ERDOĞAN DEMİR

Şen, gazetemizden Erdoğan Demir’e yaptığı açıklamada şu konuları dile getirdi.

 ÇELTİK EKİMİ BÖLGEMİZDE GEÇ YAPILDI HASATTA GEÇE KALDI

Şen, göletlerde ve Kadıköy barajında su olmamasından ötürü çeltik ekiminin geç olduğunu belirterek, “Bu yıl geçen yılın getirdiği yanlış kullanım sonucu bölgemizde çeltik ekimi geç yapıldı. Zaten Keşan’ın belli başlı bölgelerinde çeltik ekimi gerçekleşiyor. Keşan’da sadece Kılıçköy, Karahisar, Kızkapan, Akhoca, Keşan altında, genelde Hamzadere kanalının olduğu bölgelerde gerçekleşiyor. Şu anda hasadın % 80’ne geldiğini biliyoruz. Neden bazı çeşitler erkenci veya geç oluyor ona göre değerlendirmek, biçmek gerekiyor.  Geç çeşitleri geçe bırakıyorlar, erken çeşitleri erken biçmek gerekiyor.  Bunun yanında bir de bu yıl yağışlardan ötürü ilkbahardaki aşırı yağışlardan ötürü çeltik yeri hazırlamada geç kalındı. Yani geç olduğu için hasatta bu zamana kadar sarktı. Şu ana kadar bölgede sıkıntısız bir hasat yaşanıyor.” dedi.

ÜRETİCİNİN SIKINTISI ÜRÜNÜNÜN PARASINI GEÇ ALMAK

Üreticinin tek sıkıntısı ürününü satmakta sıkıntı yaşadığını dile getiren Şen, “Üreticimiz ürününü satmış olsa bile, parayı 40 gün 50 gün sonra alabiliyor. Yani üreticimizin en büyük sıkıntılarından bir tanesi bu. Bir de bu yıl ne kadar çeltik su içerisinde olan suyun olduğu bir ürünü olduğu halde verimlerimizde 100 -150 kg düşme yaşandı. Bunlar telafi edilir, yeter ki insanlar benim her zaman söylediğim gibi, ektiği ürünü bir an önce toplayıp, çuvala koyması, ambara koyması, satması gerekiyorsa satmalı. Bir an önce topraktan kendi bünyesine ürününü alması önemli. Üreticilerimiz kazasız, belasız, doğal afetsiz bu işi gerçekleşiyor, gerçekleşti diyelim. Çünkü bölgede çok az biçilmeyen çeltik kaldı. Ama fiyat açıklanmadı.

ÇELTİK ÜRETİCİSİNDEN FİYAT AÇIKLANSIN SÖYLEMLERİNİ DUYMUYORUZ

Şen, Ziraat Odası olarak ne kadar fiyat açıklansın deseler de üreticiler bazında TMO’nun fiyat açıklasın gibi söylemlerini duymadıklarını belirterek; “Neden duymuyoruz. Mesela en büyük üreticilerimizin bir tanesi geçen gün sayın valimizle İpsala'ya gitti. İpsala'da da bunların hiç konuşulduğunu gazeteden, yerel basında hiç görmedik. Burada sadece sadece kaç bin dekar çeltik ekildiği konuşuldu. Halbuki konuşulacak şey bunların üretici bazında konuşulması gerekli idi. Çeltikçilik çok farklı bir tarım, çeltik tarımı genelde o bölgede 220 bin dekar 190 bin dekar ekilen bölgelerde Türkiye'nin ihtiyacının karşılandığı kesimlerde üreticilerden ziyade bence fabrikatörler ekiyor. Suyu da genelde bu bölgede bu işi meslek olarak fabrikası olan insanların ektiğini görüyoruz.  Bölgemizde de böyle bir şekilde yürüyor.”

BÖLGEMİZDE 30 BİN DEKAR ÇELTİK EKİLİYOR

Keşan ovasında kaç tane çeltikçi var, parmakla sayabiliriz.” diyen Şen açıklamasına şöyle devam etti: “Akhoca da birkaç kişi var Karahisar da birkaç var. Bizim bölgemizde aile çeltikçiliği hemen hemen bitmek üzere. Demek istediğim bu söylemde de valinin olduğu, milletvekilinin olduğu ortamda TMO’nun alım yaptığı yapmayacağıyla ilgili bir açıklama yok. Ama çeltik üreticisinden de bu konuda bir talep yok. Çeltik üreticisinden böyle bir talep yokken, şimdi benim burada ne fiyat açıklasın veya açıklanmasın diye söylemem ne kadar doğru olur. Bizim bölgemiz 30 bin dekar çeltik ekiyor. Buradan da 20-30 bin ton çeltik üretimi olur. Bizim bölgemiz için pek ölçü olacağını tahmin etmiyorum.”

UZUNKÖPRÜ’DEKİ BUĞDAY DEPOLARI DOLU

Şen Uzunköprü’deki LİDAŞ depolarını dolu olduğuna da dikkati çekerek, “TMO’nun bu yıl uyguladığı politikalar neticesinde ister LİDAŞ depolarının veya lisanslı depoların olduğu alanda da olsa bölgemizdeki Uzunköprü TMO’larında buğday depolarının dolu olduğunu çok iyi biliyoruz.  Devlet ürünü alsa nereye koyacak. Bu da bir problem muamma, ama piyasada şu anda çeltiğe en iyi fiyatı da Tarım Kredi Kooperatiflerinin piyasa üzerinde bir fiyat verdiğini gözlemliyoruz, takip ediyoruz, Tarım Kredi Kooperatifi’nin çeltiğe diğer piyasadan 1-2 lira farklı bir fiyat politikası uyguladığını biliyoruz. Tabi her zaman söylediğimiz gibi üretici kime güvenecek, ürün ilk önce devlet tarafından alınacak, üretici devlete güvenecek ki sonra kurum veya kuruluşlara güvenecek. Ama üretici ilk önce devlete güvenecek.”

GEÇEN YILLARDA ŞAHISLARA SATILAN ÜRÜNLERDE BAZI YOLSUZLUKLAR YAŞANDI

 Şen geçen yıllarda şahıslara verilen ürünlerde yolsuzluk olduğunu belirterek; “Şu andaki üretilen ürün bazında bu durumun yaşanabileceğini anımsatmak istiyorum. Üreticilerimize de şu tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Kendilerinin bildikleri, tanıdıkları, firmalara ürünlerini satsınlar. Çünkü uzun vadeli bir fiyat politikasında ürünlerini güvendikleri, bildikleri firmalara ürünleri teslim etmelerini tavsiye ediyorum.” şeklinde konuştu.

AYÇİÇEĞİ ÜRETİCİLERİNE ÖDEMELERİ GEÇ YAPILDI

Bölgemizde ayçiçeği biçiminin tamamlandığını belirten Şen konuşmasına şöyle devam etti: “Edirne tarafındaki ayçiçeği üreticileri ürünlerini daha erken biçti. Bizim bölgemiz geç kaldı. Trakya Birlik ödeme yapıyor, ama 1 ayı geçti. Bunlar bizim için sorun. Bunu her zaman söylüyorum. Önceki yıllarda da sorun oluyordu. Bundan 20-25 günü buluyordu ama bu ödeme gecikmesi alışkanlık haline geldi. Bu hükümetin politikalarından ötürü alışkanlık haline geldi. Çünkü buğdayın fiyatını dahi açıklarken, 1 ay sonra ödedi. 1 ay sonra depolara aldı, sonra TMO satın aldı. Üretici bazında LİDAŞ depolarında üreticilerin ürünlerini bekletti. Duyuyoruz ki 48 gün 58 gün sonra sattıkları ürünlerinin paralarını alıyor. Ülkemizde 10 günün dahi ekonomik anlamda çok büyük farklılıkları var. Girdi maliyetleri konusunda biliyorsunuz akaryakıt bir indirildi, aradan bir süre geçti yine arttı. Üretici girdi maliyeti anlamında akaryakıtını alsaydı. Fiyat farkından etkilenmeyecekti. Gübre için de bu geçerli.” dedi.

MAĞDUR OLAN HEP ÜRETEN KESİM OLUYOR

Şen, sonuçta üreten kesimin hep mağdur olduğunu belirterek konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu mağduriyetimizi hep söylüyoruz ama siyasilerimiz, siyasi temsilcilerimiz biz kurum ve kuruluşlar olarak istediğimiz kadar bağıralım, bize sahip çıkmak zorunda olması gereken insanlar bile bize sahip çıkmıyor. Bizi duymuyorlar, neden duyulmuyor. Bunu da anlamıyorum, çok çelişkili bir durum. İster iktidar partisi olsun ister muhalefet partisi olsun. Ne kadar söylersek söyleyelim, bizim söylediklerimiz yukarıda değişik mi algılanıyor. Veya biz çok mu bağırıyoruz veya hiç mi bağırmıyoruz. Biz iyi de kötü de söylesek, eleştiren genelde hep başkanlar oluyor, aslında biz elimizden geldiğince sizlerin sayesinde basın sayesinde çiftçilerin sıkıntılarını her yerde söylemeye çalışıyoruz. Biz genelde STK’ların en fazla üyesi olan kuruluş olarak sesimiz çok gür çıkmıyor, neden gür çıkmıyor. Çünkü arkamızdaki kitle, çok zayıf.”