RÖPORTAJ: BÜLENT SAYLAM (1. BÖLÜM)

CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Keşan Gençlik Kollarından başlayan ve 12 Eylül sonrası Bülent Ecevit’in kurduğu DSP (Demokratik Sol Parti)’nin uzun yıllar ilçe başkanlığını yapan, siyasi yaşamında milletvekilliği ve belediye başkan adaylığı ile Keşan’ın kendine has siyasi bir figürü olan İrfan Yazgılı, Medya Keşan Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Bülent Saylam’a CHP ve DSP’li yıllarını anlattı.

12 Eylül 1980 öncesi ve sonrası siyasi ortam ve Bülent Ecevit’in DSP’yi kurduğu yıllarda neler yaşadığını anlatan İrfan Yazgılı’nın röportajını bir güne sığdırmak zordu. O yüzden sizlere bölüm bölüm sunmak istedik. İrfan Yazgılı’yla geçmişe yolculuk yaptığımız bu röportajımızın ilk bölümünde Yazgılı, gençlik kolları yıllarını ve DSP’nin kuruluş aşamasındaki yaşadıklarını aktardı. Röportajın videosunu bugün Medya Keşan Youtube kanalı ve Facebook sayfasından seyredebilirsiniz…

GENÇLİK KOLLARI YILLARI

İrfan Yazgılı (İ.Y.)

Siyasi hayatıma ben 1970 senesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nde gençlik kollarına üye olarak başladım. 1974-75 en hızlı günlerdi. 1974 seçimlerinde Ecevit, çok güçlü bir şekilde koalisyon hükümeti kurdu. Cumhuriyet Halk Partisi hakikaten o zamanlar en güzel günlerini yaşıyordu. Bizim gençlik kolları da müthiş bir gençlik kollarıydı. İsimlerini sayabilirim, ondan da resimleri var gösterebilirim. Orhan Ergene, Ahmet Algan, Mehmet Bulgurlu, Melih Dinçman, Mehmet Ali Dinçman vardı. Keşan’da Metin Çırpan’ın Belediye Başkanı olduğu seçimlerde Deniz Baykal gelmişti. 2 şerefeli Caminin orada vahim olaylar oldu.

12 EYLÜL VE DAĞILAN KİTLELER

İyi bir gençlik kolları vardı, çok da iyi çalışıyorduk. O zamanlar bugünkü şartlar yoktu mesela yazı yazma işi vardı, Akşamları benim sigota arabamla çıkardık, mahalle mahalle gezerdik. Çok enteresan şeyler geçirdik. O yıllardan sonra Ecevit güçlü bir hükümet kurdu. Hükümetin yanında ortağı Erbakan hocayla beraber Kıbrıs harekatı gerçekleştirildi. Fakat halkın o sevgisi daha sonra 12 Eylül 1980 ile kesildi. Kesildikten sonra bütün işlerimiz koptu. Siyasi partilere kayyum atandı. Keşan’a da kayyum atandı, o kayyum atandığı zaman da ben Keşan Gençlik Kolları başkanlığına devam ediyordum o zamanlar Cengiz Öztekin’le beraber. Kalabalık kitleler bir anda gitti, kimse kalmadı. 

12 EYLÜL KAYYUM DÖNEMİ

Benim oturduğum evin alt katında merkez komutanı oturuyordu. Bir sabah kalktık. Eşim benim bankacı çıktım, işe gidiyorum. Tam da Dağlı Emin’in kahvenin önünde bir tane silahı duruyor, asker. Gördüm hiç de aklıma gelmedi. 

Asker: ‘Hemşerim nereye?’ dedi bana. 

İ.Y.: ‘Dedim işe gidiyorum’ 

Asker: ‘Dön evine git!’ dedi.

‘İhtilal oldu haberin yok mu senin?’ dedi.

12 Eylül darbe olmuş ne olacak şimdi? Bunu da gördük. Kimse kimseden haber alamıyor. Her tarafta asker var, apar topar herkesi topluyorlar. Cengiz (Öztekin)’le telefonla görüştük. Dedi ‘İrfan böyle böyle kayyum gelecek, kayyum olacak. Yani bizim parti teşkilatını görevden alacaklar.’ 

Yönetim kurulundan arkadaşlarımızla kayyumdan önce ilçe başkanlığındaki bazı eşyaları kaçırmıştık, hiç unutmuyorum. Aradan birkaç gün geçtikten sonra kayyuma gerekli belgeleri teslim ettik. 

12 EYLÜL SONRASI KEŞAN’DA SİYASİ HAREKETLENMELER

O olaylardan sonra Sayın Ecevit Gelibolu’ya geldi. Oraya ziyarete gittim. İçeri giremedik Ecevit’le görüşemedik. 12 Eylül 1980 tarihinden sonra 1981, 82, 83 işte o zamanlar gençtik bir gün dükkanda oturuyorduk. Halkçı parti diye bir parti kurulacağı haberini aldık. Çömlek pazarının olduğu köşede Halkçı Parti’yi kurmaya çalışıyorlar. Halkçı Parti’ye girmeye niyetlendim. Parti içinde siyasi atışmalar oluyor. Halkçı Parti’de Şehir Kulübü nde entellektüel olmuş kişiler ön plana çıkmaya çalışıyor. Bu arada taban biraz zorluyor. Kimileri daha halkçı tiplerin girmesini istiyorlar. Çuvala elimi sokalım, bir şeyler alalım gibi bir zihniyet vardı. Ben de baktım olmayacak dedim. Halkçı Parti’ye girmeme kararı aldım.

DSP’NİN ADININ İLK DUYULDUĞU ZAMANLAR

1984 veya 1985 olması lazım. Bir mesaj geldi. Demokratik Sol Parti diye bir parti olduğu hakkında bir söylenti var, da neyin ne olduğunu tam olarak bilemiyorduk. Bir mesaj geldi böyle böyle, Demokratik Sol Parti kurulma aşamasında. Ama nasıl bir parti olacak? Ecevit’in önderliğinde kurulacak ama Ecevit siyasi yasaklı. Halil Akgün’le konuşuyoruz. Dedim böyle bir şey varsa girelim. Çünkü ilk olarak Hazreti Muhammed’i çok severim dinimden dolayı, 2. olarak Atatürk’ü, 3. olarak da Ecevit’i çok severim. Karaoğlan efsanesi vardı.

BÜLENT ECEVİT’LE ANKARA’DA İLK BULUŞMA

Bir Ankara seyahati yaptık ama Ankara seyahati önce bazı çalışmalar olmuş ancak yarım kalmış çalışmalar var. Çevre ilçelerdeki teşkilatlara ulaşılamamış. Yazarsız çizersiz sözlü konuşmalarla bu işi yürütmeye çalıştık. ‘Gidelim mi? Gidelim’ dedik. Gittik. Oran Sitesine Ecevit’lerin evine gittik. ‘Bekliyoruz, Allah bekliyoruz’ bizi kimse içeri almıyor. Edirne heyeti diye bir heyet girmiş bizden önce kimler girdi biz de bilmiyoruz. Ecevit’in şoförü Mustafa diye genç çocuk vardı.

Mustafa’ya dedim ‘ya bizi ne arayan var ne soran?’ 

‘Nasıl olur abi?’ dedi ‘Sizin ekip geldi’ dedi. Sonra Mustafa, Ecevit’lere Keşan ekibinin geldiğini söyledi. Ecevit, bizi kapıda karşıladı, ‘Hoşgeldiniz gençler’ dedi. O arada Bursa’dan Tarsus’tan ve Erzurum’dan heyet vardı. Çay ikram etti kendisi. Biz anlattık durumumuzu. Halil Akgün not almaya çalışıyordu, Bülent Ecevit, Halil’i görünce ‘Rahşan Rahşan bir katalog verir misin not alsınlar.’ demişti hoşuna da gitmişti. Biz, o esnada Osman diye bir arkadaşla tanıştık. Benim bacanağım Veysel Beceren’in kız kardeşinin kocasıymış. 

Bana dedi ki, ‘Siz Keşanlı mısınız?’

‘Keşanlıyım’ dedim.

‘Ben de Keşanlı sayılırım’ dedi. Ecevit de yanımızda.

Osman arkadaş, ‘Veysel Beceren var, Keşan’da’ dedi.

‘Evet’ dedim 

‘Onun kız kardeşiyle evliyim’ dedi. 

Ben de ‘Veysel benim bacanağım’ dedim. 

Öyle deyince Bülent Bey,  ‘Rahşan Rahşan, 2 tane bacanak burada tanıştılar.’ dedi.  Çok espri oldu. Gülüştük. Çok mutlu oldu, hoşuna gitti Ecevit’in. Öyle kaynaştık sonra yine siyasi ortama döndük. Bir tane daha ekip vardı. Erzurum ekibi. Hatırlıyorum İmirzalıoğlu diye soy ismi vardı. Hiç unutmuyorum. Ecevit, onu eni konu fırçaladı, kızdı. 

Ecevit, ona ‘ben size yıllardan beri söylüyorum’ dedi. 

‘Sizin getirdiğiniz bu isimler zaten benim belleğimde var. Ben bu isimleri istemiyorum’ dedi.

‘Yepyeni isimler bulacaksınız. Köyden mi olacak, kasabadan mı olacak beldeden mi olacak ilden mi olacak ama yeni isimler, aynı isimler olmayacak değişik isimler olacak. Sayın İmirzalıoğlu’ dedi. ‘Siz geliyorsunuz hep aynı isimleri getiriyorsunuz. Bak’ dedi.

‘2 tane genç arkadaşımız var burada’ dedi. ‘Bunlar daha önemli bunlar lazım. Bunun gibi gençleri almak, gençleri organize etmek lazım’ diyerek, ona kızdı. Böyle bir konuşma olduktan sonra bize o görevi verdi. 

Konuşmaların ardından Bülent Ecevit bize ‘Trakya’daki örgütlenme sorumluluğu sizinle iletişim kurarak, bu işi organize edeceğiz.’ dedi.

DEVAM EDECEK...