Geçmişten günümüze tarihsel gelişim süreci göstermiştir ki insanoğlu; her türden dış işgale, iç baskılara rağmen asla boyun eğmez, eğdirilemez.
Bilimle, felsefeyle, siyasetle, sanatla, edebiyatla, resimle, karikatürle, tiyatroyla, köşe yazılarıyla… Adeta yaşamın her alanında baskılara karşı çıkar, direnir.
İnsanlık, tüm yaşam tarihi boyunca özgür ve insanca yaşama, mutlu olma yolunda umudu, direnci ve kararlılığı inançla sürdürmüştür, sürdürmeye devam etmektedir.
Baskılara, dayatmalara boyun eğenler, kabullenenler olur mu? Elbette boyun eğenler çıkar. Yeterli bilgisi yoksa doğru sorgulayamıyorsa, çekinip korkuyorsa ya da başka çıkar hesapları varsa… Çaresiz boyun eğerler.
İnsanlığı geleceğe taşıyacak olanların boyun eğmeyenler olacağını tarihsel süreç her zaman göstermiştir. Boyun eğen bireylerin nasıl adeta köleleştirildiği, kimliksizleştirildiği ve daha da acı olanı onursuzlaştırıldığı, acı örnekleriyle doludur.
Baskılar karşısında boyun eğenlerin, şu ya da bu nedenle boyun eğmek zorunda kalanların süreç içinde nasıl bir yaşama maruz kaldığını, nelerle karşılaştığını okuduk, gördük, görüyoruz…
Boyun eğmeyenler ise kendi geleceklerinin ve insanlığın geleceğinin geçmişten günümüze değin geleceğin yakıcı ateşini nasıl ellerinde, avuçlarında yükselttiğini ve daha daha yükseltme inancını, kararlılığını sürdürmektedirler.
İnsanlık tarihi bir anlamda boyun eğenlerle, eğmeyenlerin tarihidir. Tarihin gidişatını değiştirenler, hep boyun eğmeyenler olmuştur. Önemli olan dik durma cesaretini göstermek, eğilmemek, eğilmeyenlerin saflarını sıklaştırmaktır.
Tarih her zaman göstermiştir ki boyun eğdireceğini düşünüp zannedenler, boyun eğmeyip direnenlerin kararlı, inançlı duruşu karşısında BOYUN EĞMEK zorunda kalmışlardır!