtilse de Erikliler olarak ciddi sağlık ve ekolojik tehditler altında bir yaz sezonunu daha geçirmiş bulunmaktayız. Endişemiz özellikle çevre hususunda uğradığı geri dönülmez zararlar sonucu bu güzide beldemizi kaybetmek ve çocuklarımıza yaşanabilir bir emanet bırakamamaktır. Erikli can çekişmektedir ve Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Helvacıoğlu yardım taleplerimize, çözüm önerilerimize kulaklarını tıkamış bulunmaktadır. Daha önce Keşan Belediyesi ‘ne sunmuş olduğumuz 2022/3 sayılı ‘Çevresel ve Kentsel Yaşam Önerilerimiz.’ başlıklı ilgili yazımızda da üzerinde durduğumuz hususları belli başlıklar altında sizlerin de görüşüne sunmak ve güncel durumla ilgili de makamınızı, Erikli halkı ve derneğimiz adına bilgilendirmek isteriz.

ÇEVRE:

Erikli Tuzla Lagün Gölü 1. Derece doğal sit alanıdır. Korunması ve yaşatılması zorunludur. Binlerce yıl içerisinde oluşmuş tarihsel ve eşsiz doğa özelliklerine sahip olup, adeta doğa anıtı diyebileceğimiz bu gölün kıyılarına evsel ve inşaat atıklarının bilinçsizce dökülmesi ile çirkin bir manzara oluşmuştur. Ayrıca arıtma tesisinin yıllardır göle izinsiz olarak deşarj edilmesi, son yıllarda da nüfus artışıyla yetersiz kalması sonucu kirlenmiştir. Bu kirlilik, göl ve deniz irtibatını sağlayan kanal ile denizi de kirletmektedir ve balıkçı barınağı yapılmak maksadı ile özensiz bir şekilde genişletilmesi sonucu da durumun vahameti artmış bulunmaktadır. Eskiden arıtmanın yetersiz kaldığı dönemlerde tesisin izin almak sureti ile yaptığı deşarjlar esnasında küçük bir çevrede yaşanan koku sorunu giderek artmış ve hatta kente, denize de yayılmıştır. Eski sakinlerin şahit olduğu o eşsiz su altı zenginlikleri yiteli uzun yıllar olmuştur. Her geçen gün daha fazla insan sağlık kurumlarına şiddetli ishal ve istifra şikayetleri ile başvurmaktadır. Keşan Belediye Başkanı Sayın Mustafa Helvacıoğlu personeli ile 09 Nisan 2022 günü Anadolu Ajansı’na her ne kadar gururla poz ve  ‘Saros Körfezi kıyısındaki Erikli sahilinin su sorunu çözüldü’ şeklinde demeç vermiş olsa da Erikli halkı yazın büyük bir kısmını susuz geçirmiş yeni ve daha büyük bir sorun edinmiştir. TOZ! Erikli ‘nin sokakları ve caddeleri bugün bile hala toz içindedir. Özellikle kronik hastalıkları olanların yaşadığı ve günün birinde yaşayacağı sorunlar görmezden gelinmektedir. Rüzgar sörfü konusunda Türkiye ve hatta dünyanın önemli etkinlik alanlarından biri olan Erikli’de su olmasa da toz artık her yerdedir. Bölgeye yakın tarım alanları da zannederiz bu öngörü ile imarlaştırılmaya çalışılmakta ve kentin hali hazırdaki çevre ve altyapı sorunlarına eklenecek yenilerinin önü açılmaya çalışılmaktadır. Mavi Bayrak almış plajımız bir şantiye alanına dönmüş olduğu gibi hak sahibi olduğunu iddia eden işletmeciler hafriyat atıklarını olduğu gibi çöplerini de plajda bırakmakta bir beis görmemektedir. Kooperatif döneminde titiz bir şekilde toplanan çöpler toplanmamakta ve yine kooperatif döneminde eleme makinesi vasıtası ile yapılan kum temizleme çalışmaları yapılmamakta/yapılamamaktadır. Bölgede yaşayanlar olarak zaman zaman işletmelerin, turistlerin ve hatta belediyenin toplamadığı çöpleri toplamak bize düşmektedir. Daha önce sahilde pek çok noktada bulunan ayrıştırmaya uygun çöp kovaları kaybolmuş/tesislerce kaldırılmıştır. Sahilimizin güzide bitki örtüsü ve bayrak türü olan kum zambakları korunmak bir yana üzerlerinde iş makinelerinin inşaat yasağı döneminde dahi çalışma yapılmasına ses çıkarılmamakta ve bu nadide çiçekler de gün geçtikçe yok olmaktadır.

SAĞLIK:

Plajın büyük bir bölümü ücrete değer bulunup kiralandığı ve ihale şartnamelerinde belirtilip, zorunlu tutulduğu halde cankurtaran bulundurulmadığı için basına da yansıyan pek çok ölümlü boğulma vakası yaşandığı gibi kurtulanlar da ne yazık ki arıtmanın deşarj izni alınmaksızın ve kısmen ya da hiç çalıştırılmadan doğrudan denize verilmesinden dolayı ciddi bir sağlık tehdidi altındadırlar. Yeraltı sularına da karışan bu fekal kirlilik sonucu şikayetler günbegün arttığı gibi koku ve ekolojik tehlike de kabul edilebilir sınırların çok üstüne çıkmıştır. Hiçbir denetim yapılmadan konaklanılan localarda ve şezlonglarda herhangi bir dezenfeksiyon ya da temizlik de yapılmamakta, sadece kum gibi kaba kirler süpürülmektedir. Ağır sonuçlarını hepimizin yakinen gözlemlediği pandemi döneminin bize gösterdiği gibi bu kabul edilebilir değildir. Kentin tamamını kaplayan toz vasıtası ile taşınan alerjen, bakteri, küf ve virüsler canlılığı tehdit eden boyutlara ulaşmıştır ve kontrol altına alınması ya da tehdidin ortadan kaldırılması için herhangi bir çalışma yapılmadığı için bölgede yaşayan sakinler mevcutta olmayan sularını da yolları sulamak için kullanmak zorunda kalmıştır. Herhangi bir denetleme olmaksızın kentin pek çok noktasında gıda ürünleri satılmakta ve özellikle konu hakkında bilgisi olmayan turistler tarafından tüketilmektedir. Satışı yapılan bu ürünlerin hijyenik koşullarda hazırlanması ve satışa sunulması suyun yokluğunda mümkün olmamakla birlikte pek çok işletme sahibi ve personelinin hijyen ya da sanitasyon konusunda en küçük bir bilgisi bulunmamakta, servis personelleri kimi zaman üstleri çıplak bir şekilde herhangi bir koruyucu ekipman kullanmaksızın çalışmaktadırlar. Bu bilinçsizlikle hazırlanan, teşhir edilen, satılan ürünlerde kontaminasyon riski beklenmemesi söz konusu değildir. Kiraya verilen sahil bölgesindeki işletmeler elektrik kullanabilmek için kumun içerisine hiçbir önlem almadan elektrik hatları çekmiş ve kaçak olarak elektrik kullanmaktadırlar. Sahilde bir karış bile derinlikte olmayan yüzlerce metre elektrik hattı bulunmaktadır. Pek çok kez şikayetçi olduğumuz konu hakkında onurlu TREDAŞ personelleri denetlemeler yapıp, konuya şahit olup, işlem yapmak isteseler de amirlerinden gelen baskılar sebebi ile hiçbir işlem yapmamış/yapamamışlardır.

GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ:

Gürültü; insanlar üzerinde olumsuz etki yapan ve istenmeyen seslere denir. Gelişmiş ülkelerde teknolojinin gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkmış olan gürültü sorunu, günümüzün önemli çevre sorunlarından birisi olmasına karşın, ülkemizde az bilinen bir kirlilik türüdür. Gürültü insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz yönde etkileyen, fizyolojik ve psikolojik dengelerini bozabilen, iş performansını azaltan, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini yok ederek niteliğini değiştiren bir tür kirliliktir. Aslında Türk mevzuatında gürültü standartları yeni bir kavram değil. Konuya ilişkin yönetmelik 1986 yılında çıktı, Avrupa Birliği’ne uyum amacıyla yönetmelik 2005’te yenilendi. Yeni Gürültü Kontrol Yönetmeliği’ne göre çeşitli kullanım alanlarının kabul edilebilir üst gürültü seviyeleri tespit edildi. Hatta öyle ki, yönetmeliğin standartları evin içinde yaptığınız gürültüyü bile sınırlandırıyor. Konutların yatak odalarında oluşacak gürültünün 35 desibeli geçmemesi gerekiyor. Bu sınır oturma odasında 60, mutfak ve banyoda ise 70 desibel olarak belirlendi. Gürültü sınırına uymayan para cezasına çarptırılacak. Tekrarı ve gürültünün gece yapması halinde ceza iki katına çıkacak. Bu standartların uygulanmasında belediyelere önemli görevler düşüyor. Yönetmelik hazır, denetim belediyelerde ve belediyeler gürültü düzeylerini aşan işyerlerine ceza kesebilir. Ayrıca belediyelerin sanayicilere proje izni verirken, gürültü konusunu göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Kiraya verilen sahil işletmeleri sözleşme şartlarını da ihlal ederek ve hatta belediyenin kestiği cezalara bile aldırmaksızın kabul edilebilir değerlerin çok üzerinde bir sesle müzik yayını yapmakta, bölge sakinlerinin şikayetlerine rağmen hiçbir yaptırımla karşılaşmadan gürültü kirliliğine sebep olmaktadır. 2022 yaz sezonunu için 10 Mayıs 2022 Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan (https://www.icisleri.gov.tr/muzik-yayin-saatleri-yeniden-belirlendi ) genelgeyi bile umursamayan bu işletmeler ilan edilen saatin ertesinde de müzik yayını yapmaktan çekinmemiş ve bu konu defalarca şikayete konu olsa da hiçbir şekilde geri adım atılmamıştır. Seyyar satıcılar çeşitli müzik yayın aletleri ve aküler ile elektrik iletkenliği yüksek tuzlu su içerisinde satış yapmakta ve zabıta birimlerinin bu konuda herhangi bir uyarısı ile karşılaşmamaktadır.

TURİZM ve EKONOMİ:

Altyapı, çevre ve denetim sorunları yaşayan Erikli her yıl kapasitesinin çok üzerinde turisti ağırlamakta ve zor koşullardan en çok etkilenen yine hemşehrilerimiz ve esnafımız olmaktadır. Seneler içerisinde bizzat belediye başkanımız ve çeşitli seyahat acenteleri eli ile reklamı yapılan Erikli her ne kadar 100.000’lerce turist ağırlasa da siz sayın valimizin de tespiti üzerine bu hareketliliğin ekonomik ve sosyal faydası yok denecek kadar azdır. Avrupa ya da dünyanın örnek turizm merkezlerinde yöre halkını da cömertçe ödüllendiren bir turizm anlayışı mevcuttur hatta basına yansıdığı üzere belediye başkanları gelen turistlerin cinsiyet farkı dahi olmadan üstsüz şekilde dolaşmalarını bile aldıkları kararlar ile düzenleyebilmekte hatta son örneğini Katar ‘da gördüğümüz doğrudan hayat tarzına dahi müdahale edebilmektedir. Burada takınılan tutumun halkın iradesini yansıtıyor olması ve bizzat yaşayanların kabulü şüphesiz ki esastır. Yanlış bir sunum ve imaj ile pazarlanan Erikli eşsiz plajları ve doğal güzellikleri ile “Niteliksiz turistlerin” uğrak yeri olmayı hak etmemektedir. Günübirlikçi tabir ettiğimiz bu insanlara yöre halkı tarafından bile konaklama imkanı sunulmadığında çareyi araçlarında konaklamakta ya da ihale dosyasında belirtildiği ve yasak olduğu halde sahil işletmecileri, loca adını verdikleri ahşap yapılarda konaklama imkanı sunmaktadır. Bu loca şeklindeki ahşap yapılarda fuhuş yapıldığı ve uyuşturucu kullanılıp satıldığı yöre halkınca pek çok kez şikayete konu olmuştur. Konaklama yapan şahısların kimlik bildirim sistemi gibi herhangi bir sisteme kayıt zorunluluğu da olmadığı için kriminal vakalardaki tırmanış da endişe verici düzeye ulaşmıştır. Erikli sahili pek çok yerel esnaf için önemli bir gelir kaynağıdır. Bölgenin doğal güzellikleri ve tabiatı bu imkanları çeşitlendirirken, büyüğünden küçüğüne pek çok esnafımız için geniş olanaklar da sunmaktadır. Gerek su altı zenginlikleri olsun, gerek eşine az rastlanır nitelikteki plajı olsun olanakları çeşitlendirme konusunda buradan geçimini sağlayan pek çok kişi ve aileye vizyonlarının el verdiği ölçüde fırsatlar sunmaktadır. Yapılan yanlış planlamalar ve gündelik politikalar sonucu ne yazık ki iyi niyetle emeğini ve terini akıtmış esnafımızın da çabalarını yok sayar bir tutumla, sahilin büyük bir kısmı, çamlık kamp alanı ve tuz gölü çevresi yeni girişimcilere açılmıştır. Erikli’ler olarak beklentimiz bölgemizin cazibesini ve kıymetini arttıracak doğa sporları, dalış turları, rüzgar sörfü ve yelken sporları gibi girişimlerin desteklenmesi ve özendirilmesiyken kiralama yapan girişimciler kısa yoldan yatırımlarının karşılığını almak isteyerek bar, beach club benzeri alkollü mekanlar açmışlardır. Çevre etkisi görmezden gelinerek bu mekanlar denizin hemen kıyısına kontrolsüz duş kabinleri ve tuvaletler koymuşlardır. Yüksek sesle müzik yayını yaparak bölge sakinlerinin önemli bir bölümünü oluşturan emekli hemşehrilerimizi küstürmüş ve sağlıklarını olumsuz yönde etkilemekten çekinmemişlerdir. Bölge halkının da sosyal ve ekonomik olarak yararlanabileceği tesisler yapılmasının önü açılması gerekirken ne yazık ki söz konu işletmelerin sahibi üç, beş kişi dışında kimseyi mutlu etmeyen ve ne bölgeye, ne ekonomiye katkı sunabilen bir yapı tercih edilmiş, halka bu konuda söz hakkı tanınmamıştır. Söze konu kiralamaları yapan işletmelerin özensiz tavırları ve günü kurtarma telaşları ile tüm denetlemelerden kaçtığı, gürültü kirliliği, alkol satışı konusunda gerekli ruhsatlara sahip olmadan bile satış yaptığı bölge halkınca pek çok kez şikayete konu olsa da kesilen cezalara rağmen tutumlarında bir değişiklik olmamıştır. Çeşitli seyahat acenteleri aracılığı ile bölgeye taşıdıkları turistler ekonomik anlamda kendileri için ne kadar karlı olsa da çoğu işlemleri kayıt dışı olduğu için bölgemize ya da ülkemize katkıları yok denecek düzeydedir.

SOKAK HAYVANLARI:

Türkiye'de sokak hayvanları istismar, besine ulaşma güçlükleri, sınırlı barınma alanları gibi sorunlarla karşı karşıya. Belediyeler bu noktada canlıların yaşamını kolaylaştıran, bakım ve rehabilitasyonuyla ilgilenen; acil durumlarda ise ilk başvurulacak kurum olarak görev alıyor. Yasaya göre, belediyelerin sokak hayvanlarına dair esas görevleri kuduz ve iç dış parazit aşılama; bakım, tedavi, beslenme ve popülasyonun kontrol altına alınması için kısırlaştırma çalışmalarını yürütmek. Gönüllü hayvan severlerle iş birliği içerisinde çalışan belediyeler, hayvan sahiplendirmeyle de ilgileniyor, ancak bu yasal bir zorunluluk değil. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun mevcut hali de belediye veterinerliklerini sokak hayvanları için kritik görev tanımlıyor. Erikli ‘de mevcut durumda basına da yansıdığı üzere sokak hayvanlarının açlıktan birbirlerini yedikleri görülmektedir. Burada ne yazık ki suçun büyük kısmı da evlerine aldıkları evcil hayvanları besleyemeyerek Erikli ‘de sahipsiz şekilde bırakan hemşehrilerimizdedir. Yasaların uygun gördüğü şekilde bu sahipsiz hayvanların kısırlaştırma görevi belediyenindir, vatandaş olarak biz de ödevlerimizin farkındalığı ile belediyelerin görevini yerine getirmesi için elimizden gelen yardımı sunup, küpesiz ve başıboş hayvanlar ile ilgili kendilerine yardımcı olmalıyız. Malumunuz olduğu üzere bu sene Türkiye çapında başıboş hayvanlar ile ilgili pek çok sıkıntı yaşanmış hatta kuduz vakalarına bile rastlanılmış, talihsiz bir yavrumuz da bu hastalık sebebi ile acı bir şekilde can vermiştir. Gündemimizde sokakta yaşayan canların beslenmesi ile ilgili çalışmalar olsa da dernek olarak bu sorunun üzerinden gelmemiz söze konu bütçeleri karşılayamayacağımız için kısa vadede mümkün görünmemektedir. Belediyemizin duyarlılığı, gayreti ve vatandaşlarımızın bilinçlendirilmesi ile sorunun makul mertebede çözüme ulaşacağına inancımız tamdır. Gayretle projelerimizi oluşturup makamınızı da bilgilendirmek gayesinde olduğumuzu ifade etmek isteriz. İlk günden beri gayretle sürdürdüğünüz çalışmaların takipçisi ve destekçisi olduğumuzu bilmenizi isteriz. Göreve başlamanızdan kısa bir süre sonra 21 Temmuz 2022 tarihinde yayınlamış olduğunuz ‘Kıyılardan Yararlanma’ konulu genelgede her ne kadar sorunları doğru bir şekilde tespit etmiş ve düzeltilmesi/uyulması konusunu belirtmiş olsanız dahi Erikli’de bahse konu denetimler ya hiç yapılmamakta ya da üstün körü yapılmaktadır. Dernek olarak daha önce de belediye ile görüş ve önerilerimizi paylaşmış olsak da sizleri de güncel durum konusunda bilgilendirme sorumluluğumuzu yerine getirme gayretinde olduğumuzu bilmenizi ister, Saros çalıştayı için hazırladığımız raporumuzu bilgilerinize sunar ve gereğini saygılarımızla rica ederiz.